şayet her iki tarafta doyuma ulaşmış, erkek bencil davranmayıp kızı da rahatlatabilmişse böyle bir durumdan bahsedebiliriz.
not: eğer her biriniz yatağın başka köşelerine fırlamış halde gözlerinizi tavana dikmişseniz,
erkek zaferi kazanmış samuraylar gibi hala kılıcını kullanabilecek güçte olduğunu karşı tarafa hissettirebilmişse;
son bir hamleyle yatağın aynı tarafında kavuşup birbirinizin kokusunu içinize çeke çeke uykuya dalmışsanız mission copmleted olmuştur demektir.
Sabah şirkette sürpriz bir şekilde çok önemli toplantı vardır ve patron 6 saattir mola vermeden devam ediyor . Ve ben sabah tuvalete girmeye üşendiğim için şirkette girerim dedim . Sonunda toplantı bittikten sonra o fermuarı açtıktan sonra şarrrr diye giden o sesi duyulan haz
bir havayolu şirketinde çalışıyorum işte. birkaç gün izinden sonra nöbetim vardı. nöbetimiz olur bizim, belirli yerlerden aranırsın telefondan, ''hadi kardeşim şu uçuşa geleceksin.'' denir, biz de hazırlanır gideriz. neyse bu deli karın yağdığı dönemde, ki -ilk karın yağdığı iki gün çok şükür izinliydim.- her taraf kar yığını olmuşken istanbul'da, ''dedim nöbetin olduğu gün de yırtarız, her yer kar, bugün de uçuş mu olurmuş olm'' derken, bir paris uçuşuna gönderdiler sabahın 06.30'una. bir de geceden uykusuzum ki sormayın gitsin. neyse bu uçuş bittiğinde sabahın 06.30'unda başlayan mesai sonu yaklaşık 20.30 suları filandı. bir de, şirketin verdiği kışlık ayakkabılar ayağımda, onu da geç iki çift çorap var, tahtadan bozma tabanından, iki ayağımın altı da nasır bağlamış, bir de o çoraplarla birlikte, ayaklarımda ''sen de fare leşi, ben diyeyim facia; beş dakika daha ayakta durursam, olduğum yere yığılırım.'' derken, güç bela attım kendimi eve. evde de o gün eğitimden gelen nişanlım vardı, geldiğimde son sürat suratsızlığıyla, bir on dakika takıştıktan sonra, yatağa öyle bir atmışım ki kendimi. işte yorgunluğun bazen boyutlarının belli olmadığı zamanlar olur, kimi zaman 5 saat uykusuzluk 20 küsür saat uykuya gebe iken, bazen de 30 saat uyuyamazsınız.
olay buradan sonra başlıyor zaten, yatağa daldığım gibi uyuyorum, ama nasıl uyumak; hanımefendi anahtarı almadan çıkıyor evden sinirli sinirli, kardeşine para yatırmaya diye. yattığımda saat 21.00 suları filandı, telefonu zar zor şarja takmıştım, iki üç kelime annemle konuştum, gözlerim bir kapanmış, bir açtım, nişanlım dibimde, tepiniyor, ''kalk, bütün apartmanı ayağa kaldırdık.'' diye. ne oluyor, ne kaldırması lan filan derken, kapıda ''tok tok'' sesleri, meğersem çilingir getirmişler, haberim yok, o anda böbrekleri alsalar, uyuşturmaya gerek yok, bırak anesteziyi, deli gibi uyumuşum o yorgunluğun üzerine. 2-3 dakika üzerine gözlerim yavaş yavaş açılmaya başladı, baktım hala çekiç sesleri filan geliyor kapıdan, bir ''borcumuz ne kadar?'' lafının üzerine çilingir efendi ''gecenin 12 sinde müşteri bulmuşum, sokmaz mıyım dibine kadar'' tandanslı ''100 lira abi'' deyişine irkildim. ''bu abi kimmiş lan'' derken, kayınpederle kayınvalidenin geldiğini anladım, bir uyumanın nereye kadar gidebileceğini de anlamış oldum. telefona baktığımda ise, hatun-annem-kardeşim-anneannem grubundan oluşan yaklaşık 80'e yakın cevapsız çağrıyla iyice bir düzeldim. kafayı toparlayıp, el öpmek faslına geçince, ''bir anahtarı almaktan aciz sevgili nişanlım, üzeri kapalı bok atma üzerine deneysel çalışmaları'' adlı çalışmasını bana okuyordu.
neyse bu değişik bir deneyim olsun, bazen öyle bir uyursun ki, -allah gecinden versin, kötü bir durum dışında- o uyku sana ulaşılamaz bir imkan tanır ya, bırak orgazm ı filan, ihya olursun.
Ateşli bir tartışmada karşındakine on numara bir laf sokarak sikmekten beter etmektir.
Sevdiğin hatunla herhangi bir yerde baş başa verip oturmaktır. Bu zevki bozansa onun o lanet çenesini açıp sikik sikik konuları konuşarak o güzel anın amına koymasıdır.