aç gözlülük ve geleceği görememe. yeni gelişmelere gerekli değeri vermeme ve resmi olmasa da fiilen komünizmle yönetilme. şimdi sayarsak coğrafi keşiflerin önemini kavrayamamasından ötürü coğrafi keşiflere katılmaması ve haliyle kendine sömürge pazarlar bulamaması ekonomisini çıkmaza sokan nedenlerden biridir. zaten osmanlının adam gibi bir ekonomi sistemi yoktur, tamamen fethedilen yerlerden gelen ganimetler ve sonrasında alınan vergilere bağlı bir ekonomik sistemin fetihler durup lüzumsuz savaş harcamalarıyla da hazinenin boşalması sonucu çökeceği aşikardır.
ikinci nedenimiz osmanlının komünist sistemle yönetilmesi. şimdi ne diyon la sen diyebilirsiniz ama aynen öyle. komünizmde nasıl ki her şey devletinse özel girişim yok denecek kadar azsa osmanlıda da her şey padişahındır. haliyle özel girişim yok denecek kadar azdır. bu da yerli sermayenin gelişememesine ve avrupa'nın geçtiği sanayi sistemine geçilememesine sebep olmuş, ülkede sanayi yatırımı denen bir şey olmadığı için ve tek ekonomik kaynak tarımın bir süreden sonra yetmemeye başladığı için osmanlının ekonomik olarak sonunu getirmiştir. savaşlardan başını kaldıramayan devlet yönetimi gerekli sanayileşmeyi yapamadığı için dışarıdan gelen maallar hem daha kaliteli hem de daha ucuz olmuş ve bu da zaten az olan üretimi çökertmiştir. tabi burda padişah efendinin ayan sınıfını kendine rakip görüp güçlenmesinin önüne geçmek adına kasten yerli sanayiyi güçlendirmemesinin de etkisi büyüktür. ingilizlerin magna carta ile 1300 lerde yaptıklarını biz yeni yeni 1800 lerin ortalarında yapmaya başladık. e 500-550 yıl geriden takip edersek olacağı da buydu.
son olarak ki bence en büyük hatamız aç gözlülüğümüz. gelişen milliyetçi akım dlgasının karşısında duramayacağımızı fark edemedik. bizle hiçbir alakası olmayan yerleri koruyacağız diye onca savaşa girdik ve haliyle de ekonomimiz çöktü. o toprakları korumak yerine güzel bedeller karşısında önce iç işlerinde serbest dış işlerinde osmanlıya bağlı özerk devletler haline getirsek, sonrasında da yavaş yavaş çekilip kendimize türk-müslüman nüfusunun temel teşkil ettiği bölgelerde bir misak-ı milli haritası belirleyip sadece oraları savunsak şimdi her şey çok farklı olurdu. hem oraları savunacağız diye para ve asker zayi etmez hem de savaşa ayıracağımız zamanı başkaca sorunlara ayırabilirdik. bahsettiğim harita da atatürk'ün ilk misak-ı millisinden bile daha büyük ayrıca. şimdiki topraklarımızın tamamı, kuzey ırak'ın tamamı, suriye'nin yarısı, balkanların yarısı şu an bizim toprağımızdı.
neyse olan olmuş artık. şimdi mevcut topraklarımızı ve ülkemizi nasıl koruruzu düşünmek gerek. abdulhamit han'ın çok güzel bir sözü var. tarih tekerrür etmez, hatalar tekerrür eder der. umarım şimdiki siyasilerimiz osmanlı'dan gerekli dersi almışlardır ve hataları tekerrür ettirmezler. ha ettirirlerse ne olur? içiniz rahat olsun. bu ülke her daim bir mustafa kemal çıkarır ama sonuçta işi o noktalara getirip de o kadar bedel ödemeye hiç gerek yok.
avrupa, türklerin 8.yy'da kullandıkları matbaayı daha yeni yeni geliştirirken osmanlının sinek insan vücuduna konarsa abdest bozulurmu bozulmazmı diye 100 sene tartışıp boş boş oturması veyahut don-volga kanal projesini hayata geçirmemesi.
azınlık statüsündeki türk olmayan unsurları osmanlı kimliği adı altında devletin yönetim kademelerine kabul etmesi.
aynı hatayı türkiye cumhuriyeti de yapmış ve "ben türk'üm diyen herkes türk'tür" saçmalığı ile özellikle doğu anadolu'da anasız babasız kalan ermeni devşirmeleri başta olmak üzere türk olmayan unsurları türk ordusu ve devlet yönetim kadrosuna yerleşmesine imkan vermiştir.
