sepetinde üç dirhem pamuğu olmayan takımı
Fena halde tebelleş oldu Orhan Pamuk'a...
Yok efendim, bu Nişantaşı çayırı züppesi
-Romancılık ne gezer serde!-
Reklam yazarıymış düpedüz
Veya son model helikopteriyle kapı kapı dolaşan
Postmodern bir seyyar satıcı...
Ben ki premodern bir şairim, diyorum ki size;
Bakmayın Orhan'ın hep geçmişe mazilerden dem vurduğuna
Harem dairelerinde oryantal göbekler attığına!
O mu sanki edebiyatımızda tek yağmur kaçağı
Üslubu bihoş mesleği nakkaş muşambası makintoş!
Bakmayın sokaklarda bir müze bekçisi gibi dolaştığına!
O tam Günün Adamı
Antika olan biziz asıl
Bu tüketim toplumunun has çocuğu o!
Bir kalemde yeni bir kalem sürdü piyasa ekonomisine
Kitapsızlar mahallesinde salyangoz bellenen, o yasaklı
O tu kaka kitap kapış kapış gidiyor sapamarketlerde
Orhan eskiden yok olan bir şeyi yok satıyor
Biz ne kızıllar gördük kızılı yok pahasına satan...
Varsın o da Kırmızı'yı okutsun ateş pahasına!"
can yücel
buna halk dilinde çekemiyorum kiskançliktan çatır çatır çatlıyorum derler.
inkilap tarihi vizemden ve finalimden yüz almamı sağlamış olan insan. çünkü kendisi harikulade bir örnektir ermeni meselesine ve şark meselesine. onun gibiler oldukça bu ülke daha çok nobel görecektir. alkış beklemektedir belki ama nah alır.
ancak objektif olmakta yarar var, çenesini kapatırsa gayet iyi bir yazar.**
sev ya da sevme bu adam nobeli kazandırdı bu ülkeye. haketti haketmedi olayına girmek ne kadar doğru bilemem aramızda kaç tane eleştirmen var ki.her ne olursa olsun kaliteli bir yazar olduğunu düşünüyorum ben bu adamın. ve evet, görüşleri ne olursa olsun seviyorum orhan pamuğu.
edit: eksilemeye devam, hadi, sayenizde onu daha çok seviyorum
7 haziran 1952 istanbul doğumludur. yazarlığa 1974 yılında başladı. kitapları 58 dile çevrildi ve 100 ü aşkın ülkede yayımlandı. güvenilir yabancı kuruluşlar tarafından, dünyanın en entelektüel ve etkili kişileri içinde olduğu belirtilmiştir. (yapılan anketler sonucu belirlemiştir) veee 2006 yılında nobel ödülünü kazandı.
ve benim için en önemlisi 'benim adım kırmızı' gibi bir romanın yazarıdır.
bir iş iyi ve güzelse takdir edilir. orhan pamuk kitap ve yazılarında eğer gerçekten iyi olsaydı ve gerçekten nobellik bir adam olsaydı bu kadar eleştiri yapılmazdı. ülkesine ihanet etmeyip üzerinde yaşadığı topraklara biraz kendini borçlu hissetseydi zaten bu yazıları yazmazdı. adam düpedüz ermeni soykırımının olduğunu söylüyor ve nobeli kapıyor. hani roman? nerde üslup, akıcılık ya da olağanüstü bir konu? bence orhan pamuk'ta kendini kandırmasın. o ödül onun üstün yazarlığına ya da muhteşem düşüncelerine verilmedi.
(bkz: orhan pamuk adam olsun.)
şu dünya üzerinde taptığım çok ama çok az sayıdaki insanlardan biri olduğu için kesinlikle objektif bi şekilde anlatamayacağım bir yazar.
türkiye de çok yaygın bir akımdır nedense populer olana bok atma.
türkiye de kaç yazarın eseri neredeyse tüm dünya dillerinde yayımlanıyor?
türkiye de başka hangi yazarın adı her sene nobel ödülü dedikodularında geçiyor? (ilgilenen bilir)
dünya da neden otorite sayılan kişiler orhan pamuk borges ' in öyküde yaptığını romanda gerçekleştiren ender isimlerden biridir diyor? (orhan pamuk bu heriflerin amcaoğlu mu?)
neden her yerde orhan pamuk adı büyük yazarlar oldukları tartışmasız olan umberto eco ve italo calvino' nun adının yanında geçiyor?
bunlar bir insanın başarısıyla ilgili somut şeyler sayılır sanırım...
orhan pamuk' a ilk bok atmalar 98 senesinde başladı. gerizekalı bir prof. "ben kara kitabı okudum, hiç bişey anlamadım" diye atladı meydana ve o güne kadar pamuk' u okumuş ama anlamamış olan ve entellikleri bozulur diye bu sırrı kimseye açmayan insanlar bir anda patladı. "evet evet biz de anlamadık..."
sanki adam prof. ve edebiyattan anlamak zorundaymışcasına dikkate alındı. halbuki ben ne odun prof.lar tanıdım şu kısa üniversite hayatımda. konuşmayı bile bilmeyen, ağzından salyalar fışkıran, aklı sadece elektronik veya matematiğe basan...
sonra bu yazarımız can yayınlarından iletişim' e transfer oldu. basında bir sürü spekülatif haber çıktı. orhan pamuk milyarlarca liraya transfer oldu. bunlar daha sonradan ortaya çıktığı gibi tamamen uydurma haberlerdi. keşke doğru olsaydı, geyik futbocuların milyon dolarları az bulduğu bir ülkede bir düşünce adamının transferi güzel bir şey olurdu kanımca, beyne verilen değeri biraz olsun gösterirdi.
