Tabiki faiz lobileri ve tekbolojik yetersizliktir. Lakin teknolojinin ilk evresini müslümanlar tamamlamış ama küffar gelip geliştirmiştir. Sahipsiz bırakmak ta listeye eklenebilir.
Teknolojik yeniliklere ayak uydurulmaması, diplomatik ayak oyunlarının becerilmemesi, devlet sisteminin ve siyasetinin Çağa uygun hale getirilememesi, devlet kademelerinde rüşvet adam kayırmanın aşırı hale gelmesi. Kurumların yozlaşıp işlevsiz hale gelmesi. Sadece fetihe dayalı dış politika. iltizam sistemi. Padişahların giderek gerek askeri gerek ilmi aÇıdan yetersiz hale gelmesi, vs....
pek çok sebebi var her sebep bir biriyle bağlantılı ama bence iki sebep yıkılmasında etkili olmuştur. birincisi eyalet sistemini oluşturan kul sistemi diğeriyse taşra sistemini oluşturan tımar sistemidir. hani bir söz varya adalet mülkün temelidir diye he tam olarak olay bu adalet ortadan kalkınca devlet yapısı bozulmaya başladı. işi erbabına vericeksin paşam. kimseye de taviz vermiyeceksin kanuni sistemin dışına çıkıp has odabaşı ibrahimi veziri azam yaptı bundan sonra padişahlar istedikleri kişileri nereden geldiğine bakmadan padişah yapmaya başladı beceriksiz kişiler yönetime geçti. sonra başka bir padişah oğlunun sünnet düğününde bulunan görevlileri alıp yeniçeri yaptı yeni çeri zaten bozuktu hepten bozuldu. daha örnek verirdimde gerek yok zaten buraya kadar bile okuyacağınızı düşünmüyorum.
Kardeş katlini kaldırmak. Kardeş katli kaldırılınca sarayda çok fazla şehzade oldu bu şehzadeler eskisi gibi sancakbeylerine gönderilmiyorlardı çünkü isyan etmelerinden korkuyorlardı bu durumda hayatları boyunca saraydan çıkmamış toplum nasıl yönetilir, siyaset nasıl yapılır bilmeyen hiç bir tecrübesi olmayan hayatları boyunca saraydaki cariyelerden başkasını görmeyen şehzadeleler yetişti. Bu durum isyanlarada yol açtı yeniçeriler padişahı istemediği zaman isyan çıkarabiliyordu çünkü her zaman sarayda padişahın bir alternatifi vardı. Öyle bir durum geldiki yeniçeriler sırf culüs bahşişi almak için padişah değiştirmeye kalkışmışlardır.
En başta geleni bağnazlıktır. Bağnazlık kelimesini duyunca hemen islamcı arkadaşlar hoplamasınlar müsaade edin de birkaç kelam edeyim.
Efendim Yavuz, Memlük seferine çıkıp kazandıktan sonra Mısır'dan Eşari alimlerini saraya getirmiş ve bu alimler Osmanlının dini hayatını yavaştan yönlendirmeye başlamışlardır. Aslen Maturidi olan bizler de zamanla Maturidiliğin gereklerini yerine getirmeyi unutmuş ve hatta akılcı bir itikadi mezhep olan Maturidiliği unutmuş ve fiilen Eşari olmuşuzdur. Eşarilik Maturidiliğe göre daha katı olduğu için de maddi ilimler Kanuni döneminden itibaren terkedilmiş ve yerine sadece dini ilimler enjekte edilmiştir. Sonrası ile malum. Avrupa rönesans ve reform yaşarken biz ortaçağda saymışızdır.
Osmanlı'nın sonunun nasıl geldiğine dair yorumu Kemal Tahir'in:
"...Batılı dediğimiz kravatlı yamyam, insan eti yemekten başını aldığı bir sıra, her nasılsa nasıl, Hıristiyan kilisesinin nas'larını rafa kaldırmış ve onun yerine akıl bayrağını göndere çekmiştir. Burjuva marifeti olan bu iş, kısa bir zamanda Batı'ya bir üstünlük sağladı. Hıristiyanlığa dayanan altrüist ahlâk yerine, aklın piçi olan egoist ahlâk geldi oturdu. Osmanlı devlet adamları bu olup biteni görüyorlardı. iflas etmek üzere olan namuslu mahalle bakkalına: 'iflastan kurtulmak istiyorsan, kerhane aç!' diyen namussuz gibiydi Batı, Osmanlı'nın karşısında!.. Onurlu Osmanlı, insan eti yiyen yamyam olmayı onuruna yediremediği için, benimseyemedi 'egoist ahlâk' düzenini. Ve sonunda Osmanlı, bu amansız açmazda başına gelenin sebebini düşündükçe, 'Allah'a karşı bir kusuru olduğu' inancına vardı!..."
"...Biliyorsunuz, okuyanlarınız görmüştür, Kur'an'da, birçok yerlerde, bazı toplumların Allah buyruklarına karşı geldikleri için cezalandırıldıkları yazılıdır. Osmanlı için Batılı'ya benzemek, cezanın en büyüğü idi! Kendisine zina önerilen namuslu bir kadının kendini kaldırıp uçuruma atması gibi, Osmanlı da kendisini tespihe, ibadete verdi ve Tanrı'nın günahlarını bağışlayıp canını 'Batılı' rezilinden kurtarmasını beyhude bekledi. Yani, bizim anlayacağımız, bir kristalle bir taş çarpışmış, taş kristali kırmış! Taş mı değerli, kristal mi, diyorum size... Hadi, cevap isterim!.." ( ismet Bozdağ, Kemal Tahir'in Sohbetleri; S. 59 vd. Emre Yayınları; istanbul, 2006)
Götünün dibindeki hindistana anca portekizliler saldırınca gitmek aklına gelen devlet yıkılır ağa kusura bakmayın. Adam afrikayı dolanıyor oraya gitmek için ama sen basra gibi bir liman kentin olduğu halde gitmiyorsun. Aferin.
kaplumbağa ile tavşan hikayesidir. kimse beni yıkamaz diye düşünüp rehavete kapılırsan, uykuya dalarsan sen yerinde sayarken kaplumbağa yanından geçip gider. özellikle son zamanlarında kaplumbağa'nın bitiş noktasına varacağı görülüp bazı radikal hamleler yapılsa da geç kalınmıştır. azınlıklar vb. tali nedenler de tuz biber olmuştur. rehavetin bedeli için (bkz: kurtuluş savaşı)
halkini bilerek cahil birakmasi. dis dunyadaki gelismeleri takip etmemesi. yeni teknojileri gavur icadi deyip karsi cikmalari. . ve en onemliside avrupanin aydinlanmaya baslayip yeni kesfettikleri kitalardan ganimetlerle zenginlesmesi ve sanayi devrimini baslatmalari.