--spoiler--
Antik yunanda Tanrıça Keres, 40 kız kardeşi işledikleri ağır bir suçtan dolayı ölüme mahkum eder.. 40 kız kardeş, kendilerinin affedilmesi için Kerese yalvarıp yakarırlar ve sonunda Tanrıça: Sizi bir şartla affederim. Danaid ustanın fıçılarından birini alacak ve onu suyla doldurduğunuz gün, sizin cezanızı kaldıracağım der..
40 kız kardeş, Danaid ustadan fıçıyı alır, kovaları kaparlar ve var güçleriyle, o gündür bu gündür, dibi olmayan fıçıyı doldurmak için uğraşır dururlar!..
Deve kuşunun Danaid ustanın fıçısıyla ne alakası var? diye sorarsanız, olmaz olur mu? ikisinde de görmezlik var. Birinin bakınca görünmeyen dibi, diğerinin de kuma gömülmüş kafası var!.
Danaid ustanın ve deve kuşunun bizim hangi konumuzla ilgisi var diye aklınıza gelmiş olmalı! Veya gelmediyse, ben söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti Devletinin toprak bütünlüğünün ortadan kalkmasıyla ilgisi var.. PKK, adı üzerinde; Kürdistan işçi Partisi 30 yılda buralara böyle geldi..
Demokratik cumhuriyet, temel hak ve özgürlükler, hepsi makyaj, hepsi saftiriklere öyküler; hedef Kürdistan. Adım adım, sinsi sinsi ama açıktan açığa, ve aleni bir şekilde geliyor. Çözüm süreciymiş bu maskeyle Türk Milleti, işte o fıçıyı doldurmaya çalışan saf 40 kız kardeşin yerine konmakta veya deve kuşu muamelesi görmekten başka bir şey değildir..
Özerklik ve Kürdistan çığlıkları, kandil tehditleri, kıyıdan kıyıdan yasa düzenleme çalışmaları, şehirlerde yerel polisler, posterler, bayraklar, yol ve kimlik kontrolleri, yurtiçi girişlerin başlaması, artık dağdakilerin beslenmesini BDPli belediyelerin üstlenmesi, yer isimlerinin değişmesi.. Daha ne mi olsun? imralıdaki 40.000 kişinin katili 2014 Nobel barış ödülüne aday gösterildi!.. Üstelik bu herif, PKKnın kendi içinde gerçekleştirdiği 5000 kişinin de infazından sorumlu..
Time dergisi de Mayıs 2013 sayısında, bu halk düşmanını dünyanın en etkili yüz kişisi arasında göstermişti!..
Yerel seçimlerden sonra herkesin ağzında aynı sakız: Halk ekonomi ve istikrar dışında herhangi bir şeyi dikkate almadı. iyi, siz sakız çiğnemeye devam edin. Aramızda sadece Karadeniz olan Kırım ve Ukraynaya bakın, ilerde nelerle karşılaşacağımızı belki kavrarsınız!.
Huzurun olmadığı yerde ne ekonomi ne de refah olur. Kimse, beş para etmez boş laflara sığınmasın ve kime hizmet ettikleri artık aleni olan bir sürü işbirlikçiye de kanmasın.. Bu dar boğaz, bu sarp geçit, Türkiyeyi aydınlık bir ovaya çıkartmayacak..
On yıl önce yüzbinlerce kişinin okuduğu Unutulanlar Dışında Yeni Bir şey Yok kitabının girişinde, Fuzulinin bir sözünü yazmıştım. Bir kez daha yazıyorum: Söylesem, tesiri yok; sussam, gönül razı değil.
Bir, on, yüz, bin, on bin; ne kadar vatanseverin dikkatini, kaosa giden bu yolda toplayabilirsek biz, Türk milleti olarak, bu kanserin daha büyük tahribatlara meydan vermeden önünü kesebiliriz..