orospu çocukluğu

    2.
  1. 7 tane hayatının baharında insanın ölümüyle sonuçlanan bir kaza hakkında, kendini aklamak amaçlı "yarıçıplaktılar" yorumunu yapmaktır.
    34 ...
  2. 3.
  3. Ölen 7 kişi hakkında haber yaparken tamamen gereksiz olarak "yılbaşı gecesi eğlenen gençler faciaya kurban gitti" demek yerine " yılbaşı gecesi eğlenen ve ALKOL alan gençler" demek ya da " yılbaşı gecesi KIZLI - ERKEKLi eğlenen gençler" demek tam bi orospu çocukluğudur. Bu orospu çocukları bi de şunu yaptılar: istanbulda geçenlerde öldürülen bar sahibi 24 yaşında ki gencin ölüm haberini de " bar sahibi olan ve DÖVMESi olan genç öldürüldü. " Ulan orospu çocukları adam dövmesi olduğu için öldürülmedi ya da o 7 öğrenci alkol alıp kız arkadaşlarıyla vakit geçirdikleri için ölmedi. Kendinize gelin yoksa annenizi serbest bırakmıcam.

    edit: imla
    7 ...
  4. 6.
  5. Gazeteci Oğuz Güven'in 12 Eylül 1980 darbesinin öncesi ve sonrasını konu eden, 78 kuşağını anlattığı "Zordur Zorda Gülmek" adlı kitabında anlatılır.

    (bkz: Diyarbakır Cezaevi)

    FALAKA: Yaygın ve sürekli uygulandı. Ayak tabanı, ellerin içi gibi vücudun kaslı bölümlerine kalas, cop, zincir, saz sapı, pik demir vb. vurularak gerçekleştirilirdi. Bu yöntem, ayak tabanlarını ve el ayalarını patlatır, kaba yerleri ezer, morartır, tırnakları sökerdi. El ayak gibi herhangi bir yeri kırar, sakat bırakırdı.



    KÖPEK SALDIRTMA: Tutuklu çırılçıplak soyulur, kurt köpeği üzerine saldırtılırdı. Köpeğin ilk kaptığı yer bacak arası olurdu.



    ZlNCiR: 20-25 metre uzunluğundaki zincirin uçları iki tutuklunun boynuna bağlanır, tutuklular sırt sırta verdirilerek ters yönde hızla itilir. Tutuklu tek ayağından zincire bağlanır, bu zincir yüksek bir yere asılır, tutuklu bayılıncaya kadar askıda kalırdı.



    GERME: Tutuklunun bir bacağı merdiven kenarlığına bağlanır, diğer bacağı da açık bırakılan koğuşun gözetleme deliğine bağlanıp kapı kapatılır, tutuklunun bacakları koğuş kapısının eni kadar gerilir ve öyle kalırdı. Koşuşturulur, zincir tam gerilince, her iki tutuklu da sırtüstü yere düşerdi.



    AYAKTAN ASMA/TEPE: 50-60 kişi havalandırmaya alınırdı. Gardiyan "tepe ol" komutu verince tüm tutuklular üst üste bindikten sonra, bir tutuklu da üst üste yatan tutukluların üstüne çıkar, istiklal Marşı'nın on kıtası okutulurdu.



    KULE: Havalandırmaya çıkan tutuklular altı kişilik daire oluştururlardı. Bunların üzerine 3-4 kat olacak biçiminde tutuklular çıkarıldıktan sonra, gardiyanın "yıkıl" komutuyla kule oluşturan tutuklular kendini yere bırakır ve böylece tutukluların değişik yerlerinde kırılma, incinme ve çıkık olurdu.



    RANZA ALTI: Gardiyanlar ellerinde kalaslarla koğuşa girip, "ranza altı ol" komutunu verince, koğuşta bulunan tutukluların hepsi ranzaların altına girerdi. Herhangi bir yerlerinin açıkta kalmaması gerekiyordu. Ranzaların altına tüm tutuklular sığmadığı için kiminin eli, kiminin kolu dışarıda kaldığından, gardiyanlar ellerindeki kalaslarla tutukluların dışarıda kalan kısımlarına vurmaya başlardı.



