sırf kara kitap gibi bir başyapıtı yarattığı için bile önünde saygı ile eğilinilmesi gereken yazar, sanatçı, araştırmacı.
belki çok zeki değil. belki yaratımları çoğunlukla hayal gücüne değil, farklı bakış açılarına dayanıyor. belki 4. leventteki odasında yeni şaheserler yapmak için memur gibi çalışıyor.
belki türklüğünden gurur duymuyor. kitaplardaki ezberlere sadık değil belki de. kafasını kullanarak ya da kimilerin dediği gibi yönlendirilerek yaşıyor.
hakkında söylenenler, daha doğrusu söylenler inançla sahip olduğu değerleri korumaya çalışırken, o mantıkla korunan değerlerle alay ediyor.
pek de zeki olmayanlarımız onun en büyük türk düşmanı, ülkesi hakkındaki yalanlar denizinde yükselen bir dalga olduğunu düşünüyor. eminim o da bunları görünce gülüyor. için de bulunduğu acınası, traji komik duruma acı acı gülümsüyor.
nobel ödülü kimileri için çok abartılmış olsa da onun aldığı ilk ödül olduğu olamdığı görmezden gelinemiyor.
çoğunlukla vatan hainliği olarak adlandırılan ermeni ve kürt görüşlerinden önce de basılmamış mıydı kitapları onlarca dilDE? edebi değerleri anlaşılmamış mıydı otoritelerce?
sanatçılar dünyayı daha ileri noktaya taşıyan dinamitlerdir. onların da devletin görüşünü, devletin toplum toplumun devlet olduğu bu ülkede, desteklememesi ve bu görüşlerin tartışılmaya dahi gerek görünmeyecek kadar zalimce karşılanması toplumda, sahip olduğu değerleri, müslümanlığa karşı putlarını korumaya çalışan medineliler gibi, korumaya çalışaması, tartışınca yanıtlayacağı iki üç argüman dışında bir dayanağı olmayan görüşlerin savunulması, acizlik değil midir ki?
aynı topraklarda yaşadığımız, bu toprakları ondan güzel anlatan, bu topraklardaki her bir zerrenin hikayesini bilmesinden daha güzel bir şey düşünülebilir mi? o beli silahlı, düşüncelerini osmanlıya dayayan inançlı katillerin kaç tanesi anlatabilir istanbul'u, doğuyu, osmanlıyı onun gibi.
vatandaş olduğumuz için aynı coğrafyayı paylaştığımız için, tıpkı binlerce yıllık anadolu tarihine sahip çıkmamız gibi(atatürkün dediği gibi).
oscar ruhunu idrak etmiş, nasıl alınacağını pek bi iyi öğrenmiş yazar. zira eserleri ile değil polemikleri ile gündemde kalıyor, vitrine çıkıyor ya da çıkartılıyor. dış basın, türkiye aleyhtarlığı yapması için sık sık sayfalarında, ekranlarında yer veriyor bu şahsa. ayrici otorite kişilik muamelesi görüyor.
- merhaba sayın pamuq. nasılsınız?
+ ermeniler katledilmiştir.
- he he ne kadar ileri görüşlü birisiniz. valla ben de o soruyu soracaktım. boşuna oscar vermemişler size. ama önce bu ergenekon olayını nasıl değerlendiriyorsunuz.
+ Türkiye'de 30 bin Kürt öldürüldü, bir milyon da Ermeni...
- orhan bey inanılmazsınız. inanılmaz, süper. anlaşılan siz sadece bu konularda çok iyisiniz. peki türklerin başka yaptıkları katliamlar var mı?
+ tabii ki var. örneğin çanakkalede anzakları öldürdüler. ingilizleri öldürdüler. vahşice gemileri batırdılar.
- bıırrrravooo. mükemmel tespitler, harika sözler bunlar. bence siz dünya barış ödülü almalısınız.
