az önce ya$adım. fransa'dan kabul belgesi bekliyordum. annem, daha posta demeden merdivenleri beşerli onarlı atlayıp direk zarfı açtım. onaylanmış, belgelerim gelmişti. vizeye başvurabilecektim artık. neden böyle manyak tavırlar o halde? çünkü 1 ay boyunca oradan oraya koş, emniyete git-gel, defterdarlıkta imza attır ne bileyim bir ton ko$u$turmaydı. edebiyat fakültesi - öğrenci işleri - dış ilişkiler ofisi üçlemesine hiç girmiyorum. yorulmu$tum çoğu kez. ama bunları görmem onca sıkıntımı unutturdu.
bilmem ne kadar zaman gecikmeden sonra regl olursun. zaten şişi yavaş yavaş inmeye yüz tutan ama yine de her yanı ağrıyan vücudundan nefret etmekteyken bir de tatlı bulmanın imkansıza yakın olduğu ortamda kriz gelir. gözünde uçuşan şeylerin sana uzaklığı ile doğru orantılı olarak ruhun sıkılır.
ve sonra...
çekmecelerden birinin derininden iki küçük parça çikolata çıkar. en sevdiğinden! mucize gibi!
bir parçanın yarısını ısırır, damağınla dilinin arasına sıkıştırırsın. gözlerini kapartıp tamamıyla tada yoğunlaşırsın.
o erir, sen erirsin, akarsınız. kalbin sıkışır, nefesin bi garip olur.
uu beybi!!! *