    KANTAR: Tutuklular havalandırmada çırılçıplak soyundurulup tek sıra halinde dizilirler, sıranın ön tarafında duran tutuklu sırt üstü yatırılırdı. ikinci tutuklu, yatan tutuklunun testis ve erkeklik organlarından tutarak yukarı kaldırır, tutuklunun kaç kilo geldiğini söylemesi istenirdi. Tüm tutuklular birbirini tartana kadar bu işlem devam ederdi.



    KERVAN: Havalandırmada, tutuklular tek sıra dizilir, her tutuklu önündeki tutuklunun sırtına bindirilir, bacakları, altındaki tutuklunun boynundan aşağıya sarkıtılır ve kulaklarından tutması istenirdi. Gardiyanın komutuyla tutuklular yürümeye başlar ve bu işlem tutuklular ayakta duramayacak duruma gelene kadar sürerdi.



    SEHPA: Tutuklu gece koğuştan alınıp, koğuş koridorunda gardiyan ve subaylardan mizansen olarak oluşturulan bir mahkemede sorgulanırdı. Mahkeme, tutukluyu idam cezasına çarptırır, ikinci katın merdiven kenarlığına bir ip geçirilip, ipin ucuna tutuklunun boyun kemiğini kırmayacak düzeyde kalın bezden bir ilmik takılır, tutuklunun boynu bu ilmiğe geçirilir ve temsili infaz gerçekleştirilirdi. Tutuklu tam boğulacağı sırada ip açılırdı.



    COP SOKMA: Gardiyanlar copu zeytinyağına batırır ve yağlı copu tutuklunun makatına zorla sokardı. Sonra bu copu kendisine ya da bir başka tutukluya yalatırlardı.



    ÇEK-ÇEK: Tutuklu çırılçıplak soyundurulur ve erkeklik organına bir ip takılırdı. Gardiyan ipin diğer ucunu alıp hızla koşar, tutuklu da zorunlu olarak gardiyanın peşinden koşar.



    LAĞIM SUYUNA SOKMA: Tecrit bölümünün alt katındaki bazı tuvaletlerin delikleri tıkanır. Hücrelerin pisliği ve lağım suları burada biriktirilir, diz boyu kadar oluşturulan pisliğin içine tutuklu atılır ve pislik yedirilirdi.



    KiTAP OKUMA: Koğuşta bir tutuklunun eline kitap verilir, tutukluya avazı çıktığı kadar yüksek sesle tek tek sözcükler okutulurken, diğer tutuklular bu sözcükleri tekrarlarlardı. Sabahtan akşama kadar yapılan bu işlem sırasında, tutuklular ayakta durmak zorundaydı.



    MARŞ SÖYLETME: Cezaevinde bulunan herkes elli'yi aşkın marşı ezberlemek zorundaydı. Bu marşlar tutukluların ses telleri tahriş oluncaya kadar söyletilirdi.



    ÖL DEDiĞiMDE: Tutuklu havalandırmanın orta yerine çıkarılır, hazır ol durumuna geçirilirdi. Gardiyanın "öl" komutuyla tutuklu kaskatı, eklemlerini kırmadan yere düşürülürdü. Bu işlem gardiyanın keyfine göre tekrarlanırdı.



    SiGARA iÇiRME: Bunun çok çeşitli yöntemleri vardı. En çok uygulananları şunlardı: Koğuşta kalan tutukluların eline beş adet sigara verilir, sigaraların tümü yakılarak devamlı ağzında tutulurdu. Gardiyanın "çek-bırak" komutuyla sigaralar bitinceye kadar içirilir, sigaralar-filtreleri dahil- tutuklulara yedirilirdi. Bu sırada koğuş pencereleri kapatılır, havasızlık ve dumanla boğulma ortamı yaratılırdı.



    BANYO: Tutuklular çırılçıplak soyundurulur ve tek sıra halinde banyoya götürülürdü. Banyoda sabun kullanılmazdı. Hortumla tazyikli su tutukluların üzerine fışkırtılırdı. Daha sonra tutuklular koridora çıkarılır, "Yat-sürün" komutuyla tutuklular yerlerde süründürülerek koğuşlarına götürülürdü.



    SAYIM DÜZENi: Tutuklular günde en az beş kez sayılırdı. Her sayımdan önce, tutuklular sayım düzenine geçer, sayım talimi yaptırılır, yüksek sesle tekmil verilir, rahat-hazır ol ile, çöker kalkarlardı.



