odtü'lüden matematik dersi, geometri dersi, ingilizce dersi ilanlarından yakinen tanıdığımız üniversite.
neymiş efendim burada kalite yokmuş mezun olanlar hangi bölümden mezun olurlarsa olsunlar ders veriyorlar mutlaka başka bir işe yaramıyorlar. *
1961'de abd'nin inisiyatifi ve finansmanı ile abd dostu türklerin yönetiminde kurulmuştur. amacı kolej kökenli ve ortaöğretimden çıkmış 'kaliteli' zihinlerin düşük maliyetle abd sanayisi için uygun hale dönüştürülmesidir. ilk kurulduğu yıllarda öteki üniversite öğrencileri tarafından alayla karşılanan odtü öğrencileri, 1968 sonbaharında vietnam'da savaşın 'vietnamlaştırılması' ile görevlendirilmiş olan cia uzmanı robert kommerin odtü'ye sessiz sedasız getirilmesiyle abd hegemonyasından kurtuluşlarını sağlayacak 'kommer olayı'nı meydana getirmişlerdir. 6 ocak 1969'da honço(kasap) lakaplı kommer odtü'ye geldi ve arabasını rektörlüğün önüne park etti. haftalar öncesinden kommer'in türkiye'ye gelişini protesto eden odtü'lü öğrenciler bu arabayı ateşe verdi. sinan cemgil, taylan özgür, ulaş bardakçı'nın da aralarında bulunduğu topluluk arabanın enkazı üstünde fotoğraf çektirdiler.
siyasal ve diplomatik çerçeveye ulaşan öğrenci hareketi şok etkisi yaratmıştır o dönemde. "babacan" rektör kemal kurdaş bir anda baskıcı bir yönetici oluvermiştir. odtü öğrencilerinin nefretini bir anda kazanan rektör bir yıl sonra yerini erdal inönü'ye bırakmak zorunda kalmıştır.
Yurtdisinda ya da turkiye'de ufurukten teyyare universitelerde okuyup, parayla bile verdigi egitimin kalitesinin yanina yaklasamayanlarin kompleksten kudurup "her yerde odtulu'den ozel ders ilani var, mezunu baska ise yaramaz" seklinde kufretmeye kalkistiklari universite. Kimin ne ise yarayacagini cok iyi bildigini sanan zavallilara herhangi bir haftanin Hurriyet IK sayisini iyi bir incelemelerini oneririm. Calistigim sirkette (turkiyenin en buyuk insaat sirketidir, dunyada da insaat sirketleri arasinda ilk elliye girer kendileri) departman mudurleri bunyelerinde ne kadar ODTU mezunu calistirdiklari ile ovunurler.
ODTU hakkinda yorum yapmak ancak ODTU ogrencisi olabilecek basariya denk bir basari gosterebilmis, kendi okulunda ODTU'nun verdigine denk bir egitim alabilmis kisilerce gerceklestirildiginde bir anlam ifade eder. Gerisi kiskancliktir, komplekstir, kapasiteyi asan hirsin disa vurumudur.
Bir mensubu olmaktan katiksiz gurur duydugum camia, ikinci ailem, ikinci evim. Kimsenin garipsenmedigi, ozgurluk havasi ulkenin geneline hic benzemeyen, okurken hafta sonu memlekete gittigimde ozledigim, bitirdikten sonra hala mutlu ruyalarimda kestane agaclari altinda yollarini adimladigim sahane okulum, hoca ile catir catir tartisabileceginiz, yeri gelince ayar verebileceginiz ama cogunlukla ulkenin yuz aki hocalarindan feyz alabileceginiz, "hangi konferansa katilsam, hangi etkinlikte yer alsam, sunulan hangi imkandan faydalansam" diye geceleri uykunuzu kaciran bilim yuvasi.
fasistin, amerikan usaginin, cahilin, yobazin, aydinlik dusmaninin korku filmlerindeki sarmisak gorunce korkan vampir gibi tirstigi kurum. Bir parcasi olmayi asla hakedemeyecek olanlarin cahilliklerine bakmadan elestirmeye kalktiklari egitim yuvasi. Mimarlik amfisiyle, yurtlariyla, kutuphanesiyle, uclu amfisiyle, topluluklar barakasiyla, commers'e dar edilen rektorluk binasiyla basli basina bir tarihi anit. bilimde, dusuncede, siyasette, sanatta ezbercilikten, basmakalipliktan, determinizmden nefret edilen acik fikir ortami.