neyse bugünlük bu kadar yeterli daha sonra bi daha coşarım
ne yani iyi kitap yazıyor diye,beynindeki saçmalıkları dile getirmesine göz yumulması mı gerekir?her dediği doğru mu diyeceğiz??bu kadar cahiliyet mi olur!..
kendisine karşı ya çok derin bir nefret ya da hayranlık derecesine varmış sevgi olan yazardır. kitaplarını okumadan tutup da eleştirmek zaten olmaz ancak okunan kitaplar çok da bir şey kazandırmamıştır. harika edebiyat yaptığı söylenen adam bazen doğru düzgün bir cümle bile kuramamaktadır. devrik, hatalı cümleler dikkat çeker. bir de ayrıntılara çok yer verildiğinden bir sayfalık şey üç, dört sayfaya çıkar. biraz beğenir gibi olduğum kitap ilk başlarında masumiyet müzesi idi. fakat orda da sürekli nişantaşıdır, partilerdir, davetlerdir anlatılıyordu. ellerinde kadehlerle şuh kahkahalar atan biz değil roman kahramanlarıydı. çok hayatın içindendi gerçekten de. diğer konularda yeterince yorum yapılmış zaten. ancak ayrıntılara önem verip anlatıyor, ne var bunda diye eleştiren olursa söylemek istediğim tek şey şu; yaşar kemal'in bir kitabını açıp baktığınızda da sayfalar dolusu tasvirle karşıaşabilirsiniz. ancak oradaki ayrıntılar insanı sıkmaz, bitse de şu sayfa sadede gelse artık dedirtmez. nobeli alanın hangisi olduğu düşünüldüğünde işin içinde yazarlıktan farklı şeyler olduğu hemen anlaşılıyor zaten.
arabesk müzikteki orhan'ın nobel ödüllü edebiyatçı olanı. nobel ödülü hikayesi nasıl ortaya çıkmış bakarsak, aldığı ödülün anlam ve önemini daha iyi anlarız.
yalayacağı kadar yalayıp nobel'i de aldığını düşünürsek, artık hocalı katliamı ile ilgili birşeyler de söylemesini istediğimiz sözde yazar. o konuda bilgisi azsa, gelsin anlatalım; ya da saddam halepçe'de kürtlere kimysal bomba atarken ve bütün dünya gözlerini bu katliama kapatmışken hangi ülkenin onlara sınırlarını açtığını anlatır belki.
istanbul 2010 etkinlikleri kapsamında ayrılan bütçeden 2 milyon dolar kadarını hüpleten yazar. kitabının abd promosyonları için amerikan yayıncılığında etkili ermeni lobisine şirin gözükmek uğruna açıklamalar yaparak ülkesini karalamasını anladık da vatandaşın cebinden tırktıklanan vergilere de göz koyabilecek kadar aç gözlü olabileceğini düşünemezdim.
belki de herzaman onun için önemli olan tek şey paraydı.
nobel kazanan bütün sanatçı ya da biliminsanları ülkelerinde büyük ve coşkulu kalabalıklarca karşılanırken bu sözde yazarı havaalanında sadece 30 kişi karşılamıştı, sözkonusu 30 kişinin yirmisi de zaten polisti. başka bir şey söylemeye de gerek yok zaten.
(bkz: ohannes pamukyan)
gizli atatürk düşmanıdır. işte kitaplarından bazı alıntılar;
"Sonra kasaba alanina dolanir. Ataturk heykellerine sican
Guvercinleri ayiplar..."
"Ataturk kendini ickiye vermis meyhane kalabaligina, cumhuriyeti emanet
Etmis olmanin guveniyle gulumsuyordu..."
"Ataturk'un leblebi zevkinin ulkemiz icin ne buyuk felaket oldugunu..."
"Sonra bir cumhuriyet, Ataturk, damga pulu havasina girdigimizi hatirliyoruz..."
'Cocuklugunda kiz kardesi ile tarlada karga kovalayan sapik bir padisah"
ayrıca bu büyük yazarımızın kardeşi yıllarca israil de ekonomi dersleri vermiştir ve önemli bir ekonomi profösörüdür, yazarımız kardeşi şevket pamuk sayesinde amerika ve yahudi lobisinde çevre yapmıştır amerika dışişleri bakanlığının maddi yardımıyla kurslara katılıp yazarlığına hüner katmaya çalışmıştır.
Orhan Pamuk;un yakın dostlarından birinin de israil kökenli Amerikan gazetecisi Jeri Liber; olması idi. Liber;in kurucusu olduğu insan Hakları izleme Komitesini temsilen Türkiyedeki insan hakları ihlallerini konu alan bir rapor yazmıştı. Bu raporda Türk ordusunun Kürtlere katliam yaptığı iddia edilmişti.
peki bu yazarımız eğer arkasında yahudi lobisi olmasaydı ve siyasi sivri çıkışlar yapmasaydı kitaplarını bu kadar iyi pazarlayıp ödülden ödüle koşabilirmiydi? odasına kapanıp yıllarca kitap yazmasına rağmen milliyet ödülünden başka ödül alamayan bir yazar olan orhan pamuk türkiye de de ikinci cumhuriyetçilerin pohpohladığı biridir.
ana sermayesi cinsellik olan bu yazarın tüm kitaplarında cinsel hayat önplandadır.
Kar romanında, porno filmlerinde bile rastlanmayacak şu rezil diyalog geçer:
Biri sorar;Karsta ne yapıyordun? Ötekisi cevap verir: Şiir yazıyor ve otuz bir çekiyordum! Alın size edebiyat, alın size belâgat, alın size retorik, alın size Nobellik yüksek düşünce!