27 mayıs'ı, 12 mart'ı, 28 şubat'ı gerçekleştirerek türkiye'de askeri vesayeti kurumsallaştıran inönist subayların hemen hemen hepsi o ermeni devşirmesi türk geçinen subaylardır.
iki büyük hatası vardır. Bir Safevi Devleti'ni tamamen yıkmamak. 2- Karadeniz ve Hazar Denizi arasında Kanal açmamak. Bu arada yanlış bilinen bir kanıyı da düzeltelim. Kanal Projesi Sokullu'ya ait değildir. Bilakis adı geçen şahısca riskli bulunduğu için uygulanamamıştır.
viyana kapılarına kadar dayanıp oralarda kendi dilini kullanmayı zorunlu kılmamak. sen şimdi viyanaya kadar git türkçe bilen bir ecnebi bulursan benden selam söyle.
o kadar hoşgörülü oldun da noldu ey koca imparatorluk, torunların zebil oldu ardından...
devletin ticarete ilgisiz kalması ve türk tüccarlara yabancılara sağlanan oranla hiçbir kolaylık sağlanmaması. eğer türk tüccarlar ticarete devam etseydi avrupa ve dünyadaki gelişmelerden uzak kalmak olanaksızlaşırdı.
16.yy dan sonra ilim üretememesi. rönesanstan sonra avrupada basılan kitap sayısı ile aynı dönemde osmanlı topraklarında basılan kitap sayısı arasındaki uçurum bir çok şeyi ve özellikle duraklama ve gerilemenin nedenlerini gösteriyor. ne yazıkki belli bir dönemden sonra ecdadımız kendisini kaf dağında gördü.
günümüzde avrupalı daha doğrusu batılı turist, gezgin sayısı fazladır bizim insanımızdan. aynı şey o dönemlerdede mevcuttu. keşişler, misyonerler dünyanın her yerini fıldır fıldır geziyorlardı. bilgi ediniyorlardı, diğer milletler, devletler ne durumdalar diye. evliya çelebi dışında gezen tozan eski bir türk bilgini bilen varmı?
hal böyle olunca değişen dünya'ya ayak uyduramadı osmanlı. en büyük hatası tembellik oldu...
Fetih ettikleri topraklara kendi halkını yerleştirmemeleri. zira o topraklara sadece elçiler ve sadece yeteri kadar asker bırakılmıştır. genelde elçilerin halkı fişekliyerek isyan çıkarmasıyla karşılaşılmıştır. ama bana sorarsan alınan topraklara kendi içlerinden 10 aile veya daha fazla aileyi o bölgeye yerleştirmek, o ailelerin oradaki halka osmanlı'nın ne kadar cömert olduklarını insanları sevdiklerini anlatmaları herşeyi daha da kolaylaştırır. ne kadar toprakları elinden alınsa da halkın osmanlı' ya güveni artmış olacaktır ve istenmeyen isyanlar çıkmayıp, gerektiğinde oranın halkı osmanlı' nın yanında savaşırdı.
edit: sultan süleyman'dan sonraki hiç bir padişah savaşa girmemiş sadece askerlerini göndermiştir ve bu yıkılma dönemine girmesi için çok büyük bir olay olmuştur. sultan süleyman ve ondan önceki padişahların hiç biri haremde çok vakit geçirmemişlerdir.
bulunduğu coğrafyayı bilerek islamlaştırmamış gibi geliyor bana hep. islamlı olmayandan aldığı vergiyi düşününce. ekonomik düşünmüş olabilir. zararını görmüş müdür dersek. kafadan islamlı coğrafyadan hiçbir fayda görmediğine göre, islamlılaştırmadığı yerlerden aldığı vergi yanına kar kalmış diyebiliriz.
bulunduğu coğrafyaları müslümanlaştıramamak, türkleştirememek. şimdinin mantığıyla tabi insana biraz insafsızca gelebilir ama dönemsel olarak batı devletleri kontrol altına aldıkları ülkelere dillerini dinlerini bir şekilde empoze etmişler ve o ülkeleri sömürdükleri halde yine sözleri ve rantları devam ediyor. yalnız batılıların avantajı şu olmuştur ki gittikleri yerleri sömürmek karşılığında medeniyet taşımışlardır osmanlı devleti ise siyasi başarılarına rağmen kültürel atılım gerçekleştirememiş dar kalıplar içinde siyasi çekişmelerle zaman tüketmiştir. ulusları hakimiyetlerinde tutmak için özgürlük konusunda oldukça müsamahalı davranmış daha çok gelen vergileri önemsemiştir. keşke islam'ı yayma gayesi daha ön planda olsaydı da hakimiyetinde bulunan daha çok millet islam ile şereflenseydi.