bir adam bir bayanın karşısına geçer ve der ki ;
"-Ey dilberi rana! Ey tesadüf-ü müstesna! O mahrem suratınızı görünce size lahza-i kalpten sarsıldım... Niyetim acizane-i taciz etmek değildir.. Bilakis efkar-i umumiyede ufak bir aile bacası tüttürmektir.. Sözlerim sizi temin ve tatmin edecekse şayet zevc-i izdivacınıza talibim!.."
Bayanın cevabı;
"-O mahrem suratınıza bir sille-i osmaniye nakşedersem sekte-i kalpten terk-i hayat edersiniz..." *
istanbul ve izmir şehirleri dışında anadolu genelinde pek de gözlenen bir eylem değildi doğrusu. nezaket ön planda tutulmak koşulu ile çok çeşitli biçimlerde gerçekleştirile-bilirdi. bugün olduğu gibi o zamanlar da belli söz kurguları nerede ise klişeleşmişti ve ufak-tefek değişikliklerle şöylesi bir söylem ile başlardı;
"Gayem zat-ı alinizi taciz etmek değil, efkar-ı umumiyede muhabbet kurmaktır. Cevabı müspetiniz kalb-i hazalimi tamir-i temin edeceğinden, desti muhabbetinize talibim..."