Bu vesile ile odtu'ye iliskin ilk animi aktarmak isterim: 1995 senesinin eylulunde bir gun Odtu'deki ilk seneme baslamak uzere heyecanla memleketimden otobuse binmistim. Ilk kez aileden ayrilmanin verdigi huzun ve yeni hayatin verdigi hafif gerginlik ve heyecanla doluydum, 2 saat 45 dakikalik yolculuk nasil gecer diye dusunurken, arkamda konusan iki yasitimin muhabbetine kulak kabarttim. Daha ust sinif oldugu her halinden belli olan biri, henuz comez olan digerine tum yol boyunca bir takim komutanlardan, atis talimlerinden, ilginc derslerinden bahsedip durdu. anlattiklarina bakarak polis akademisinde ogrenci olduklarini anlamistim. anlattiklari herhangi bir derinligi olmayan, gayet mesleki ve kimsenin zararli bulamayacagi, kendi meslekleri icinde gerekli konulardi. Fakat anlatis bicimleri, kullandiklari dilin fakirligi, yaptiklari degerlendirmelerin zayifligi, kisacasi genel kultur eksiklikleri dikkatimi cekmisti. Zaten kisa olan yol tum bunlari ve nedenlerini, olasi cozumleri dusunmekle cabucak gecti ve o zamanlar Eskisehir yonunden gelen otobuslerin ODTU onunden gecmesi dolayisiyla inmem gereken yer icin hazirlanmaya basladim. Tam otobus dursun da ineyim diye beklerken arkamdaki iki muhtesem kultur abidesi kardeslerden biri digerine aynen sunu dedi: "burasi da ODTU, komunust orospu cocuklarinin yuvasi". bir laf edip Odtu hayatimin ilk polisle catismasini mi yasasam, yoksa henuz yeni mensubu oldugum bu camiaya soylenmis bu lafi sineye cekip pasa pasa otobusten mi insem, tereddutunu bir an yasadiktan sonra ayaga kalkip cantami omzuma takip "sagol kardesim iltifatin icin, herkesin ODTU'yu sevebilmesini beklemiyoruz tabii" diyerek kapiya yollandim. Otobusten indigimde o iki delikanli, yasitlari bir genc kizdan hic hazirlikli olmadiklari bir anda laf isitmek dolayisiyla saskin halde camdan bana bakiyorlardi. O zaman ilk kez ODTU'ye birilerinin hakaret edebilecegini, bu hakaretin ne tur insanlardan gelebilecegini gormus oldum. sorun o fikir dunyasini hareketlendirecek firsati olamamis, dusunmesi tavsiye edilmeyen, fikri dunyasi dondurulan gencler degil, onlari o hale getirenlerdi. Dolayisi ile mucadele edilmesi gereken zihniyet de o vatan evlatlarini kendi zumresinin bir hizmetcisi olarak yetistirenlerdi.
odtü bir kültürdür. bir alışkanlıktır. bir rüyadır yaşarken içinde bir çok güzel rüya gördüğünüz. huzurdur odtü kestane ağaçlarının altında yürürken duyduğunuz, mutluluktur, sevgidir odtü.
başladığınız andan bitirdiğiniz ana kadar sizi değiştiren, iyi yöne evrimleştiren, evinizdir odtü.
gelmeyen, yaşamayan bilemez...
ve bittiğinde buruktur kalbiniz fakat odtü yüzünüzü aydınlığa çevirmeyi öğretmiştir, sizi baştan yaratmıştır belki de...
şimdi ise odtüdeki kestane ağacı kadar değeri olmayan bir adam kalkıp odtüyü yıkmaktan bahsediyor ve gittikçe komik oluyor..
melih gökçek in yıkmakla tehdit ettiği ama karşılığında "odtu yu yıkmak Güven, Özveri, Tecrübe ister" sloganlarını aldığı, güzide üniversite, ikinci evim..
devrimciliği sadece stadındaki yazılarda kalmış okul. özel kolejlerden gelen bebeler lüks arabalar cirit atıyor kampüste. devrimcilik böyle bişeyse insanın devrimci olası geliyor. *
+ pardon bir şey sorcaktık
- o yenisiniz, bu yoldan yürüyün hazırlık bölümü yirmi dakika sonra karşınıza çıkar.
+ pardon biz yıkım için geliştik
- yanlış gelmişsiniz, burası dil bölümü. enformatik bölümüne alalım sizi. merkez mühendisliğin orda. şurdan yürüyün on beş dakika.
+ pardon biz enformatik bölümü için gelmiştik.
- aaa... maalesef taşındı o. tübitak'ın oraya taşındı. hazırlığın geçin, yüz metre ilerde sola dönün, 2 kilometre yürüyün.
(söylenen yere gidilir, tübitak filan yoktur)
+ pardon tübitak nerde biliyo musunuz?
- yok ben de kpss için geldim
+ pardon tübitak nerde acaba
- tübitak ı bilmemde bi biltek var
+ eee o nerde?
- şurd...
+ tamam yeter sikerim yıkmıyorum ulaaaan!!!!
türkiye nin en iyi okulunu olduklarını düşünen ve bunun sonucunda erasmus la ne kadar dışarı öğrenci gönderirsek o kadar prestijimiz artar diye düşünen zihniyetin 20 kişilik kontenjana 30 kişiyi göndermesine karşılık fransa nın kalan 10 kişiyi apar topar sınırdışı etmesine sebep olmuş üniversite.
orda pek iplemiyorlar odtü olsan da.
fırat'ın değimiyle:
(bkz: burası benim evimmiş meğersem)
insanın en çok özleyebileceği yuvası. sadece bir eğitim kurumu değil. evi, ailesi, ağaçlarının altında huzur bulduğu, mutluluk duyduğu mekanı...
