her gün fakülteden arkadaşlarımla "ankara'da deniz yok bikere ııyy", "ankara fazla düzenli", "çok gri abi", "ankarada bürokratik bir hava hakim" geyiini her fırsatta döndürüp bi kere bok attığımız, ve en sonunda da puanımız yetseydi dahi tercih etmeyeceğimiz sonucuna bir kere daha vardığımız üniversite. ne? bölümümü mü sordun? itu maden..
kıytırık, sadece boğaz manzarasından oluşan, çoğu gerzek profesörlerle dolu boğaziçi üniversitesi'nden bin kat iyi olmasına rağmen sırf ''ama ankara'da deniz yok ki'' diyen denyoların gitmediği türkiye'nin bilkent üniversitesi ile birlikte en iyi üniversitesi.
Az önce kargoyla yolladıkları belgeye göre başarılı öğrencilerine nakit, yurt, yemek ve kitap bursları vermektelermiş. Burs miktarları her yıl günün koşullarına göre ve okunan bölüme göre yeniden belirlenmekteymiş. Nakit burs 60YTL ile 400Ytl arasındaymış. **
gördüğüm kadarıyla bir üniversiteyi bilimsel olarak incelemek yerine kızların teklif etmesi, farklı tip insanların bulunması, yahut şehrinin çok burokratik olması gibi 5.sınıf nedenlerle tercih edebilecek çapta insanların bulunmadığı daha doğrusu bulunmaya çaplarının yetmediği güzel üniversitem.
türkiyenin tartışılmaz en iyi üniversitesi.öğrencisi olamaktan gurur duyulan,birçok kişinin girmek isteyip de çok az kişinin girebilidiği ama zorla çıktığı üniversite.
zannımca ankara'da görüp görebilceğiniz en yeşil ve engüzel yer olan,her gidişimde kısada olsa çok güzel anlar yaşadığım,türkiye'nin en iyi üniversitelerini sıralayın dendiğinde akla ilk gelen okullardan biri olan,devrim stadıyla nam salan,özgürlükler ülkesi denilesi kampüse sahip,caniçimin de öğrencisi olduğu okul.
zaman geçtikçe unutuyorum bazı şeyleri, oysa ki odtüyü bırakalı sadece 2 yıl oldu. hayatımın en parlak ve hiç bi zaman öylesine parlamayacak anlarıyla doludur odtü, odtü hayatıma, kişiliğime, arkadaşlıklarıma, bakış açıma yön verendir, aklıma geldiğinde yüreğimi sızlatandır, buram buran özlem kokandır, geride kalan ve asla tekrar kavuşamayacağımdır. bi çs vardı odtüde, 2. yurt önü vardı, sunshine vardı, fizik çimleri vardı, kütüphanedeki eski turnikeler ve çalışmayan kahve makinası vardı. odtüde bi sesli bi sessiz taraf vardı, hızla fotokopi çeken adamlar, kibar konuşan fotokopici, upuzun fotokopi sıraları vardı. beşeri vardı odtüde, ders çıkışı gittiğimiz fizik bahçesi vardı, matematiğin önü vardı, iktisat kantini vardı, mimarlık çimleri vardı. beşeride çok güzel çay vardı, tenefüslerde sigara çay molası vardı dışarıda kenarda taşlarda oturup içtiğimiz. endüstri kantini vardı bu sefer değişik bi sandviç yiyelim diye gittiğimiz; gitmişken iki tavla attığımız. çatı vardı sonradan sonraya her öğlen dadanmaya başladığımız. kebapçı vardı, çeşni vardı, hocam vardı, özsüt vardı, kırtasiyeci vardı o çarşıda, karşısında her bahar şenliği sarhoş olduğum, her seferinde coştuğum panayır alanı vardı, faikaya gitmek için beklediğim ringler vardı yoldan geçen, piyasa yapmak için tenis kortları vardı. üstüne çıkıp intihar ettikleri mm binası vardı, barakalar vardı akşamları şarap içilen ve gitar çalınan. devrim stadyumu vardı her pazartesi çıkışta önce naza sonra stada. ışıklar yanardı karşımızda,işte burda deniz yoktu ama burası odtüydü. ve burda ben benim gibilerle, arkadaşlarımlaydım. hep beraber soluduk kokusunu odtünün, hep birlikte parladık stadda uzanıp gökyüzünde saydığımız yıldızlar gibi. sonra söndük biz de-çoğu odtülü gibi. çünkü biz uzakken odtüden sönüktük, ait olmadığımız yerlerdeydik, mecburiyetleri takip eder durumdaydık, hayatın bizi savurduğu yerlerdeydik.
1980 lerde * mezun olmuş babamın 1980 lerdeki en azılı solcuların şimdi global şirketlerde üst düzey yönetici veya ulusalcı olduğunu söylediği anlaşılan odtüye gidenlerin sadece öğrenciyken solcu olduğu okuldur.