+ nasıl parası iyi mi onun?
gençlik yıllarını herkes dışarda sürterken karanlık bir odada roman yazmaya adamış yazar. o karanlık odanın izleri cevdet bey ve oğullarında alenen görülmektedir. anti-faşist, güzel bir sanat adamıdır orhan pamuk. maalesef dürüst ve açık sözlüdür, bu nedenle ülkesinin ilk nobelini aldığı halde halkınca sevilmez hatta romanlarını başarılı bulanlar bile topluluk içinde onu takdir etmeye çekinir. bunun sebebi laflarının öncesinde başıma bir iş gelmeyecekse dememesidir.
türkiyeyi tanımayan popilist takılıp, sırf nam yapmak adına ülkesine bok atan, bunuda malesef çok iyi başaran, cevdet bey ve oğulları kitabında minare şerefesine balkon diyerek genel kültür olarakta oldukça zayıf olduğuda şuan topkapı sarayı müzesi müdürü tarihçi ilbey ortaylı tarafından farkedilmiş kimsedir. terbiyesizliği sınır tanımamaktadır. ufak bir örnek: nobel ödülü alacağını öğrendiğinde kızını aramış, kızı dersteyim, kapatmalıyım demiş, buraya kadar herşey normalde... verdiği yanıt enteresan: "hocanı ver konuşayım, ben orhan pamukum."
edebiyatçı olmayan; özellikle türk edebiyatçı hiç olmayan.
uzman gözlerle bakıldığında mutlaka tüm kitaplarında bunun gibi türklüğü rencide edici hatalara rastlanacaktır.
zira ben kendisini takip etmeyen biriyken bu kadarına rastladım, takip edenler daha iyi bilir.
fatih terim'i "aşırı milliyetçi" bulmasına rağmen türk milli takımın destekleyeceği söylediği için allah razı olsun dediğimiz, ama arda turan'ın milliyetcilik duygulari ust duzeyde bir insanim beyanatından sonra bu kadarına da daha fazla dayanamayacak olan "eksik milliyetçi" yazarımız..
bundan sonraki maçlarda ermenistan'ı destekleyecekmiş öyle diyorlar..
Gerçekten çok güzel kitaplar yazmış , ama nobel döneminde yaptığı, bizim için gereksiz , onun için bir ihtiyaç olan o açıklamayla türk milletini , özellikle okurlarını hayal kırıklığına uğratmış başarılı ve sevilen bir yazar.
kimi zaman ağır bir dil kullandığı doğru olan yazardır. ancak nobel'i hakkıyla almıştır. gurur duymak gerekirken yermenin manası nedir bilmiyorum, bu ülkede herkes aynı inanmak, düşünmek zorundaymış gibi davrananları da kınıyorum. hepimiz bireyiz, kendi düşünceleriniz olsun biraz, size öğretilenlerin dışına çıkmayı öğrenin, farklı şeyler söylenince "git" demek faşist duygularınızı kabartmaktan başka bir halta yaramaz.
kar isimli romaninda uslup olarak cagdaslarinin ve yerli klasiklerin cok cok ustune cikmis (bitti cumle canim). bir de dogum lekesi gibi az milliyetci yara beresi cakilmis hayatina. yine birgun kar isimli roman 180. sayfasinda siktigi icin, pamuk imzali ozel eseri manitaya vakfettigim gecenin anisini hic unutamam. sonra olanlari ancak fante, bauer, bukovski edebilestirebilir. benim kelime dagarcigim erotiklestirir, hafif mesreplestirir.
diger romanlarini okumadim, bazi geceler bu ayipla battaniyeye sariliyor, pamuk pamuk gozyasina boguluyorum, oyle kabahatlerimle basbasa, somine onunde vicdan azabi, gelecek telasi, sarap tukenmis gencligim gibi. ben hala pamuk'u hic skimsemiyorum.
