ozan erbabi nin adına mükemmel bir şiir yazdığı canlı. hislerime tercüman olmuştur;
PAMUK'A iTHAFEN
YÜZDE yüz bir pislik var ki kanında,
Soykırımı icadı yaptı sonunda.
Türkiye'nin şu en hassas anında,
Onu yalanlayan tarihe kızar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Nerden çıktı şimdi durup dururken?
Dört yandan ülkeyi düşman bürürken,
AB'ye gün be gün hesap verirken,
Hayâlî ölüye mezarlar kazar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Kıvırmayı bırak, erkek ol erkek,
Bir buçuk milyonu saydın mı tek tek?
Üç kuruş paraya satılmış *****
Eline bir kemik geçince azar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Dönen dolapları ibretle seyret,
Ermeni bu kadar göstermez gayret.
Kraldan daha çok kralcı, hayret!
Kafayı 'soykırımı' sözüyle bozar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Eğer bir soykırımı varsa ortada,
Türklere yapıldı Erzurum, Kars'ta.
Tarihi git öğren, birazcık sus da,
Doğu baştan sona hep toplu mezar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Azerbaycan'a git, gör soykırımı,
Yürekler acısı Türk'ün durumu.
Bir daha bilmeden yapma yorumu,
Azeri kanıyla doluyken Hazar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Batı'nın gözünde arttı değerin,
Onlardan bir daha kaptın 'aferin'.
Küpe de taktı mı efendilerin?
Midesi dolunca dili hep uzar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Anan mı Ermeni, baban mı senin?
Ailenden var mı hiç katledilenin?
Seni bu ülkede 'aydın' edenin...
Alçaklık yaptıkça bulursun pazar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Ekmeğini yediğin bu Devlete,
Seni adam sayan yüce millete,
ihanet ederek düştün zillete!..
Aman ha dikkat et, değmesin nazar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
Bir adam olursa doğuştan yamuk;
Soyuna düşmandır, düşmana pamuk.
ERBABÎ, yakana yapışır CMUK,
Unutma, bu millet oyunu bozar,
Böylesi hainler oluyor yazar.
nobel odulu adiktan sonraki durumu bilmiyorum ama oncesi icin soylenen "yurt disinda cok taniniyor, okunuyor" tezi pek de dogru olmayan yazar. abd'nin en buyuk kitap satis magazasi olan barnes&noble'da kara kitap'i bulamadim. benim eve en yakin kutuphanede de yoktu. barnes&noble'un internet sitesinden almak istedim. yenisi yoktu, kullanilmis siparis ettim. gelen kitap ohio'da bir kutuphaneden satin alinip bana satilmis. kutuphanede sadece iki kisi almis kitabi. sonra da okunmadigi icin barnes&noble'a satilmis. mehmet okur veya hidayet turkoglu orhan pamuk'tan kat be kat meshur burada. internet mahir bile daha meshur. yanlis anlasilmasin, ben romanlarini cok sevdim (kar haric). sadece buradaki durumu tespit etmek istedim.
hakkında yazma dürtümü engelleyemediğim bir isimdir. her hangi bir kitabını baştan sona bitirmediğim için kitapları bir şeye benzemiyor, imla hatası dolu, üslup yok, vs. gibi esere yönelik eleştiri yapamayacağım ancak söyledikleri hakkında bir kaç kelam etmezsem içim rahat etmeyecek.
orhan pamuk kimdir? türk romancısı, ses getiren romanların sahibi. kimisi çeviri mafyası ile yurt dışında popüler olduğunu söylüyor kimisi eserleriyle ilgili yapılan reklam ve promosyonların edebiyatın dışında olduğunu ve bu nedenle tüccardan bir farkı olmadığını söylüyor falan filan.
peki hakkında en çok tartışılan konu nedir? nobel adayı olduğu esnada sözde ermeni soykırımı konusunda söylediği söz. ne demiş? "bu ülkede 1 milyon ermeni ile 30 bin kürt öldürüldü" normal bir vatandaş gibi hakaret etmediği sürece istediğini söyleyebilir ama insanın kafasında soru işareti uyandırıyor bu açıklama. neden? çünkü sayın pamuk daha önce siyasi hiçbir açıklama yapmamıştır, ne bosna'da avrupa'nın gözü önünde tecavüze uğrayıp boğazı kesilerek öldürülen onbinler hakkında, ne ırak'ta öldürülen masum siviller hakkında, ne camiye düşen bomba ile ölen filistinli ile annesine çocukları küçük kurşunla öldürürle değil mi anne diyen çocuk hakkında, ne de batı trakya'da zulme uğrayan türkler hakkında. fransa'nın cezayir'de 1 milyon müslüman'ı katlettiğini de söylememiştir, peki bir edebiyatçı tüm dünyada yankı uyandıran bu olaylar hakkında bir kelam etmemiş ve tüm dünya'da türkiye aleyhinde lobi faaliyetlerinin yapıldığı ermeni konusunda neden böylesi bir açıklamayı yapmıştır, salt bir vatandaşın açıklaması mıdır bu yoksa nobel'e giden yolda eşikten atlama mücadelesi mi?