    GECE NÖBETi: Geceleri her koğuşta mevcuda göre 2-7 kişiye kadar tutukluya sırayla nöbet tutturulurdu. Nöbet sırasında devriye gezen gardiyanlar, koğuşun mazgal deliğini açar, nöbetçi tutuklunun mazgaldan dışarı elini uzatmasını ister, tutuklunun ellerine cop veya kalasla istediği kadar vururdu.



    LOKOMOTiF: Tutuklular havalandırmaya çıkarılır, iki kişi çırılçıplak soyundurulur, bunlardan birisi domalıp iki eliyle diz kapaklarını tutar, diğeri de arkadan bunu kucaklardı. Gardiyanın "uygun adım marş" demesiyle her iki tutuklu havalandırmada dolaşırlar, diğer tutuklular zorunlu olarak bunları izlerdi.



    PiSLiK YEDiRME: Her havalandırmanın ortasında bir lağım çukuru vardı. Lağım suları ve insan pislikleri burada toplanırdı. Tutuklulara bu çukurdan avuç avuç pislik alıp yemeleri istenirdi.



    iŞEME: Havalandırmada bir tutuklunun yere yatması istenir, diğer tutuklulara, yerde yatan tutuklunun yüzüne işemesi istenirdi..



    TECAVÜZ: Cezaevinde görev yapan gardiyanlar, genç tutuklulara merdiven altlarında zorla tecavüz ederlerdi. Ayrıca iki tutuklu çırılçıplak soyundurularak birbirlerine tecavüz etmeleri istenirdi.



    HASTANE: Hastanede de cezaevindeki kurallar geçerliydi. Hasta, tuvalete götürülmez, yatakta da hazır ol vaziyetinde yatardı.



    VEREM: Veremlilerle, sağlam tutuklular birbirinden tecrit edilmez, aynı kapta yemek zorunda bırakılırdı. Aynı battaniyenin altında yatırılırlardı. Veremlilerin balgamları tahlil yapılacak bahanesiyle toplanır, karavanadaki yemeklere karıştırılır ve bu yemekler tüm tutuklulara yedirilirdi.



    AYAKTA BEKLETME: Bu yöntem cezaevinde her gün geçerliydi. Sabah saat 05'den akşam 17-19'a kadar tutukluların oturması yasaktı.



    KONUŞMA YASAĞI: Koğuş içindeki iki kişinin birbiriyle konuşması, tutuklunun gülmesi ve düşünür gibi görünmesi yasaktı. Böyle bir suçu işleyen tutuklulara yukarıdaki işkence yöntemleri uygulanırdı.



    GECE BASKINI: Nöbetçi subay ve gardiyanlar, gece geç saatte tutukluların koğuşuna girerek, uyku sırasında tutuklulara cop veya kalaslarla dayak atarlardı.



    AVUKAT-ZiYARET DAYAĞI: Avukat görüşmesine ve diğer görüşmelere gidip gelirken tutuklulara dayak atılırdı. Görüşlerde hiçbir şey konuşulmaması tembih edilirdi. Tutuklular avukatlarıyla savunma konusunda görüş alışverişinde bulunamazlardı.



    MAHKEME DAYAĞI: Tutuklular mahkemeye götürülürken cenaze arabasına bindirilirlerdi. Elleri arkadan kelepçeli olurdu. Cenaze arabasına binerken ve çıkarken gardiyanlar tarafından dövülürlerdi.

    sen cehennemde yanarken odunlarını atmak umarım bana düşer kenan paşam.
    6 ...
  6. 7.
  7. çok küfür eden bir insanım,
    ağzımdan küfür eksik olmaz!
    ama kime küfür ederim bilir misin? tanıdığım insanlara!
    mesela orospu çocuğu olduğundan emin olduğum bir insanın annesine rahat bir şekilde
    bu durumdan mutlu olarak, orospu çocuğu diyebilirim. bunu hiç çekinmeden, büyük bir özveri
    ve rahatlıkla yaparım...

    lakin, çoğu zaman boşveririm! orospu çocuğu, zaten orospunun çocuğudur! o bu ayıbı biliyordur zaten!
    kendisinin bir annesi olduğunun farkında olduğu kadar, annesinin de orospu olduğunu biliyordur!
    ve benim o'na, bunu söylemem fazladan bir anlam ifade etmez!

