atatürk ilkelerini bir yerinden anlayanların yasakları sikinin zevkine göre uygulaması sona erdi demekse eğer bu taraftar olduğum uygulamadır. gidenler bilir çoluk çocuğu kıçında şort var diye almazlar, annenizin başında başörtüsü var diye almazlar, sakalı var diye delikanlıyı almazlar atatürkçüleri bile tiksindiren çığırından çıkmış uygulamaları tepki çekmekteydi uzun zamandır.
kusura bakmayın, aşırılığa kaçarak atatürke sizler zarar verdiniz esas. sanırsın sakalı olunca bir erkek yobazdır, şortuyla girince bir çocuk kuralları çiğnemiş olur ama aşırı dekolteli bayan kimseyi rahatsız etmez. atatürkü siz çarpıttınız, şimdi takkeyi önüne koyup düşünsün tüm tuttuğu yolun aşırısına kaçanlar. asıl zararı esas kim kime vermiş???
yerinde uygulamadır. orduevlerinde sanki gizli toplantılar yapılıyormuş, savaş stratejileri üretiliyormuş gibi davranılmasına karşı güzel misillemedir. sonuçta orada askerlerden en yeteneklileri seçilip çalıştırılıyor. neden sadece komutan yakınları faydalanıyor bu işten? halka açık olmalı ve halka açık her yer gibi kılık-kıyafet serbestliği getirilmeliydi. bu işi, laikliği tehdit eden unsur veya türbanın kazandığı bir zafer olarak görmek yanlıştır. orduevlerindeki ucuzluk, "devletin malı deniz, yemeyen keriz" zihniyetine doğru gitmekteydi. bir dur demenin vaktiydi. atatürkçü düşünce temelinde yaşayan biri olarak, desteklediğim uygulamadır.
yasak neden konur? bir işin yapılması önüne geçilemeyecek zararlara neden olacaksa konulur bence. yasaklar insanları kısıtlamak için konuluyorsa o ortamda özgürlükten bahsedilemez. peki sorarım size benim özgür olamadığım ortamda başkalarının özgürlüklerine saygı duymam beklenebilir mi? bu tarz yasaklar orduyu halktan soyutladı. biz en büyük zaferlerimizi halkın koşulsuz desteğine sahip ordularla kazandık. yasaklarla bunaltılan, ötekileştirilen halk.
iyi olmuştur, bir insanı dış görünüşüne göre değerlendiren bu sistem çok önceden değişmeliydi. ne yani bir insan türbanlı olduğu için orduevine giremeyecek mi? bir insanın sakalı olduğu için ordu evlerine girememesi geri kalmışlığın açık örneğidir. burakın bu geri kafalılılığı..
ne acı yavaş yavaş yok ediyorlar bizi, benliğimizi, gelecek güzel günlerimizi. bunlar bilimden uzak, sığ toplumun başlangıcıdır. buz dağının görünen yüzüdür. görünmeyen yüzü için iran ın geçmişine bakmak lazım.
çoktan beri yapılması gerekendir. Ohh be bu haberi duydum da ne biçim keyfe geldim. Arkadaşım mantıklı düşün biraz. Muvazzaf ordu mensuplarına eskisi gibi kılık kıyafet düzenlemesi devam etmeli elbette. Ama subay yakınlarının bu kurallara uyma zorunluluğu da nedir? Saçma ötesi bir uygulamaydı, neyin isyanındasınız amk bu yasağın kalkmasına itiraz edenlerin yarısının sakallı olduğuna eminim. Düşünün ben bir subay yakınıyım askeri kimlik kartı olan biriyim, ve kirli sakalım var arkadaş. Orduevinden yararlanmak istiyorum ama sakalımı kesmek de istemiyorum ne var bunda. Bunun ne alakası var yobazlıkla.
En son orduevine gitme teşebbüsümü anlatayım:
mevsimlerden yaz. Bütünleme sınavlarına çalışıyorum. Yarın gülhane askeri tesislerine gideyim de kafede manzaralı manzaralı çalışayım dedim. Sakallı alınmadığını biliyorum Tabii ki. Sabah özenle traş oldum. Saç sakal damat gibi. Yol sürüyor 1 saat. Gittim gülhaneye. Nizamiyeden girdim içeriye. Kafeye doğru yürüyordum ki askerin biri koştu arkamdan:
"bu kiyafetle giremezsiniz efendim arkadaşlar dikkat etmemişler sizi dışarı almamız lazım"
"Ne var ki kıyafetimde?"
"Kapriyle girmek yasak."
Kapri lan! Temmuz ayındayız hacı kumaş pantolonla mı geleyim ben oraya subay değilim bişey değilim oğluyum ben sadece.