gözü önünde yapılan onlarca katliamla ilgili tek bir kelime etmezken 1914 yılındaki olaylar hakkında nasıl bu kadar net konuşabilmektedir, resmi teze aykırı düşmesi sorun değil, ancak kendi ülkesi hakkında bu kadar "dobra" konuşabilen bir isim nasıl diğer ülkelerin cinayetleri, tecavüzleri, saldırıları, katliamları, soykurumları hakkında konuş(a)maz?
acımaktayım bu kişiye, mehmet akif ersoy, necip fazık kısakürek, nazım hikmet ran, behçet necatigil, samiha ayverdi, peyami safa ile aynı düzlemde olduğunu zannettiği için acımaktayım, yahya kemal'in adının geçtiği bir edebiyat'ta nobel ödülü alan edebiyatçı olarak anıldığı için acımaktayım, dikkatinizi çekerim, bu edebiyatçıların sıfatları vardır, lakapları vardır, halk nazarında ayrı yerleri vardır, orhan pamuk'un tek sıfatı ise nobel edebiyatı almış türk yazar'dır, ne hazin, "türk" yazar, halkın içine çıkmaktan çekinen bir yazar, edebiyatçı ne için yazar ki? nobel için mi?
teşekkürler sayın pamuk, bize ak ve karayı bir kez daha hatırlattığın için, nobel'in hayırlı olsun..
bir: elinde bilimsel bir belge olmadan türkler ermeni ve kürt katliamı yapmıştır diyebilecek kadar saçma ve birde o katledildiği söylenen insanların tam sayısını vercek kadar bilimsel etikten uzak bir araştırmacı-karıştırmacı yazar
iki: "istanbul" isimli kitabının 15 yy da yazılmış osamanlıca bir kitaptan copy-paste edildiği ispatlanmış yazar! evet, kitaplardan alıntı yapabilirsin birşeyler yazarken ama alıntı yaptığın yeri belirterek, veya bir kitaptan esinlenebilirsin yazarken ama o esinlendiğin kitabı yazdığın kitabın başında itafta bulunup belirtmek şatı ile! yani biz mi öğreteceğiz oğlum orhan pamuk yazarlık nasıl yapılır diye ha?
Nobelli ilk Türk yazar. Çocukluğumdan beri okuduğum okunması gerektiğine inandığım yazardır kendisi, Cevdet bey ve oğullarını okuyalı yıllar geçti üzerinden ama hala tadı aklımdadır ve hatırladıkça keyif verir bana. Dilinin sadeliği romanlarındaki kurgu güzeldir, yazarın çalışkanlığının * eseridir.
elif şafak ile aynı kategoriye konulmaması gereken yazar. şöyle ki;
elif şafak, bir romanı, bir düşünceye göre yazmıştır. sanat eseri yargılanamaz. roman kahramanı suç işleyemez.
orhan pamuk; verdiği demeçte, "burada 30 bin Kürt ve bir milyon Ermeni öldürüldü", demiştir. burada gördüğünüz üzere, bir sanat eseri yoktur. orhan pamuk, tarih ile ilgili bir akademik çalışması olmamasına rağmen; bir tarihçi gibi tarih hakkında yorum yapmıştır.
maliyeye vergi yatırmadığı ve 437
milyar vergi borcu olduğu söyleniyor.
Maliye, Nobel'den gelecek 2 trilyonu bekliyormuş
Maliye'ye 437 bin YTL vergi borcu olduğu söylenen Pamuk'un aldığı
ödül mevzuat gereği takip altına alınarak, önce bu
vergi borcu tahsil edilecek. Pamuk'a 2006 Nobel Edebiyat Ödülü'nün yanı sıra
yaklaşık 2 milyon YTL de verilecek. Pamuk'un daha
önceden Maliye'ye 437 bin YTL vergi borcu olduğu ve bu
nedenle borcun ödülünden kesileceği bildirildirilmiş. Bu
arada Pamuk'un para ödülünden Gelir vergisi Kanunu'nun
29. maddesi gereği Veraset ve intikal Vergisi alınmayacakmış.
yazarsa sadece yazdıklarına bakıp değerlendirilmesi gereken kişi, yok efendim yazar değil bir barış elçisi, bir barış güvercini(!) ise o zaman alıp yerin dibine sokulası insan.
söyledikleri çok takdire şayan olmamakla * birlikte yine de fikirlerini söylediği için cesur bulmaktayım kendisini. tek sorun avrupa 'nın tam da duymak istediği şeyleri gidip onlara anlatması, kendisini kullandırması.
bu insanin turkler soykırım yaptı laflarını hadi gecelım hadi o senin turkluk onuruna dokunmadı, senın ulkenın kurucusu ulu onder ıcın soyledıklerıne bakalım orhan pamugun.
