ölümünün 61.yılında saygı ve rahmetle andığımız ankara'da belediyenin kazdığı çukura düşerek başını çarpan ve birkaç gün sonra istanbul'a döndüğünde bu talihsiz kaza sonucu vefat eden usta şarimiz.
ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
gözyaşlarıma, ellerinizle?
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerin kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.
bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım duyuyorum;
anlatamıyorum.
dizelerinin sahibi. en sevdiğim şairlerden. şiirleriyle çok küçük yaşta tanışmamdır belki ilgimin nedeni.
Belediyenin açtığı bir çukura düşüp beyin kanamasından ölmüş bir garip şair. şiirden kafiyeyi kovmuştur. o da güzel havalarda evkaftaki memuriyetinden kovulmuştur. öldükten sonra eski sevgilileri için yazdığı aşk resmi geçidi adlı şiiri evinde, bir diş fırçasına sarılı halde bulunmuştur. ne mutlu ki kağıdın ıslak olmayan tarafına denk gelmiştir şu dizeler:
Gelelim sonuncuya
Hiçbirine bağlanmadım
Ona bağlandığım kadar
Sade kadın değil, insan
Ne kibarlık budalası,
Ne malda mülkte gözü var
Hür olsak der,
Eşit olsak der.
insanları sevmesini de bilir
Yaşamayı sevdiği kadar.
Uzanıp yatıvermiş sereserpe
Entarisi sıyrılmış hafiften
Kolunu kaldırmış kolluğu görünüyor
Bir eliyle de göğsünü tutmuş
içinde kötülük yok biliyorum
Yok, benim de yok ama
Olmaz ki
Böyle de yatılmaz ki
--spoiler--
ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
gözyaşlarıma, ellerinizle?
bilmezdim, şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.
bir yer var, biliyorum,
her şeyi söylemek mümkün...
epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
anlatamıyorum.
--spoiler--
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
ellerimde koparmaya çaıştığım zincirlerden kalma yara izleri
yeni yeni iyileşmeye yüz tutmuş olsun.
gözlerimde öyle bir karanlık olsun ki, gören kör oldum sansın.
yanaklarım kurumuş olsun göz yaşlarımdan, dudaklarımsa çatlak çatlak.
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiçbiri olmasın gözümde.
hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi,
hiç biri bağlayamamış olsun geceyi sabaha.
hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun.
hiçbirinin hayali en güzel haliyle barınamamış olsun beynimde.
hiçbirinin izi kalmamış olsun bedenimde.
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlığa hıçkırıklara dönüştürememiş olsun.
ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun, gezinse bile.
dudaklarım senin adını söylerkenki gibi kıvrılmamış olsun hiç bi ad'a yeterince.
yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tane tane.
unuttuğumu sandığım, vazgeçtiğimi sandığım,
sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki
yerçekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre.
öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın...
Kafiyesiz, vezinsiz şiirleri o ve arkadaşlarının başlattığı düşünülür ama Nazım Hikmet'in Sovyet Rusya'da öğrencilik yıllarında yazdığı şiirler de hem kafiyesiz, hem ölçüsüz, hem de günün şartlarında şekilsizdi.
Keşke bu zamanlarda yaşasaydı dediğim, bana şiiri sevdiren şairdir. Tanımayı ne çok isterdim.
mektepten kaçıyorsun,
kuş tutuyorsun,
deniz kenarına gidip
fena çocuklarla konuşuyorsun,
duvarlara fena resimler yapıyorsun
bir şey değil,
beni de baştan çıkaracaksın,
sen ne fena çocuksun.
Melih Cevdet ANDAY ve Oktay Rıfat HOROZCU ile birlikte kurdukları garip akımının öncüsüdür şiirde dilde sadeleşmeyi, şiiri halka indirmeyi amaçlamışlar, kafiyesiz ve ölçüsüz şiir yazmışlardır. büyük şairdir, Türk edebiyatında iz bırakmıştır.
güzel şiirleri olan ancak "şair" ifadesini tam anlamıyla hak etmeyen insan. şair değildir demem ama "şair" lafı ahmet haşim'e yakıştığı kadar orhan veli'ye yakışmıyor.