''ayrılış'' şiirinde 3 mısrayla neler anlatılabileceğini göstermiş bir garip şair. ayrıca ''misafir'' ve ''beni bu güzel havalar mahvetti'' şiirlerinde de ne kadar deli-dolu olduğunu görüyoruz. ölümü de bir o kadar garip ve ironik; zira hayatı boyunca kafiye kullanmayan ve karşı olan orhan veli'nin mezar taşı kafiyelidir:
''orhan veli
1914-1950''
birkaç şiiri hariç diğerleri fasa fisodur. şiir yazmasaymış bence Türk edebiyatına daha katkılı olabilirmiş. şiirlerinden birkaç tane de örnek verelim de anlaşılsın.
''gözlerim,
gözlerim nerde?
şeytan aldı, götürdü;
satamadan getirdi.
gözlerim,
gözlerim nerde? ''
allah aşkına bu nasıl şiirdir ya tekerleme gibi. hemen başka bir şiire geçelim:
''
sarhoş oldum da
seni hatırladım yine;
sol elim,
acemi elim,
zavallı elim! ''
ben bu şiiri ilk okuduğumda tam da yemek yemek üzereydim gerisini siz düşünün artık. daha da kötü şiirler için bkz. orhan veli - bütün şiirleri
Dün fena sıkıldım akşama kadar
iki paket cigara bana mısın demedi
Yazı yazacak oldum, sarmadı
Keman çaldım ömrümde ilk defa
Dolaştım
Tavla oynayanları seyrettim
Bir şarkıyı başka makamla söyledim
Sinek tuttum bir kibrit kutusu
Allah kahretsin, en sonunda
Kalktım buraya geldim. orhan veli .
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
ellerimde koparmaya çaıştığım zincirlerden kalma yara izleri
yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuş olsun.
gözlerimde öyle bir karanlık olsun ki, gören kör oldum sansın.
yanaklarım kurumuş olsun göz yaşlarımdan, dudaklarımsa çatlak çatlak.
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde.
hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi,
hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha.
hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun.
hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde.
hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde.
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun.
ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun, gezinse bile.
dudaklarım senin adını söylerkenki gibi kıvrılmamış olsun hiç bi ad'a yeterince.
yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tane tane.
unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım,
sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki
yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre.
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın...
iyi bir şiir için illa süslü püslü laflar etmek gerekmediğini ispatlamış, hayatımızda küçük ve önemsiz gibi görünen anların, olayların aslında ne kıymetli şiir malzemeleri olduğunu göstermiş büyük üstad.
Bir sanat devrimcisidir. Şiirleri toplum tarafından ne yazık ki anlaşılamamıştır. Şiirlerinde çoğu zaman halkın algıladığı düz anlamın arkasında onlarca defa kullandığı, toplumu ve yaşadığı dünya'yı iğneleyen derin anlamlar barındırır. Orhan Veli'nin eserlerinin "şiir" olup olmadığı hala daha tartışılıyor olsa da Orhan Veli, türk edebiyatına kolay kolay silinemeyecek derin izler bırakmıştır.
Yüz sene sonra bugünkü dünyadan
Bir tek insan kalmadığı gün,
Sicilya sahillerinde yasayan bir balıkçı
Bir yaz sabahı ağlarını atarken denize
Her zamankinden daha geniş gökyüzüne bakıp
Benden bir mısra mırıldanacak
Şarki halinde bu dünyadan Mehmet Ali isminde bir sairin
Gelip geçtiğini bilmeksizin...
Bu güzel düşüncenin
Olmayacağından eminim
Fakat nedense bu is
Benim pek tuhafıma gidiyor.
anlatamıyorum şiiri de ayrı bir üne sahiptir. Kendisi aşağıdadır efendim :
"aglasam sesimi duyar misiniz,
misralarimda;
dokunabilir misiniz,
gozyaslarima, ellerinizle?
bilmezdim sarkilarin bu kadar guzel,
kelimelerinse kifayetsiz oldugunu
bu derde dusmeden once.
bir yer var, biliyorum;
her seyi soylemek mumkun;
epiyce yaklasmisim, duyuyorum;
anlatamiyorum."
kimse duymadan ölmeliyim.
ağzımın kenarında bir parça kan bulunmalı
beni tanımayanlar
''mutlak birini seviyordu'' demeliler
tanıyanlarsa ''zavallı'' demeli
''çok sefalet çekti..''
fakat hakiki sebep
bunlardan hiçbirisi olmamalı..
"Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti."
Garip akımı'nın kurucusu olan Orhan veli kanık ve arkadaşları; Melih Cevdet ve Otay Rıfat.
şiir kitapları;
garip (1941, resimli ay matbaası)
vazgeçemediğim (1945, marmara yayınevi)
destan gibi (1946, ölmez eserler yayını)
yenisi (1947, i̇nkılâp yayınevi)
karşı (1949, güney matbaacılık ve gazetecilik)
bütün şiirleri (1951, varlık yayınları)
hikâye/şiir;
nasreddin hoca hikâyeleri (1949, doğan kardeş yayınları)
yazılar;
nesir yazıları (1953, varlık yayınları)
edebiyat dünyamız (1975, bilgi yayınları. hazırlayan: asım bezirci)
bütün yazıları (1982, can yayınları)
bir garip orhan veli'dir, candır. gerçekten ne kadar amacına ulaştığını, yani ne kadar sıradan insanların hayatlarını yansıttığını dizeleri en sıradan olaylar için gelip dilinize dolanınca fark edersiniz. işte bu yüzden candır. mesela bahar gelir ortalıklarda beni bu güzel havalar mahvetti diye gezinirken buluverirsiniz kendinizi. belki sizin kendi süleyman efendiniz ölür de bir gün siz de mırıldanırsınız "öyle bir rüzgar ki, kendi gitti, ismi bile kalmadı yadigar" diye. bambaşkadır orhan veli. bir gariptir orhan veli.
bugün 61 yıl olmuş "şiirimizi sivilleştiren adam" ın aramızdan ayrılması...
"
ölünce kirlerimizden temizlenir,
ölünce biz de iyi adam oluruz;
şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
hepsini unuturuz."
biliyorum kolay değil yaşamak,
ama işte bir ölünün hala
yatağı sıcak,
birinin saati işliyor kolunda
yaşamak kolay değil ya kardeşler
ölmek de kolay değil
kolay değil bu dünyadan ayrılmak.