osmanlı'daki okur yazarlık oranı ile paralellik teşkil eden durum.
şöyle ki 1850 senesinde osmanlı'da okur yazarlık oranı yüzde 10'dur. bu yüzde 10'un da yüzde 80'i gayrimüslimlerdir.
koca osmanlı nüfusu içinde okur-yazar müslüman unsur sadece ve sadece yüzde 2'dir ki, osmanlı'da nüfusa kadınların dahil edilmediği düşünüldüğünde osmanlı'da müslüman okur yazar oranının sadece yüzde 1 civarında olduğu ortaya çıkar.
yüzde 1'i okur yazar olan bir devletin 25.000 kitap basması muhteşem bir başarı bence...
"istanbul'da bir yılda yazılanlar Paris'te bir günde yazılanlardan daha azdır." Voltaire (1731)
Bir de sürekli "tarihimizden koparıldık" diyorlar. Aynen cumhuriyet öncesi Osmanlı kendi tarihini, halk tarihini süper biliyordu. Entelektüel, tarihi,siyasi kaynaklar akıyordu.
Şöyle düşünün Mısır ortalama 400 yıl Osmanlıda kaldı ama bilin bakalım o büyük antik Mısır medeniyetinin hiyerogliflerini kim ilk okumuş? Kim oradaki medeniyeti çıkarmış günyüzüne? Fransızlar, ingilizler. Adamlar kalkıp paristen gelip senin 1000 yıllık müslüman toprağındaki medeniyeti çıkarıyor sonra sen de "hehehe tarihimizden koparıldık" diyorsun "oryantalistler yeaaağ" diye ağlıyorsun. Arkadaşım sen daha kendi toprağındaki tarihi merak etmiyorsun doğru düzgün bilmiyorsun.
osmanlı'da basılan kitap sayısını o dönemin avrupası ile değil de 2012'ye kıyaslayıp sonra alay edilince ağlayanları göstermiştir. tayyip de soma'da 1800'lerdeki iş kazalarından örnek vermişti. kafa aynı kafa.
osmanlı, matbaa ve okuryazarlık kelimeleri bir araya geldiğinde ya da bunlardan en az ikisini çağrıştıran bir durum yaşandığında genellikle götenberg bir ortam söz konusudur. elin alman mücevher tamircisi matbaa denen aleti buldu, bizden bi bok olmaz diye başlayan her serzenişin dahlinde yer alan bilgisizlik, götenbergin aslında matbaayı bulan değil, her sayfanın tek tek tasarlanması yerine kullanışlı harflerin her istendiğinde ayrı bir sayfaya dönüştürülebilmesi pratiğini geliştiren kişi olduğu hakikatine denk gelir. matbaa çalışmaları zaten var olan bir yöntemdi. herneyse.. peki okuma yazma oranı denhşetengiz bir seviyede olan batının beşiğinde kundaklı matbaa, ilericilikti de götenberg neden bir tren istasyonunda açlıktan öldü ve neden sadece 3 buçuk kitap basımı bile gerçekleştiremeden projesinin sermaye sahibi fust a kaptırdı tezgahını. batının doğuya tur bindirmesinin sebebi matbaa değil; kaynakları kullanma konusunda kararlılığa sevk eden çilekeşlik içinde cereyan eden birkaç yüzyıllık travma sürecini aşacak iradeyi göstermesiydi. usturlaptan buharlı motora, teleskoptan dikiş makinasına, hassas sarkaçlı saatten telgrafa modern çağ öncesindeki tüm buluşlar ve bilimsel keşifler el yazma eserlerin kaynak olarak tasarruf edildiği bir dönemin mamülleridirler.
doğal olarak çok sınırlıdır ne kadar para o kadar köfte misali. çünkü 1923'de cumhuriyet kurulduğu gün ülkede okur yazar oranı yüzde 5'ti. kadınlarda bu oran binde 2'dir. hal böyle olunca rağbet olmayan bişeyin çok olması da beklenemez. zaten bir avuç okur yazar var.
1928 yılında başlatılan harf devrimine kadar Cumhuriyet, 5 yıl boyunca okuma yazma oranını arttırmak için aslında yoğun çaba göstermiştir.hatta öğretmen eksikliğini de zekice bir buluşla okur yazar çavuşları insan eğitme ve yönetme deneyimlerinden yararlanmak için kısa eğitimlerden geçirip öğretmen yaparak büyük ölçüde çözmüş olmalarına rağmen yüzde 5 olan okur yazar oranı ancak yüzde 9'lara çıkarılabilmiştir.
çünkü arap alfabesiyle okuma yazma öğrenmek en az 2 sene almaktadır.zordur haliyle halk nezdinde caydırıcıdır,katılımı azaltmaktadır. ne zaman ki latin harflerine geçilmiştir okuma yazma seferberliği sonuç vermeye başlamış ve okur yazar oranı hızla artmıştır. çünkü latin alfabesi ile okuma yazma öğrenmek kolaydır.birkaç aylık iştir.
bugün tuik verilerine göre 15 yaş üzeri türk vatandaşlarının yüzde 95'i okur yazardır. eğer araf harfleriyle eğitime devam edilseydi bugün ülkenin taş çatlasın yarısı okur yazar olabilirdi.
azlığını, kimisinin kendisine pek akıllıca gibi gelen "internet" benzetmesiyle inkar etmeye çalıştığı kitap sayısıdır. bunlar öyle cahildirler ki aynı dönemde avrupa'da basılan kitap sayısından bihaberdirler.