    şimdi, gün ölüm günü! kimin ölüm günü? maykıl ceksın efsanesinin!

    bazı beyinsizler ölümünün ardından sevinçli şarkılar söylemeye başladılar.
    içlerindeki nefret kendilerini öyle sarmış ki, onu akıtacak yer arıyorlarmış resmen!
    kinle kavrulmuş yüreklerini rahatlatmak, yeni kinlere yer açmak için,
    şu sıralar kusuyorlar tüm nefretlerini, yüzlerindeki iğrenç silüetin görünmediği
    bu sanal ortama! eminim onların bu halini görsem, ben de kusardım!

    bir insanın ölümüyle belirir bu örümcekler, karanlık çöktüğü zaman çıkarlar ortalığa!
    başka zamanlarda kendilerini gösterecek kadar becerikli, yiğit ve cesur değillerdir.
    tek başlarına bir hiç oldukları için, topluca hareket edebilecekleri, böyle birlik günlerini seçerler,
    ayinleri için!

    maykıl çocuk tacizcisi!
    maylık orospu çocuğu!
    maykıl siksin sevenlerini!

    e be amına koduğumun yavşağı,
    adam öldü! sen ona çocuk tacizcisi diyorsun! ki böyle bir suç kanıtlanmadığı halde!
    tamam siktir git üzülmemişsin! ve üzülmediğini, bu adam "yavşak bu adam orospu çocuğu!"
    diyerek, adamın ölüsü gömülmeden ne diye haykıra duruyorsun! yavşaksa, yavşak! tacizci ise,
    tacizci! e be göt lalesi, siktir git, siktir git de bikaç gün sonra gel! insanız lan,
    o da insan! televizyon dünyasının, müzik dünyasının gördüğü en büyük adam ölmüş, e be bok suyu!
    bırak da gençliğimizi yaşatmış adamın ardından üzülelim!
    e be namusun bekcisi, e be binlerce mil ötesindeki çocukların tek savunucusu!
    senden başka adalet adamı kalmadı mı, ey gündüzlerin çocuğu!

    her kelimende midem biraz daha bulanıyor, her cümlenle biraz daha kusuyorum senin o göremediğim yüzüne!
    sen, sen ki, gecelerin nöbetçisi!

    bir kaç kelime daha et de,
    bulutlara tırmanayım!!!
    10 ...
  8. 27.
  9. puştluk yapmak, ibnelik yapmaktır. soğuk kış gününde götü donan öğrenciyi iplememektir.

