--spoiler--
insana okul çağından itibaren bir amaç için düşünme alışkanlığı veremeyen, yaşamda davranış yolunu bulmayı öğretemeyen, okuma zevki kazandıramayan, doğru düşünme tekniği, metodolojiyi aşılamayan toplumlarda, her zaman ve her yerde daha çok sorun ve daha çok zorluk kaçınılmazdır.. Böyle bireylerden oluşan toplum için, düzlükler dağ taş, dereler deniz, çalılar orman, kıvılcımlar volkan olup çıkacaktır...
Halk ve birey, sadece kendi açısından yanlış yapmaz, bir diğerinin yanlışının da nedeni ve destekçisi olur. insanın kendisini kalabalığa bağlaması tehlikelidir. Kişi kendi değerlendirmesini kendi yapmayıp bir başkasına inanma eğiliminde olduğu için, asla yaşamda olup biteni yargılamaz. Bu körü körüne güvenme ve bireysel düşünceden vazgeçme; sonunda bireyi ve halkı bir anaforun içine çekerek, tüm alanlardaki işlerin kötü gitmesine yol açar. O taraf çoğunlukta savunması geçersizdir. Çoğunluk daha iyiyi tercih eder, sözü hiçtir. Çünkü kötü seçimlerin sorumlusu kalabalıkların ta kendisidir. Akla uyarak değil, taklit ederek yaşanmaya devam edildiği sürece de hep böyle olacaktır.
Demokrasi her şeyden önce sağlam bir zihne ihtiyaç duyar, aklıselimi güçlü bir zihin aynı zamanda cesur ve enerjik olmalıdır. Zihin insanı heyecanlandıran, uyaran ve korkutan şeyleri uzaklaştıramazsa kesintisiz huzur ve özgürlüğe kavuşamaz. O taktirde Aristonun Yaşayan aletler sözü ile, Senecanın Dünyayı affet bunların hepsi aptal diyen duası kalır geriye. iyi devlet rejimlerinin iyi insanlara muhtaç olduğu açıktır...
Bir devlet düzeni demokrasi ise; güç küçük bir azınlığın değil, halkın elindedir. Yurttaşlar arasında anlaşmazlık söz konusu olduğu durumlarda, herkes yasalar karşısında eşittir. Kamu görevini kimin üstleneceği söz konusu olduğunda, belirleyici olan kişinin hangi sınıfa mensup olduğu değil, kimin işin hakkını verebileceğidir. içinde devlete hizmet etme arzusu olduğu sürece, kimse fakir diye siyasetten dışlanamaz. Siyasal yaşam ile günlük yaşam yaşamdaki ilişkiler kesintisiz, açık ve özgürcedir. Kendi istediği gibi yaşayan komşu uluslarla kavga edilmez, kötü gözle bakılmaz. Çünkü ona kötü gözle bakmak, zarar vermese bile incitir..
Hak bir şeyi yapma veya ondan sakınma özgürlüğüdür. Hem özgürlüğü hem de diğerleri üzerinde egemen olmayı seven insanlar, siyasi bir örgüt olan devletlerde görüldüğü gibi, kendilerine sınırlar konulmasını, güvenlik ve daha iyi bir yaşam sürmek içindir. Demokrasilerde oy kullanarak halkın her üyesi meclis ve hükümetin fiillerinden sorumlu olduğuna göre, kimse kendisin de müsebbibi sayılan hareketlerden başkasını suçlayamaz.
Rejimi ne olursa olsun devlet halkına maddi ve manevi huzur sağlamak, korumak ve geliştirmek için bir araya gelmiş insanlardan oluşan bir topluluk olarak da tanımlanabilir. Demokrasi de hükümet işlerini din işlerinden kesin biçimde ayırmak ve bunlar arasındaki doğru bağları belirlemek için gerekli olan her şey çok önemlidir. Bu yapılmazsa din işleri ile hükümetin işleri arasında ortaya çıkan ya da çıkıyormuş gibi görünen çelişkileri sona erdirmek mümkün olmaz...
Kapitalist model, emperyalizmin yoldaşıdır. Aydın geçinen kesim, emperyalizmin propaganda ve yaldızlı söylemleriyle bunları halktan ve kökten koparır. Moda mekanizması da esrarengiz güçleriyle halk yığınlarını hakimiyet altına alır. Bir yanda muhtaçlık ve pişmanlık, öte yanda şımarıklık ve bolluk.. Fazla zahmet çekmeyen, vicdanı pörsümüş zavallı bit kitle, kapitalizmin dalkavukluğunun gönüllü borazanlarıdır. Kapitalizm bu işe yaramaz kof gruptan başlayarak, işsiz gençler, bayağı budalalardan, şahsiyetsiz ve başıbozuk bir halkayla devam eder. Bu halka; canlı, hareketli, faal bir halkadır. Rüşvet, dolandırıcılık, hırsızlık, yankesicilik, vicdan bozukluğu ise ileri özellikleridir
Bir şey yapmayanlar, yapmadıkları için çok konuşurlar
--spoiler--
osman pamukoğlu
hak ve eşitlik partisi
genel başkanı