Benim Adım Kırmızı adlı eseri Time dergisinin, Kar adlı eseri de ingiliz Guardian gazetesinin "muhakkak okunması gereken 100 roman" listelerinde yerlerini almış yazar.
bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti sözüyle başlayan yeni hayat'ın
hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum la başlayan masumiyet müzesinin ve
daha nice mükemmel kitabın yazarıdır.
bir gün bir kitap okudum çok şey değiştirdi dedirtmiştir.
"kar" adli romaninda kis mevsimi, kar lapasi bu kadar mi güzel anlatilir dedirten yazar.
Ancak "masumiyet müzesi" adli romaniyla beni hayal kirikligina sürükleyen de ayni yazar.
büyük özenle saklanmis izmartiler, kibrit kutulari ve tuzluklara ragmen bir türlü kemal ile füsun askini hissedemedim. oysa ipek ile ka arasinda gecen tuhaf duygulari da
kadife ile lacivet arasinda yasanan tuhaf duygulari da anlayacak kadar dugu yüklü bir okurdum.
büyük bir yazarı ana dilinde okumak büyük şanstır.
benim ülkemde gün aşırı gazete köşelerinde orhan pamuk kitaplarını anlamamakla övünen tuhaf şahsiyetler cirit atıyor. hadi bırakın anlamamayı kin ve neferet tohumları ekip sonra de gevrek gevrek özgürlük diye bıyık altından gülenler çokça bu memlekette. evet bahse girerim yazara bok atanlar bir iki kitabını yarım yamalak o da büyük bir önyargı ve saldırma içgüdüsüyle okuyup bu da yazar mı be peh!! gibi sözlerle ortalıkta dolaşıyorlar. tamam sıkıcı gelebilir, ulysses de sıkıcıdır ancak james joyce kötü bir yazar mıdır? bu tamemen edebi zevklerin kişiye göre değişmesinden kaynaklanan bir durumdur. kitabevinde iki yıl çalıştım. öyle tiplerle karşılaştım ki; kitap önermemi istediklerinde onlara büyük bir iyilik yaptığımı hissederek kara kitabı gösteriyordum. ağız büküp düşmanca bedenimi süzen bakışlara maruz kalıyor, nasıl olur da bu vatan hainini okuyorsunuz gibi insan aklına hakaret öğütlerle karşılaşıyordum. ve bunlar doktor, mühendis, prof ve en önemlisi öğretmen şahsiyetler. tamam orhan pamuk'u insan olarak eleştirebilirsin, sevmeyedebilirsin ancak insanlara onu okumayın diyemezsin. ve bu ülke senin gibiler yüzünden nobele bile sevinemediği gibi her başarılının paçalarına asılmayı alışkanlık haline getirir...
kitabını okursun beğenmezsin anlarım-anlamam da anlamış gibi yaparım-, ama hiçbir kitabını okumadan ''adam ermenileri katlettik dedi diye nobel aldı abi'' cümlesini kurmak cahilliktir.
bu ülkenin açık ara en iyi yazarlarından biridir. inanılmaz bir yaratıcılık inanılmaz bir kurgu yeteneği vardır. okuyucuyla alay eder kitaplarında. kitaplarını kronollojik sıra ile okumakta fayda vardır. eski kitaplarına göndermelerde bulunur çünkü. öyle müzik eşliğinde filan okuyarak anlayamazsınız kitaplarını. bir okumayla da anlayamazsınız bazen. öyle bir yazardır işte orhan pamuk. bir cümleye bin anlam yükleyebilir.
--spoiler--
yeni hayat isimli kitapta bir fabrika önünde cinayet işlenir. o fabrika cevdet bey ve oğulları isimli kitabındaki fabrikadır.
--spoiler--
türkler'e ve türklük'e hakaret ettiği romanından sonra nobel ödülü kazanan, hem de bunu bir kitaptan bağımsız, kişisel olarak kazanan(buradaki amaç, ödülü bir kitapla ilişkilendirip tepki çekmemek) damarlarında hiç de asil kan dolaşmayan, atatürk ve cumhuriyet düşmanı, avrupa'da başarının yolunun türkiye'ye hakaretten geçtiğini bilen yazar.
okuma yazma bilmeyen malların karaladığı yazar. ayrıca dünyadaki edebiyat otoriteleri bizim fikirlerimize göre değer biçmiyor bu adama. adınızı söyleyemiyorsunuz ama pamuk'un kitapları 56 dile çevriliyor, n'aber?
romanları 56 dile çevrilen yazar. ayrıca bütün dünyanın kabullendiği bir yazardır.
kendisi düşüncelerinden ve söylemlerinden dolayı eleştirilmektedir. kitaplarını anlamayan mallar tarafından, kitaplarının değersiz olduğu söylenir.
