her kitabında farklı bir tat bulabileceğiniz, türk halkının düşünceleri yüzünden yaptıklarını da acımasızca yok saydığı; dünyaca tanınan, ancak bizim kıymetini bir türlü bilemediğimiz saygı duyulası bir insan. düşünceleri umrumda değil kardeşim! adam işini yapıyor, hatta çok iyi yapıyor. bana kitaplarını okumak düşer. türkiye böyle devam ettikçe orhan pamuk gibi nice beyinleri kaybedecek, kaybetmeye devam ediyor.
en taze vakası,harvard üniversitesi'nin günlük yayını the harvard crimson'a verdiği 15 soru-cevaplık röportaj. 8 ekim 2010 tarihinde yayınlandı. soruyorlar orhan pamuk'a :türkiye'den nobel'i alan ilk insansınız,adınıza bir tatil günü için hükümet teklif verdi mi? ( eh,yani soruya bak hizaya gel )
orhan pamuk ciddi ciddi cevap veriyor, güya tevazu da göstererek: yok.aslında umurumda da değil. benim standarlarım daha düşük, hapse atmasınlar beni,o yeter.
yani nedir şimdi bu ?
türkiye hakkında iyi bir şey söylememeye adeta yeminli adam. elbette,biz de ülkemizin her şeyini beğenmiyoruz, mutabık olmadığımız bir çok konu var. ama yine de seviyoruz burayı, yolunda gitmeyen şeylerin düzelmesi için elden gelen bir şey varsa,sakınmıyoruz karınca kararınca. ve başka bir çok yerde bulunmayan güzelliklerimizi de görmezden gelmiyoruz. ortalık bembeyaz olmadığı gibi simsiyah ta değil. orhan pamuk ise türkiye hakkında bugüne kadar olumlu bir tek söz etmedi. bu,kendisine hatırlatıldığında(abd'de oluyor ,bir konferansta) kendisine hitap eden dinleyiciyi azarladı,''ben türkiye'nin tanıtımından sorumlu turizm elçisi değilim diye''.şimdi sormak farz oluyor,'' peki,türkiye'nin karalanmasından sorumlu antipropaganda yetkilisi misin''. hani,adam dese,ben kendi dümenime bakarım,türkiye-mürkiye umurumda değil,yine anlarız,adamın tarzı bu deriz.iş övmeye gelince yok,yermeye gelince dil pabuç gibi.
bu yazıyı bu sözlüğe yazmayı çok düşündüm ve ardından kendime hakim olamadım. kelimeler benim kontrolümden çıkmış durumda ve seyretmekteler beyindem ellerime doğru.
orhan pamuk çok da sevilesi bir adam değil. özellikle konuşurken muhteşem bir özgüven ve karizma sahibi de olduğunu söyleyemezsiniz. aksini iddia ederseniz. hatta birazda basınla muhattab olduysanız ona karşı derin öfke ve kin ve nefret ve tiksinti duyarsınız.
yazılarını ve özellikle romanları okurken kendimden geçerim ben. metinlerin edebi üslubu, entellektüel dolgunluğu, deneyselliği ve dürüstlüğü karşısında yatağımda kıvrandığım köşede başımı kaldırırım ve tavana gözlerimi diker bakarım. düşünürüm. romandan bağımsız metinler ve hikayeler oluşturur zihnimde dolaştırırım, gezinti arada iyi gelir. bir kitabını okurken uykuya dalmışsam, rüyamda kahramanlar yanımda olur, hikayenin sonucu ve gidişatı bana hikayeden bağımsız kendi hikayemi yazma fırsatı verir. ben de bunu düşünmüştüm dediğim yerlerde masamda kaykılır kendi kendimi ödüllendiririm.
orhan pamuk okumak türkiyeyi okumak demektir benim için. türkiyenin daha yoksul ve daha yalnız olduğu o dönemlerde yaşarım.
herkesin sevmediğini duyunca en başta şaşırmıştım en başta. en azından benim dilimde yazdığı için yaratıcıya-varsa- teşşekkürümü esirgemediğim bir insanın diğerleri tarafından sevilmemesi beni üzmez aksine mutlu eder. insanların onu anlayamayacak kadar aptal olduklarını değil sadece anlamaya çalışacak kadar yeniliklere açık olmadığı sanrısı beni üzer ve sarsar.
şaşkınlığım o boyuttaki gülemiyorum bile. sürekli vurgulanan "nobeli boşuna vermiyorlar adama" cümlesi nedir allasen? acaba nobel kurulunda şöyle bir şeyler mi konuşuluyor:
1-aga bu adama verelim nobeli. ne dersin?
