Türk edebiyatında tüm geleneklere karşı çıkan dizeyi tamamen özgürleştiren şairdir, ayrıca ulaşılamaz olan sevgiliyi vesikalı yare dönüştürmüştür o da ayrı mevzu.
Orhan Veli iç geçirir;
sanma ki beni çukura düşürüp
son şiirimi yazdıran
susuz götürdüğüm bi yetmişliktir.
sapına kadar bir sevdadır kızım;
şair dediğin böyle ölmelidir.
Ruhları sustuğu vakit martıların
Kayalıklarındaki mezarlarında
Birden
Bir kıyamettir kopacak ufuklarda
Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin
Bayramlık seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi
Gelin alayı, teller, duvaklar, donanmalar mı
Heeeey
Ne duruyorsun be at kendini denize
Geride bekleyenin varmış aldırma
Görmüyor musun her yanda hürriyet
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol
Git gidebildiğin yere
melih cevdet ve oktay rifat ile birlikte yenilikçi garip akımının kurucusu olan kanık, türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. şair 36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdırdı.
aklı ile şiirleri ile dalga geçme cüretini kendinde bulanları görüp şaşırmama vesile olmuştur. şiirden anlamadığınızı belirtmek için burada hebele hübele yapmanıza hiç mi hiç gerek yok. *
çok naif bir şairdir orhan veli kim ne derse desin.
doğumunun yüzüncü yılı şerefine yapı kredi kültür merkezinde ''Sakın Şaşırma: Orhan Veli 100 Yaşında'' isimli sergi 1 mayıs'a kadar devam etmektedir.
Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.
sıradan insanı şiirlerinde işlemiş güzel şair güzel insan. oktay rıfat horozcu, melih cevdet anday'la birlikte garip şiir kitabını yayınlamış ve yeni bir şiir akımı başlatmıştır.
kitab-i seng-i mezar
I
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi'ye
II
Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
HAklarını helâl ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.
III
Tüfeğini depoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matarasında dudaklarının izi;
Öyle bir rüzigar ki,
Kendi gitti,
ismi bile kalmadı yadigâr.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısiyle:
"Ölüm Allahın emri,
Ayrılık olmasaydı."
orhan veli kanık
Beni bu güzel havalar mahvetti iyi ki doğmuşsun, iyi ki pazar akşamlarını yazmışsın ve iyi ki en mutsuz anımda bana kendi kendime eğlenmeyi öğretmişsin.
Ben ne zaman
Öyle durup dururken
Öyle damdan düşer gibi
Açıp seni okumaya başlasam
Anlıyorum ki,
Bahar gelmiş
Anlıyorum ki,
Kaçmak sürüklenmek vakti
Dolaşmak galatada hisarda
Bırakmak işi gücü
Unutmak ekmeği tuzu
Çıkarıp potinleri
Denize daldırmak vakti
Yalın ayakları.
Ben ne zaman
Öyle durup dururken,
Öyle damdan düşer gibi
Açıp seni okumaya başlasam
Anlıyorum ki
Mahvolmuşum
ezberlediğim ilk şiirler ona aittir, öyle benimsedim ki bu yüreğini boyacı sandığına sıkıştıran adamı lisede kendisini basit bulan edebiyat öğretmenimle bile tartıştım uğruna...
Deniz Kızı
Denizden yeni mi çıkmıştı neydi;
Saçları dudakları
Deniz koktu sabaha kadar;
Yükselip alçalan göğsü deniz gibiydi.
Yoksuldu biliyorum
-Ama boyuna da yoksulluk lafı edilmez ya-
Kulağımın dibinde yavaş yavaş
Aşk türküleri söyledi.
Neler görmüş neler öğrenmişti kimbilir
Denizle boğaz boğaza geçen hayatında!
Ağ yamamak ağ atmak ağ toplamak
Olta yapmak yem çıkarmak kayık temizlemek
Dikenli balıkları hatırlatmak için
Elleri ellerime değdi.
O gece gördüm onun gözlerinde gördüm;
Gün ne güzel doğmuş meğer açık denizde;
Onun saçları öğretti bana dalgayı;
Çalkandım durdum rüyalar içinde..
melih cevdet anday ve oktay rifat ile birlikte türk şiirinin zincirlerini kırmış şair/yazardır. orhan veli 36 yıllık yaşamına şiirler, hikayeler, denemeler ve çeviriler katmıştır.
orhan veli'nin şiirleri aynı zamanda da yaşamıdır. her şiirinde mutlaka o gün hissettiklerinden parçalar vardır. bu yüzdendir ki orhan veli şiirleri su gibi enerji dolu, güneş gibi parlaktır.
Haksız eleştirilere maruz kalan, Ataç'ın deyimiyle ''Türk şiirinin zincirkıranı, kasket giydireni, sivilleştireni'' şairimiz. Kendisi ölçüsüz, uyaksız şiirler yazdığı gibi, bu kurallara harfiyen uyarak da şiirler yazmıştır. O sebepledir ki şiirlerinin içinden bir-iki tane şiirini göstererek ''Böyle şiir mi olur, böyle şair mi olur'' gibisinden söylemler yapmak, ancak edebiyata uzak insanların, Cumhuriyet dönemi şiirini tanımayan insanların üslubu olabilir.
Kendisi, okuduğum kadarıyla istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünde bir süre okumuş.
80'li yaşlarda olan kız kardeşinin deyimiyle, şiirlerini ulu orta yerde yazmazmış. Yeni bir şiiri olduğu zaman gelip ''Bir şiirim var!'' der ve okurmuş. Kız kardeşi, abisinin, şiirlerini önce kafasında yazdığını da söylemektedir.
Orhan Veli, pek çok kişinin malesef bilmediği bir şekilde, divan edebiyatını çok iyi tanır. Birkaç şiiri, divan edebiyatındaki bazı şiirlere o kadar benzemektedir ki, epey şaşırıyor insan ve anlıyorsunuz ki, Türk şiirinin zincirkıranı olarak tanımlanan bu adam, Türk şiirinin her safhasını gerçekten çok iyi biliyor.