grubun roundhouse tapes konser videosundan sonra fanlarla yapılan röportajda bir elemanın yorumu çok hoşuma gitmiştir:
-grup iyi, güzelde şarkılar neden o kadar uzun ona anlam veremedim?!*
eski çağlarda insanların, klinik olarak çaresi bulunamamış akıl hastalarını black rose immortal parçasıyla tedavi ettiği grup. 8:56-11:52 arası insana yaşadığını hissettirir.
taşaklarını yaya yaya şarkı yapan güzide grup. Yeri gelir kasarlar, ufacık zaman dilimine bir sürü riff sokarlar, yeri gelir daha büyük bir zaman diliminde sade ve sessiz kalırlar. Bir şarkının içinde onlarca ruhsal duruma sürüklemeyi başarırlar insanı. bazen kulağa hoş gelmeyen, bıktıran tekrarları vardır, bunlar opeth'in özgünlüğüne feda ettiğimiz ufak şımarıklıklardır.
iki kere canlı izlediğim, ikisinde de kendine hayran bıraktıran isveç menşeili metal grubu. Normal vokal ile brutal vokal birarada hiç bu kadar güzel olmamıştı. (bkz: mikael akerfeldt)
çok kaliteli müzik yapmasına rağmen bundan yaklaşık üç ya da dört yıl önce her yerde (ergen kız çantaları, tişörtler, ergen kız çantaları yine ergen kız çantaları kısacası her yer) gördüğümüz grup. o çılgın akımın bitmesinden sonra kendilerine yine anlamsız bir sevgi beslemeye devam etmiştir binlerce bünye.
o ten o tele her değdiğinde içinizi cız ettiren gruptur. prokfantasmistlik diz boyudur. yağmurlu havalarda çok iyi gider. müziği seven her küçük velet mikael gibi olmak ister adeta. o kadar kraldır bu adam ve onun yaşadığı ülkenin adıdır opeth! (bkz: mikael akerfeldt)
martin ve peter'ın gitmesi ile dahada boktan olması muhtemel grup. keza ankaradaki konseride bokum gibiydi. nerde o eski albümler, vurucu riffler nerde mikael söyle. bitmiştir kanımca.
"fazla abartılmak" hadisesinden dem vuranların bi' siktir olup deliverance'ı dinlemeleri tavsiye edilir. (ya da sevmediğin tarzdır, ötmeden, bok atmadan mevzuya girmeyeceksin)
edit: anti-"genel kitle nereye ben oraya"cıların refleksif muhalif tavırları komik bir şekilde daha popülist durmakta bu arada, onu da söyleyeyim.
eşkişehir' e gelme ihtimalleri vardı geçen yıl okulda konuşuyoruz bir ara bir arkadaş ismi lazım değil "olum var ya o zaten burda ama uzak şurda shell var ona git. " dedi biz tabi arkadaşla yarıldık. yani gülmemize neden olan metal gurubu.
tanrımın solist olarak bulunduğu gruptur.çok severim,sayarım.rüyalarıma bile girmişliği vardır.böyle çıkıp dağlara adını bağırasım geliyor bazen.bazen de bir rakı sofrasında ah ulan gelselerde tekrardan,rüya gibi bir gece yaşasak diyerekten efkarlanmama sebep olurlar.müthiştirler,dinlemeden ölmeyiniz.
(bkz: mikael akerfeldt)
progressive sevenlerin hayran kalacağı bir gruptur. zaten progressive sevmezsen git megadeath dinle ne bilim başka trashları dinle. ayrıca brütal denince akarfeild ilk akla gelenlerden. kendi ülkesinde herkes tarafından saygı görmüş bir gruptur. şarkı sözleri şiirseldir yazıyor googleden aratığında. adamların yaptığı sanat şiirsellikten çok sözlerdeki brütal ya da clean vurgular. özelliğide o zaten. hem sözler, vurgular progressive dir hemde müzik. ikisi bir araya gelince yemede yanında yat.
opeth in şu özelliğindende bahsedemeden geçemeyeceğim, opeth her albümünde daha farklı bir brütal tonla çıkıyor. albümdeki o duyguyu ya da kendi duygularını yansıta bilmek için. mesela bir black rose immortal şarkıları var ki arka arkaya 3 defa dinlediğim halde bir üç defa daha dinleyesim geliyor o şarkıyı, şarkıda daha başında 2 farklı brütalle karşımıza çıkıyor. clean vokalli halini zaten tartışmıyorum.adam tabiri caizse kadife sesli, (bkz: harvest)
kısacası metal camiasında opeth i sevmek bir ayrıcalık değil sevmemek bir ayrıcalık.