Ben sırf bu yasaklardan bunaldığım için 2 senedir orduevine gitmiyorum. Yarın sabah ilk iş kirli sakalımla o nizamiyeden içeri gireceğim arkadaş. Hava güzel olursa çekeceğim kaprimi de. Hadi görüşürüz.
giyim * özgürlüğü çerçevesi altında yapılan büyük adımlardan biridir.
yobazlık değildir. asıl yobazlık özgürlük özgürlük deyip baş örtülü kadınları yobaz olarak görendir. sanırım özgürlük kendilerine özel bu şahısların. baş örtülü kadının özgürlüğü olamaz zaten.
türbanı sevmediğim hatta çok yanlış bulduğum halde, sakallı sarıklı insanları yobaz gerici cahil olarak nitelendirdiğim ve onlardan korktuğum halde onların özgürlüklerini kısıtlamak doğru değildir.
lakin bu alınan karar insanların özgürlüğü için değil şeriatı yaymak, propaganda yapmak, 'bak biz burdayız, adım adım getiriyoruz şeriatı, orduya bile soktuk' demek içindir.
geçtiğimiz günlerde, vatan gazetesi yazarı ruşen çakır da alınmamıştı orduevine. gerekçe malumdu elbette, sakallı olması. ruşen çakır, bu durum üzerine bir yazı kaleme almıştı. yazısında, tsk'nin düşünce yapısını değiştirmesi gerektiğini belirtiyordu. yani bir noktada, tsk'nin aslında geri kaldığından dem vurmuş oluyordu. biraz dikkatli bakıldığında, ne kadar ironik bir durum aslında. esasen tek tiplilik, askere uygulanır, disiplin sağlamadan hareketle. dışarıdan gelen insanlar için, askerlere uygulanan sistemin aynen yansıtılması, durumları geniş açıdan yorumlayamamanın bir tezahürüdür nihayetinde. bu perspektif darlığı, orduevinden hareketle ülke geneline sirayet ediyor bu çevrelerde. bir de kötü bir huyumuz var, terketmemiz gereken. yapılan birtakım değişikliklere karşılık hemen bir misilleme talebi ve beklentisi, sözünü ettiğim. bunu da anlamak mümkün değil, işin doğrusu.
akp iktidarının ustalık döneminin ilk aşamasını katettiğini gösteren bir haber. daha bu başlangıç. yakında başı açık olanlar üniversiteye alınmayacak diye bir haber görürsek biliniz ki yıl olmuş 2023.
orduevini babasının evi sanan gürühu rahatsız etmiş uygulama.yok artık öyle yağma şurası yasak burası yasak, şurayı geçme ötede dur.bu zihiyetten birisi de "halk plajlara hucüm etti vatandaş yüzecek yer bulamıyor" demişti çok şükür bu kafalar yavaş yavaş tarih oluyor.
"her yasak kendi isyanını doğurur" diye bir söz duymuştum ama kaynağını şimdi hatırlayamadım.
orduevi dediğimiz yerlerin ne olduğunu önce bir bilmeli. sonra yapılan bu düzenlemenin artıları eksileri objektif olarak düşünülmeli, ondan sonra gereken yorum hür iradeyle yapılmalı.
öncelikle orduevlerinde askerlerin de çeşitli görevler aldığını biliyoruz. oradaki askerleri ziyarete gelecek olan aileleri için gayet yerinde bir düzenleme yapılmış. sonuçta her askerin annesi öğretmen, babası doktor değil. öyle ya köylü mehmet efendinin de oğlu var orada, dağlı hasan ağa'nın da. şimdi bu bahsettiğim insanlar ve eşleri kendi inançları gereği, hür iradeleriyle bıraktığı sakal yüzünden, başını örttüğü baş örtüsü yüzünden oğullarını göremesin mi? şöyle de sorulabilir: oğlunu görmek için bu insanlar kendi inandıkları davayı neden bir kenara bırakmak zorunda kalsınlar?
isteyen mini eteği, damat traşıyla girsin, isteyen sakalıyla, baş örtüsüyle. insanların giyip çıkardıklarını bizim kadar kendisine dert eden bir toplum daha var mı acaba.
bir de sakala ve başörtüye düşman gibi yaklaşanlar var. bu insanlar aynı zamanda çanakkale zaferiyle de övünür. acaba hiç düşündüler mi oradaki binlerce şehidin, o cephede görev yapan kadınların aileleri ve kendileri sakallı ve başı örtülü insanlardı. onların emaneti olan bu topraklarda şimdi onları tenkit etmek ne kadar akıl mantık işidir aklınıza havale ediyorum. *
orduevlerinin orduevi olmaktan çıkması durumudur. orduevinin belli bir ağırlığı, kuralları vardır. iki saatlik düğün için tuvalete tıraşa yollanmak istemeyen adam ya duruma uygun şekilde gelir ya da ayrı bir zamanda tebrik eder eşini, dostunu. sırf bunun için orduevi kurallarını değiştirmek çok manasızdır. askerleri iyice madara ediyorlar, başka bir şey değil.