    az önce bir olay yaşadım

    yıldız teknik üniversitesi davutpaşa kampüsü'nde artık saymayı bıraktığım yıllar boyunca ilim irfan öğrenmekteyim. davutpaşa kampüsü'nü bilenler beni daha iyi anlayacaklardır. güngören ve esenler arasında bir yerde allahın siktir ettiği yerdedir bu kampüs. hayvani büyüklüğü bakımsızlığıyla birleşince tam bir çileye dönüşür burada okuyanların hayatı. neyse, aralığın henüz ilk yarısında olmamıza rağmen parayı bitirip 2-3 gün boyunca aç gezmekteydim. dayanamayıp ailemden para istedim, sağolsunlar 50 lira yolladılar. ben de yine güngören'de bulunan sikik evimden çıkıp kampüse yol aldım, çünkü bana en yakın bankamatik bu kampüsün içinde. kampüsün girişinde bir durak vardır. iett denilen orospu çocuğu kuruluşun otobüsleri de buradan öğrenciyi alır, kampüsü dolaşır, çıkar gider ve öğrenciden de para almaz. Bir de kampüs içi ring servisleri vardır. bu soktuğumun servisleri için de bir kart almak gerekiyor, ve kampüs içinde bir yerden bir yere giderken bu araçları kullanıyorsunuz( yanlış hatırlamıyorsam şu an her binmeye 15kr gidiyor). bende bu karttan yok, zaten olmaz param yok. dolayısıyla akşamın köründe, kampüsün girişinde, yoğun tipi ve soğuk havaya rağmen mal gibi 500es ya da 41at den birinin gelmesini bekliyorum. 20 dakika götüm dona dona, ellerimi soğuktan çatlaya çatlaya bekledim. otogar bağlıntı yolunda 500es göründü, 1 kişiyi kampüse çıkan yolun başında indirdi ve kampüsün önünde beklemeye başladı. "Acaba bozuldu mu otobüs" diye düşünürken otobüs ilerlemeye başladı ve kampüse girmeden güzergahına devam etti. şimdi sayın orospu çocuğu otobüs! (otobüse küfrediyorum şoföre ya da bir canlıya değil) ne diye çıkmadın kampüse ? 3 kilometre daha gitsen ne olacak ? sikip atılmadı mı zaten %10luk zamla milletin cüzdanı ?? Açıkta kalmış sik gibi donuyoruz lan orda ! girsene kampüse. para vermiyoruz diye mi girmiyorsunuz ? parayı çektikten sonra 5 lira vereyim nedir zorunuz anlamadım ! neyse artık yapacak birşey yok diğer otobüsü beklemeye başladım. bekle bekle gelmiyor, bu arada ellerimin acıdığını dahi hissetmez oldum, kulaklarımı büksem kırılacak gibi. artık dayanamadım kampüsün içine doğru ilerleyen yokuşu tırmanmaya başladım. 250-300 metre zar zor ilerledikten sonra arkadan tıss tısss sesleriyle 41at göründü. "ohh be" dedim, el ettim, sonra el salladım, sonra "duurr" diye bağırdım, sonra da otobüsü süren şoförün yedi ceddine saydırdım. evet durmadı piç! durmadı lan! o hayvani soğukta sırılsıklam bas bas bağırıyorum dursun diye!! adam durmadı abi... yapacak birşey yok, zaten 1 kilometre filan kalmış yürümeye devam ettim. ilerledim söve söve, ıslana ıslana, dona dona ilerledim ve yemekhanenin önündeki bankamatiğe attım kendimi. kartı soktum. şifreyi girdim. bankamatikte para yok! 50 lira da mı yok orospu çocuğu bankamatik! yok işte... 50 lira yok bankamatikte! 1 saat, tam 1 saat dondum 50 lira için orospu oldum kampüsün yokuşunda ve bankamatikte para yok! geri döndüm, ama küfretmeden döndüm bu sefer, yavaş yavaş yürüdüm. bir ara şemsiyem ters döndü, fırlattım attım. kampüsün köpekleri biraz kovalamak istedi beni, ama bendeki kayıtsızlığı farkedip vazgeçtiler. yolun ortasından yürüdüm. olur da bir iett otobüsü geçerse geçemesin diye, tek başıma yolu kaplamaya çalıştım.

    şimdi ben şöyle başlıklar açsaydım; "iett otobüslerinin orospu çocukluğu", "iş bankasının orospu çoculuğu", "soğuktan donan insanları görüpte arabasına almayan orospu çocukları" , "ytü davutpaşa kampusunun orospu çocukluğu", "güngören belediyesinin orospu çocukluğu", "tüm insanlık aleminin su katılmamış orospu çocuğu olması", silinirdi değil mi ? bu da formatın orospu çocukluğu olurdu. ya da moderasyonun mu ? yok be sanmam...
    3 ...
  10. 61.
  11. 21.
  12. Arslan Bulut' un 18 Ocak 2010 günlü "Haiti'de Batı medeniyeti sınav veriyor!" başlıklı köşesinde değindiği orospu çocukluğudur batılıların: "doğan Haber Ajansı'ndan Engin Akgürbüz'ün haberine göre büyük depremden sonra Haiti'ye yardıma gelen Kanadalı ekip, kurtarılacak Kanadalı bulamayınca geldikleri kurtarma ekipmanları ile birlikte Kanada'ya döndü..."
    kanadalılar okumuşsa bu haberi utanmalı kendilerinden... ecdanını sktiminin bulanıkları...

    ayrıntı için: http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=11694
    2 ...
  13. 5.
  14. Türkiye'de övgü sözcüğü olarak bile kulanılan argonun kralı.
    Ne güzel söylüyor şarkıyı, orospu çoçuğu, hayranıyım.
    Ne kadar tutarlı konuşuyor orospu çocuğu,hastasıyım.
    1 ...
  15. 69.
  16. 12.
© 2025 uludağ sözlük