--spoiler--
sevgili okurlarım, aşağıdaki yazım bu köşede 19 aralık 2005''te yayımlandı. orhan pamuk bu yazımdan 10 ay sonra nobel ödülü''nü aldı. hem de fransa ulusal meclisi''nin aldığı kararla aynı günde.
bu eski yazımı aynen size sunmak istedim.
orhan pamuk nobel'i garantiledi...
"orhan pamuk meselesinde olan biteni serinkanlı görmeye çalışıyorum. pamuk, kitapları çok satan popüler bir yazar. ''pamuk meselesi'' bundan mı kaynaklanıyor? hayır, onun sözde ermeni soykırımı meselesinde, ''abd ve ab''nin siyasi çevrelerinin görüşlerine destek vermesinden'' kaynaklanıyor.
ayrıca, bu desteği verirken de türkiye''yi aşağılayıcı bir üslup kullanıyor.
- başkan bush ortaköy''de yaptığı ünlü konuşmasında orhan pamuk''tan övgü ile söz ediyor.
- brüksel siyasi ve bürokratik çevreleri de onu çok seviyorlar. her an arkasındalar.
***
pamuk''un sözde ermeni soykırım tezleri konusunda söylediklerine bakıyoruz: batılı bilim adamlarının çoğunluğu da bu görüşlere karşı çıkıyorlar. eskilerden bir anı; mayıs 1978, prof. stanford shaw ile los angeles''ta randevum var. ama ancak 10-15 dakika görüşebiliyoruz...
çünkü evi bir gün öncesinde ermeni teröristler tarafından bombalanmış, adam türkiye''ye kaçıyor. fransız mahkemesi birkaç yıl önce prof. bernard lewis ''i suçlu buluyor. çünkü o, kitaplarında avrupa parlamentosu''nun aldığı siyasi kararlara ''uymamış!''
aynı komik durumu, türk tarih kurumu''nun başkanı isviçre''de yaşıyor. içinde terör ve faşizmin yer aldığı hukuk dışı bir durum.
orhan pamuk, amerikalı ve avrupalı bilim adamlarının birçoğunun katılmadığı; buna karşılık washington''ın ve brüksel''in siyasilerinin ve bürokratlarının dayatmak istedikleri emperyalist tutuma destek veren açıklamalar yapıyor.
başkan bush''un ve brüksel çevrelerinin orhan pamuk''a verdikleri desteğin nedenleri de ortaya çıkıyor. ben söylemiyorum, kendileri söylüyorlar.
bir parantez açıp abd ve ab''nin soğuk savaş sonrasında türkiye ve ortadoğu politikalarına bakalım. avrupa parlamentosu''nun kararlarına, abd organlarının tutumuna baktığımız zaman kürdistan ve ermenistan projelerinin devreye sokulduğu anlaşılıyor.
***
ab ülkelerinin her biri art arda "soykırım kararları" çıkarıyor. bunlar, lozan''ı sevr''e taşımaya yönelik kararlar ve politikalar.
bu arada irak; abd, ingiltere ve kimi diğer ab üyeleri tarafından işgal ediliyor. 21. yüzyılın en büyük soykırımı başlatılıyor.
şimdi orhan pamuk kalkıp batılı tarihçilerin bile desteklemedikleri yeni emperyalizmin, brüksel''in ve washington''ın ağzından dile getirdiği görüşleri tekrarlıyor.
ve bu nedenle bush''tan ve brüksel''in memurlarından destek alıyor. emperyalizmin çirkin yüzünün içimize yansıyan çarpıklığını yaşıyoruz.
orhan pamuk acaba irak''ın işgaline karşı çıkan bir yazar ve düşünür olsa durum nasıl olurdu? bush ve brüksel memurları pamuk''a hangi gözle bakarlardı?
