otobüse binen birinin sekiz durak sonra aynı otobüse binecek olan arkadaşına yer ayırması.yetmezmiş gibi siz oturmaya çalıştığınızda da orası arkadaşımın yeri demesi.(sanki ssk hastanesi sırası gibi.)
- arkada oturan ergen kızın gırtlağa son ses ayarı vererek telefonla konuşması ve önündekinin kulağını infilak ettirmesi.
- 30 oturan 50 ayakta kapasitesi olan araçta yaklaşık 200 kişinin olması ve buna rağmen otobüs şoförünün ısrarla yolcu almaya devam etmesi.
- otobüste o kadar yer varken 1.95 boyunda 150 kilo ağırlığındaki şahsın gelip yanınızda ki koltuğa oturması ve ayak tarak kemiklerini felç etmesi.
- kolunu çeeeeek!
+ taksiye bin lan!
- kolunu çeeeeek!
+ hasta!
müdahale etmezsem bokum donar amca: düzgün konuş!
+ ne emir verip duruyorsunuz be?
müdahale etmezsem bokum donar teyze: kavga istiyo o kavga hihihih
halbuse sabah sabah tek isteğim uyumak lan, uyumak, yatakta debelendiren 5 dk daha, 5 dk daha uzatmalarına otobüste devam edebilmek. sizi gece deli mi şeaptı?
şehirlerarası yolculuklarda muavinlerin yolculara ikram ettiği kolonyayı önce koridor tarafındaki yolcuya ; daha sonra sizin üzerinizden abanarak pencere kenarındaki yolcuya ikram etmesi.o sırada siz elinize boca edilmiş kolonya ile beklersiniz.kolonyanın yarısı üzerinize dökülür.
sırf hava osun diye yaşlı bi kokoşa yer verdiği ve yer verdiğine pişman olduğunu da çaktırmamak için gözüne ilişen ilk gence (-ki bu ben oluyorum) saldırarak, "kendi annesi ayakta kalsa böyle yayılıp oturur mu acaba, eşek olmayan yer vermeli" demesi...
bir belediye otobüsünde söförün ani fren yapmasiyla önünüzdeki teyzenin üstüne dogru dengesizce düsmeniz ve teyzenin bu olaya "tüü allah belani virsin tirbiyesiz utanmiyor musun ben senin annen yasindayim" seklinde tepki vermesinden mütevellit, otobüste arkadaslarin da bulunmasi hukukati bülbülü vesilesiyle adinizin 'fordcuya' cikmasi. *
adam oturuyor koltugunda ,dısarıdan da otobüse yetisme cabasında biri var,el kol yapıyor,kosuyor..koltuktaki de umarsızca
suratına bakıyor.bir ''gelen vaaar'' demekten aciz. sinek arabasının arkasından kosup şoforun camına kadar gelip , el hareketi
yapan cesur sineğin şoföre verdiği dumurluğa o koltuktakinin de ugramasını istiyorum.bunu istiyorum.
efendim otobüse binerken akbil boş mu dolu mu olduğunu bazen tam kestiremezsin..büyük bi heycanla * otobüsü beklersin beklersin beklersin..sonracııma otobüs gelir sırada beklersin sıra sana gelir işte o an gerçekle yüzleşilecek o an..dını dıt dını dıt dını dıt sesi duyduğun an bitmişsindir ya.herkes sana bakar kimisi yazık öğrenci heralde diyerek kimisi hahaaha kaldı lan adam diyerek gülümseyerek bakar..*
özellikle şehirlerarası yolculukta gerçekleştiğinde sinir krizine sokan, terbiye eden, nirvanaya erdiren hadiselerdir. işkencelerin en sinsilerinden biri yanda oturanın iki notalı ıslık çalan periodik nefes alma verme türküsüdür. kocaman bir hava kütlesinin, kocaman ziftli bir hava torbasını doldurmak üzere sıkış sıkış daracık et parçaları, mukus ve kılların arasından akışına kapılıp delirmektir. bir de acımasız işkenceler vardır bebek ağlaması gibi. bunu acımasız yapan şey bebeğin halen daha bir hayvan olmasıdır. çünkü bebekle karşılıklı oturup ağlamasının nedenlerini tartışamazsınız, rüşvet veremezsiniz, kızamazsınız, fiziksel olarak yok edebilme hakkınız da size pahalıya mal olacağından oturup sabrınızı bileylersiniz . bir de tırnak arasına batan diken gibi iç gıcıklayıcı olanlar vardır: yandaki camın üstündeki yağlı kafa izi, insanların kokusu, şöförün içine yayıldığı 5 metrekare alandan "arhğadakiler az daaa sıgğışın" demesi, taşınan birsürü cismi tutarken bi yandan da 70 milyonun elinden geçmiş bozuk paraları çıkarmaya çalışmak ve ellerin bozukpara kokması, bakışlar, duruşlar, tutacaklar, inmek için basılan düğme, göt yakan kaloriferler...vb.
Otobüsün full olmasına rağmen yolcu alımının devam etmesi ve yeni gelen yolculara karşılık hareket etmeyen yolculara otobüs şöförünün\yardımcısının 'beyler,bayanlar lütfen arkalar boş,ilerleyelim'demesi.
sabah kalkıp yollara düşüp iki saat yol gidersiniz. sonra derslerin de verdiği yorgunlukla akşam vakti otobüs sırasında beklersiniz. o kadar dakika beklersiniz, çünkü oturarak gitmek istersiniz. bindiğiniz otobüse yaşlılar da biner haliyle. ve başınızda toplanıp öyle bakışlar atarlar ki**.. umursamazsınız, camdan dışarı bakarsınız. bu sefer de önünde tutunabileceği bir demir varken ordan bilerek tutunamazlar, ve sendeleyerek -lan düşüyorum işte yer versene bana götoş! bakışları atarlar. ısrar edersiniz, vermezsiniz ama otobüste üstüne vazife olmayan alakasız bi tip çıkar ve yer versene çocuğum hadi hadiğöğ sesleriyle size seslenir. artık yer vermek zorunda kalırsınız. zira otobüs halkı sözleriyle linç edebilir sizi**. mahalle baskısına dayanamayıp yer verirsiniz. ve bütün yolu kiloluk çanta sırtta ayakta gidersiniz. yaşlı insan iki durak sonra iner, ve yerine o yer ver diyerek ortamı galeyana getiren insan oturur. otobüs halkına nefretle bakarsınız. ancak bilmezler ki zamane gençliği diyerek itin götüne soktukları gençler sabahın köründe kalkıp yollara düşerler, o kadar dersi algılayarak beyinleri iflas eder, bir de üstüne o kadar yolu ayakta giderse hem beynen hem de bedenen iflas edeceğinden ölü gibi olur. amaaan, bırakın bırakın yaşlılar altın günlerine gidecekler diye kaldırsınlar bizi yerimizden nolur sanki.. son olarak biz çocukluğumuzda oturamadık, bari 23 nisan'da otobüste çocuklar yaşlıların yerine otursun diyor sevgi dolu günler diliyorum..
