efsanevi komutanlardandır hakkaride,şırnakta,k.ırakta askerleriyle beraber korkusuzca çarpışmıştır ayrıca kara tohum,ey vatan,unutulanlar dışında yeni bir şey yok vs... daha birçok güzel eserleri vardır son olarak siyasete atılmıştır
hürriyet'teki röportajını bir ninja hikayesi ile bitirmiş üstün insan. okuyamayanlar vardır belki, hemen copy-paste edeyim.
"derecik karakolu'nda bir gece karyolada uyuklamaya çalışırken başıma doğru büyük bir kan basıncı hissettim. o güne kadar hayatımda ne iğne bilirim, ne ilaç, ne hastalık. ayağa kalkıp duvara tutunarak kendimi yandaki uyduruk tuvalete zor attım. yüzümü yıkadım, geçer gibi oldu, sabah bir baktım ki alt ve üst çenelerimdeki sapasağlam dişler sallanıyor. idare edeyim diyorum ama konuşmada zorlanıyorum, kahvaltıya indik. kimse fark etmeden önümdeki tuzluğu bir peçetenin içine boşaltıp cebime koydum. şemdinli'ye gitsem dişçi bulurum ama, oradan ayrılacak saniyem yok. hemen yukarı çıkıp lavabo aynasının karşısında sallanan iki dişi elimle tutup çıkarttım. alt çenedekileri tuttum, bir türlü çıkmıyorlar. sen misin çıkmayan, komando bıçağımı baldıra bağlayan ipi çıkarttım, o da kalın geldi. kafaya koymuşum, o iş bitecek, ipi ortasından keserek incelttim. dişlere sıkıca bağlayıp hızla çektim, lavabo kan içinde kaldı. peçeteye boşattığım tuzu kanayan yaralara bastım, yıkadım yine bastım. sonra birkaç sigarayı parçalayıp tütünleri yerleştirdim ve masaya geri döndüm."
bir zamanların efsane koutanı, şimdinin teşkilatlanmasını tam tamamlayamadığı için yerel seçimlere giremeyen Hak ve Eşitlik partisi'nin genel başkanı.
aslında partinin seçimlere girmesini pamukoğlu'nun diyarbakır büyükşehir belediyesi için kimi aday göstereceğini görmek isterdim. bence akp ve dtp'nin yanında iyi bir altarnatif olabilirdi...
Askerlik hatıralarını önce şöhrete, sonra paraya çeviren emekli generalimiz. Kitaplarının daha sonra bol miktarda taklitleri çıkmış olup, ilk seçimlerde MHP den aday olmayı düşünen emekli paşa.
insanların tanımadan emekli asker imajına haddinden fazla takılıp eleştirdikleri kişi. kimse ona süpermen demiyor ama şu yığınla prensipsiz politikacılar arasında bağımsızlık savunucusu prensip sahibi bir insan olarak yüz akıdır.
diğer partilerin başkanlarının herhangi bir sorunu çözebilme ihtimali dahi olmadığı düşünülürse, terörü yok etme ihtimali için bile bir şans verilmesi gerektiğini düşündüğüm kişi.
vicdan noktasında pek bir sorumluluğu doğası gereği olmayan ve özür dileme erdemine sahip erdemli insanlara saldırmayı konumu itibariyle yapan ve sanki türm türkiye halkının umrundaymış gibi bir de halkın sabrı adına konuşan kişi.
ermenilerden özür dileyenlere aşşağıdaki metin ile cevap vermiştir siyasi lider:
"olmayan şeye özür dileyen" özürlüler…
1877–1878 (93 harbi) türk rus savaşı'ndan itibaren doğu anadolu'da dış destekli ve örgütlü, devlete karşı silahlı ermeni isyanlarının ardı arkası kesilmedi.
biz, birinci dünya savaşında (1914–1918) yedi ayrı cephede harbe girdik. bu cephelerden biri de doğu anadolu'ydu. ermenilerin taşnak ve hınçak siyasi örgütleri de askeri tertiplerle rus orduları ile birlikte bölgeye girdiler. işgal ettikleri yerlerde bulunan diğer ermenilerle birlikte türklere yaptıklarını, rus subayları: "yüzümüz kızardı, anlatılamaz şeyler oldu" diye anılarında yazmışlardır.
savaşın koşulları, coğrafyanın sertliği, dönemin tıbbi yetersizlikleri, önü alınamayan salgın hastalıkları, zamanın hükümetini hem müslüman türklerin hem de osmanlı tebaası ermenilerin yine osmanlı toprakları içerisinde yer değiştirme mecburiyetinde bırakan karara götürmüştür.
bir tarih araştırmacısına ilk öğretilen ilke: "tarihi olayları yaşanılan dönemin siyasi, kültürel, sosyal ve askeri koşulları çerçevesinde ele alıp inceleyeceksiniz. yaşadığınız zamanı dikkate alarak sakın geçmiş devirleri yorumlamaya kalkmayınızdır."
gelelim "ermenilerden özür dileyicilere", siz osmanlı hükümetinin temsilcileri misiniz? o dönemi yaşayan halk mısınız? bugün türkiye cumhuriyeti'nde yaşayan halkın savaş döneminde alınan kararlarda ne derece sorumluluğu var? neyi? kime kabul ettirmeye çalışıyorsunuz? bu tezgâh kimin? ermeni diyasporasının dünyada neler çevirdiğini ve sonunda oyunun türkiye'den toprak talebine dayanacağını niçin kafanız almıyor? siz kimsiniz? aydınlarmış! neyin aydını? kim verdi size bu unvanı? halk size böyle bir sıfat takmadan bu hakkı nereden alıyor ve kullanmaya kalkıyorsunuz? siz sadece kendinizsiniz ve o kadarsınız…
türk tarihini yargılamak ve hüküm vermek sizin gibi haddini bilmezlere düşmez bu uysal milletin sabrını zorlamayın.
Askerdir ama siyasetçi değildir. Bunu anlayabilmek için parti programına bakmak yeterlidir. Parti programı bana, Nazi ve italyan Faşist Partisi'nin içi boş demagojik programlarını anımsattı.
bir asker olarak siyaset yapmamış, ama emekli olduktan sonra delikanlı gibi siyasete atılmış. yürekli bir askerdir. çünkü askerin korkağı asker iken siyaset yapandır. bu adam ise halka karşı kaçak güreşmiyor. karşısına çıkıyor ve oy istiyor. atanmış olmanın avantajından istifade edip halkı ezmeye kalkmıyor. kendini halktan görüyor. atatürk'ü hatırlatan bir yaklaşımı var.
memlekette fink atan ne kadar enternasyonalist vatan haini insan müsveddesi varsa; seçimde iyi bir oy potansiyeli alabilmesi ihtimali ile bile yusuf yusuf olmalarına sebebiyet vermiş paşa.
türkiye'nin ve türklerin nadir kurtuluş umutlarından.
başbakanın millete değil işçi partisi'nin provakasyon için yanına gönderdiği ayak takımı mensubu bir tipe demediğini bırakmadığını(!) göremeyecek denli önyargılı, refleksif ve angaje zevatın sosyalbilimsel deliller teşkil eden verileri işaret eden birilerini ona müfterilikle suçladığı adam.
o kadar genç yaşta neden emekli edildiğini (!) merak ettiğim,bana göre erdal sarızeybek'le birlikte bu ülkenin yetiştirmiş olduğu en iyi askerlerdendir.