2-valla ülkesinde referandum yapılsa tam evet diyecek adam bu.
3-bence de... yazdım ismini zarfa koyayım mı?
2-koy tabi.ama zarfı çok yalama hacım. açılmıyor sonra sahnede. sunucu zor anlar yaşıyor
daha düne kadar 12 eylül anayasasını yerden yere vuranlar şimdi bir anda 12 eylül sevici çıktılar. hani askeri anayasaydı bu? hani değiştirilmesi gerekiyordu?
şimdi görüyoruz ki sorun ne 12 eylül anayasasının askeri olması, ne anti-demokratik oluşu ne de başka bir şey. sorun "anayasayı değişecekse onu da biz yaparız. size ne oluyor!" sorunu.
anayasadaki bu değişimin "iyi-kötü" boyutunda bir eleştirisi değil bu yazı. sorun iktidar erkinden yoksun kalan bünyelerin dramatik saçmalamaları ve bu saçmalamaların karambol hedefleridir.
linkdeki yazıdan bir alıntı:
"Demem o ki, ilkokul üçüncü sınıftan terk bir vatandaşın referanduma "evet" gerekçesiyle, anlı şanlı Nobel ödüllü yazarımızın gerekçesi arasında hiç fark yok.
Ne bir zeka pırıltısı, ne bir orijinal yaklaşım ne de bir "Nobel" ağırlığı..."
nobel ağırlığı nedir aga? şöyle mi olmalıydı mesela:
-siz ne diyorsunuz efendim ?
--"evet" çünküsünü anlatamam ama. anlamazsınız çünkü. daha demokratik oluşunu söylersem de ilkokul ikiden terk vatandaşla aynı kefede incelenirim ki bu da nobel ağırlığı ile uyuşmaz. kaşımayın daha fazla işte...
kişisel olarak değilde genel olarak değerlendirilirse sanat çevrelerinde çok kıskanılan , yaptığı siyasi açıklamalarlada bir nevi siyasi linçe uğrayan ,ulusalcı-milliyetçi çevrelerden sürekli hakaret gören , küfür alan yazarımızdır. bence bu topraklarda yetişen en iyi romancılardan birisidir ( en iyisi demiyorum ).
kendisini derinlemesine edebi analiz yapacak kadar bilen okuyan , eleştiren kim varsa ellerinden öperim o ayrı mevzu.
şurada kendi çapımızda yazıyoruz, aramızda nobel'e yeşillenen olduğunu sanmıyorum,dolayısı ile pamuk'u eleştirmenin gerisinde kıskançlık duygularının olduğunu vehmetmek,adı üstünde evhamdır şayet daha vahim bir şey değilse. milliyetçilik hususuna ise hiç girmiyorum, endoktrine olmuşlara bu çocukluk hastalığıyla alil değilimi mi anlatacağım bu saatten sonra. eleştirel bakışımın kökeninde salt edebi motifler vardır. kurgusu başarılı, dili sıkıcı, imlası zayıf, okuması zor bir yazardır. bir de intihal yapar ki, bunun adı entelektüel apartmadır.bunları dile getiririm,katılırsın,katılmazsın, ama bunlardan hareketle karakter tahliline, psikolojik analize girersen,yok taştı,yok meyveydi dersen ad hominem yaparsın. hoş değildir,doğru değildir.
"benim adım kırmızı" adlı romanda doğu ve batı bakış açılarını çok iyi anlatan/gösteren yazardır. Ancak batı paranoyası olanların hep bir nevi 'ajan' gözüyle baktığı yazardır. kıskançlık ve milliyetçilik sebebi ile taşlanan meyve veren ağaçtır.stop.
"evet" dese de imajı bende değişmeyecek yazardır. biraz uzak kalmış olabilir türkiye güncelinden. çok iyi bir yazardır ,
vicdan sahibidir , kral çıplak diyebilmiştir. nobel güçlü kalemine ve onurlu siyasi duruşuna verilmiştir.
hayır diyen rutkay aziz büyük sanatçı iken evet diyen orhan pamuk'un ne nobeli hakettiğini ne de aslında yazar olduğunu buradaki ünlü edebiyatçılar tarafından öğrenmiş olduğumuz yazardır efendim aynı zamanda. (bkz: beyin bedava)
zaten eşi türbanlı diye davette köşke çıkmayan büyük aydın, türkiyenin popstarı sezen aksu da evet diyeceği için; "kürt, pkklı, yobaz, yandaş" vs olmamamış mıydı geçen gün... (bkz: böyle bir ülkede sanatçı olmak)