"çocukluğunda kız kardeşiyle tarlada karga kovalayan sapık bir padişah... sonra kasaba meydanına dolanır, atatürk heykeline sıçan güvercinleri ayıplar... atatürk kendini içkiye vermiş meyhane kalabalığına cumhuriyeti emanet etmiş olmanın güveniyle gülümsüyordu... atatürk ün leblebi zevkinin ülkemiz için ne büyük bir felaket olduğu..."
kaynak: kara kitap ekim 1999 orhan pamuk
su cumleleri okuduktan sonra hala bu insanla gurur duyuyorsan duy kardesim orhan pamugunlada duy, onla aynı seylerı soyleyen abdullah ocalan ınlada, duy hrant dink inlede duy, ermenistan devlet baskani koçaryan inlada duy. mezhebin geniş kardesim hepsiyle duyarsın. ama asla ataturkle gurur duyma. ataturkle gurur duyman icin öncelikle onur sahibi olman lasım. sen ataturke, dedelerine kufreden insana saygi duyarak zaten bu onur denen erdemi çoktan kaybetmişsindir. unutma biz yani türk milleti onuru için yaşar. biz dedim sen üstüne alınma
türk askerinin kıbrıs'ta işgalci olduğunu, yunanistanın kara sularını 12 mile çıkartmasının hakkı olduğunu, ırak'ın 3'e bölünmesi gerektiğini savunması durumunda nobel barış ödülünü de almasını beklediğim avrupalı yazar.
iyi bir romancı olup romancılıktan başka işlere de el attığı için birçok insanca,kendimce de kendinden soğutan insan...hakkettiği nobel ödülünü haketmediği bir şekilde almayı başarmıştır...
19 ekim 2006 tarihli tempo dergisine kapak olan nobel ödüllü yazarımız. başlık da aynen şöyle "orhan milletin efendisidir!". kendi milletini hiçe sayarak "sözde" olan bir olayı bile gerçekçi hale getirip, türkleri aşşağılayan bir insan nasıl "efendi" oluyor anlamış değilim.
çıktığı her programda türkler bir buçuk milyon ermeniyi katletti deyip bugüne kadar doğuda şehit düşen bir tek asker için hadi onu bırak israilin öldürdüğü onca bebek ve çocuk için tek kelime dahi etmemiş dört ayağa sahip olması gerekirken her nasılsa iki ayakla dünyaya gelmiş canlı türü.
can yücel 98'de datça'da pamuk hakkında şunları yazmış;
"sepetinde üç dirhem pamuğu olmayan takımı
fena halde tebelleş oldu orhan pamuk'a...
yok efendim, bu nışantaşı çayır züppesi
-romancılık ne gezer serde!-
reklâm yazarıymış düpedüz
veya son model helikopteriyle kapı kapı dolaşan
post-modern bir seyyar satıcı...
ben ki pre-modern bir şairim, diyorum ki size:
bakmayın orhan'ın hep geçmişe mazilerden dem vurduğuna
harem dairelerinde oryantal göbekler attığına!
o mu sanki edebiyatımızda tek yağmur kaçağı
üslubu bihoş mesleği nakkaş muşambası makintoş!
bakmayın sokaklarda bir müze bekçisi gibi dolaştığına
o tam günün adamı
antika olan biziz asıl
gırtlağına kadar beyaz eşyaya kara paraya batmış
bu tüketim toplumunun has çocuğu o!
bir kalemde yeni bir kalem sürdü piyasa ekonomisine
kitapsızlar mahallesinde salyangoz bellenen, o yasaklı
o tu kaka kitap kapış kapış gidiyor sapamarketlerde
orhan eskiden yok olan bir şeyi yok satıyor
biz ne kızıllar gördük kızılı yok pahasına satan...
varsın o da kırmızı'yı okutsun ateş pahasına"
ancak bugün pamuk'a kafayı takıp bir kaşık suda fırtına koparan cevvalleri görseydi onlara da bir güzellik yapardı kesin can baba.