yüzüne bile bakmazlardı, adını bile hatırlamazlardı. emperyalizmin görüşlerine destek verdiğiniz zaman sizi göklere çıkarırlar. çünkü onlarla ''çıkar ortaklığına'' girmiş olursunuz.
işin en acı ve çarpıcı yanı da şu; sömürgecilerin ekmeğine yağ sürüyorsunuz ve bunu özgürlük adına, demokrasi adına diye pazarlıyorsunuz! türkiye ve bölge ülkelerine karşı batı emperyalizminin yanında yer alıyorsunuz. ne acı... olayın en çirkin ve rahatsız edici yanı bu.
sevgili turgut özakman, sevgili yücel aşkın , sizlerin arkasında bush''lar yok, brüksel yok, ne mutlu size... arkanızda bu toprakların insanları var, yolunuz açık olsun..."
itiraf ediyorum. her yazarda olduğu gibi anlatımının kendine has bir lezzeti var. evet. olmalı. yoksa bu kadar tutmazdı herhalde. fakat şimdiye kadar okuduğum türk yazarlar içersinde (ki hayır atmayayım ama gerçekten bayaa okumuşumdur) cinselliği en iğrenç şekilde yansıtan yazar. insanı cinsellikten soğutuyor.
nobeldi, ermeni meselesiydi, siyaset-politikaydı derken çok hakkı yeniyor bu adamın. bana göre aktif türk yazarlar arasında en iyisi, hem de öyle küçük bir farkla falan değil.
olaylara baktığı yeri çok seviyorum. fakir edebiyatı yapmıyor, topluluğu arkasına alarak suni bir güç oluşturmaya çalışmıyor. etkilenmemenin mümkün olamayacağı bir kendiyle barışık olma durumu var bu adamda. yazdıklarını çok dürüst buluyorum. başkalarının söylerken çekindiği, hatta söylememek için çok direndiği şeyleri sayfaların arasına çok sıradan şeylermiş gibi - ki aslında öyleler - serpiştiriyor. bu da daha gerçek kılıyor yazılarını.
sokaktan biri olmadığı, aristokrat bir aileden geldiği ve bunun getirdiği bütün artılara sahip olduğu için kıskanılıyor, dışlanıyor. bizde böyledir bu işler, kıskançlığımız adalet duygumuzun önüne geçer hep.
şu siyasi nobel başarısı üzerine de bir şey söyleyeyim; bütün o meseleler hiç yaşanmamış olsaydı da orhan pamuk günün birinde o ödülü alacaktı. bu kadar harikulade bir yazarın görmezden gelinmesi mümkün değil. new york times' ın da dediği gibi; " pamuk, doğu' nun da batı' nın da sahiplenmekten şeref duyacağı temel ve kalıcı bir yazar... "
kitaplarından hiçbir şey anlamadığım başarısız bir romancı. vasat romanlarının satması tamamen popüler kültürün ve nobel ödülünün sayesindedir. açın bi ihsan oktay, oğuz atay, yaşar kemal okuyun da gözünüz edebiyatçı görsün.
aslında küçükken ressam olmak istemiş ama tutmuş yazar olmuş.
tayyip de futbolcu olmak istemiş ama başbakan olmuştu... sonunda ikisi de fethullah gülen'e yalama oldu.
sinan çetin: "orhan pamuk'u savunduğu için" fetoşa teşekkür etti.
Tespitlerime göre, Orhan Pamuk kitaplarından hiçbirini okumayanlar olumsuz yorumların saipleri. Okuyanlar o yazı gücü karşısında siyasi fikirlerini bir kenara bırakıp tarzıyla ilgileniyor. Hatta kimisi, onu anlayabiliyor bile.
türkiye'de yetişmiş en iyi romancılardan biridir. "kar" için ilk ve son siyasi romanım demiştir.
kar'ı okurken düşünce olarak ne kadar ters olduğumuzu farketsem de hakkını yiyemem; çok iyi.
ntv'ye verdiği son röportajını takdir ettiğim edebiyatçıdır. nitekim genel hatları ile edebiyatçının farklılıkları birleştirmesi ve farklı olanı anlaması gerekliliği üzerinde dururken, siyasetçinin işinin ise tam tersi olduğunu dile getirmiştir. siyasetçi farklılıkları anlamaz, aksine üstüne gider diyerek çok yerinde ve mantıklı bir çıkarımda bulundu şahsımca.