Genel olarak herkesce en kolay ve "okunabilir" kitabi olarak kabul edilen cevdet bey ve ogullari nda bile yersizce zor ve anlamsiz bir uslup kullanmis, dikkatli bakilirsa abd ve avrupa nin bircok gercekten kiymetli edebiyat dergilerinde yerden yere vurulmus, muhtesem basinimizin sisire sisire bir yere sigdiramadigi, her seyi bildigini sanan fakat hicbirseyi bilmemis, yazar.
elime aldığım tek romanını kendimi zorlyarak bitirdim. adı; benim adım kırmızı. sonrasında her zorlamam bir bumerang gibi geri döndü kitaplarından. neyse.
orhan pamuk nobel'i aldığında iki görüş çıkmıştı ortaya. orhan pamuk'u edebi meşruiyet çizgisine oturtmaya çalışanlar ve bu meşruiyetin olmadığını savunup onu siyasi çizgiye oturtmaya çalışanlar. bu iki grubunda aslında edebiyat dışı alanlara hizmet ettiğini düşünüyorum ben.
birisi sırf sahiplenici bir travma ile ne olursa olsun/ne söylerse söylesin/ne kadar kötü yazarsa yazsın nobelli bir yazarımız var artık şiarında idiler.
diğer grup ise tam aksine rakiplerinden biraz daha asabi ve siyaset ehli çocuklardı. onlarda bazı lobilere yaranma adına söylediği sözlerin diyetinin ödendiğini iddia ettiler/ediyorlar.
iki grupta dahil olamayacağım özellikler barındırıyor kendi içlerinde. ayrıca tutarsız oldukları bir çok konu var. haddizatında ayyuka çıkmış şayialardan biri de çevirmeninin bu ödülü(nobel) almasındaki rolünden bahsediyordu. ki bunu söyleyenler temel anlamda ilk grubun içinde olanlardan bazılarıydı.
ikinci grup ise tüm öfkelerini ve biriktirdikleri kinlerini orhan pamuk üzerinden yansıtma gayretkeşliği içinde idiler ve tüm bu sebeplerle nobel alması konusunda taraf olmamayı yeğledim. ki sartre gibi aldığı ödülü iade edeceği gibi romantik bir beklenti bende de oluşmadı değil.
orhan pamuk edebi dili türk dili sınırları içerisindeki kars'tır/edirne'dir. yani sınırdır. pamuk dil konusunda yetkin bir yazar değildir ve bu melekeleri olmadan bile kitaplarının bunca satmasının ardında yatanın romanlarının kurgusu olduğunu düşünüyorum.
gerçi benim yaptığım tespitlere de pek itibar etmeyin neticede karşınızda tek bir romanını kendini zorlayarak bitirmiş ve diğer romanlarının ise sadece bazı bölümlerini okumuş biri duruyor.
aslında ziyadesi ile tehlikeli biri yapar bu beni ama neyse. kelam etmeden duramamak gibi bir hastalığım mevcut. son tahlilde cehaletimi mazur görüp bir deli sayıklaması olarak nitelendirin gitsin.
dünyanın hiçbir yazarı, bu kişi hakkında dünyanın en iyi yazarı şeklinde bi yorum yapmamış ,hatta hiç bir eleştirmen bu yazar için iyi bir eleştiri yapmamış olsa da, bir takım kişiler tarafından abartılarak, iyi yazar olarak lanse edilmeye çalışan yazardır. eleştirilerin çoğu hırsızlığı yüzünden gelmiş olsa da yine, aynı bir takım kişiler bu eleştiriyi nazım hikmet'e bok atmakla eş değer tutarak eleştirileri berteraf etmeye çalışmaktadırlar...
sırf nobeli alabilmek için emperyalist diyarlardan utanmadan ülkesini karalayan sözde aydınlardan.
ancak hızını alamamış olacak ki yabancı topraklardan yine inciler dökmeye devam ediyor pek sevgili kurmalı aydınımız. acaba yeni çıkarı nedir ki böyle esip gürlemiş yine; http://www.haberturk.com/...cat=160&dt=2008/04/25
ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır*, bunu, mürekkep yalamış bu kişinin bilmemesi imkansızdır. bu nedenle bu ülkede vatan hainleri veya düpedüz saf olanlar haricindeki vatandaşlarımız tarafından iyi anılmasının imkansız olduğu kişidir. mutlaka (bkz: orhan pamukyan).
2. tanım: şeref kelimesinin anlamını öğrenmek için tekrar tekrar sözlüğe bakması gereken cia ajanı pardon edebiyat adamımızdır. umarım fenerbahçe yönetimi ve febe medyası bu adamın başına bela olur. *