Bağımsız sinemanın önemli isimlerinden Jim Jarmusch'un, Bir vampir hikayesi anlatan yeni filmi. merakla beklenen filmin konusunda ölümsüz bir çiftin yüzyıllarca süren aşkı varmış.
huzur veren bir vampir filmi. herhalde bir daha bu tanım hiç bir film için yapılmaz. doğu ve batı ezgilerinin eşlik ettiği, sanatın, estetiğin bol bol içinde olduğu bir yapıt. soundtrack:
01. Streets Of Detroit SQÜRL
02. Funnel Of Love SQÜRL (featuring Madeline Follin)
03. Sola Gratia (Part 1) Jozef Van Wissem & SQÜRL
04. The Taste Of Blood Jozef Van Wissem & SQÜRL
05. Diamond Star SQÜRL
06. Please Feel Free To Piss In The Garden SQÜRL
07. Spooky Action At A Distance SQÜRL
08. Streets Of Tangier Jozef Van Wissem & SQÜRL
09. In Templum Dei Jozef Van Wissem (featuring Zola Jesus)
10. Sola Gratia (Part 2) Jozef Van Wissem & SQÜRL
11. Our Hearts Condemn Us Jozef Van Wissem
12. Hal Yasmine Hamdan
13. Only Lovers Left Alive Jozef Van Wissem & SQÜRL
14. This Is Your Wilderness Jozef Van Wissem & SQÜRL
genel olarak vampirli filmlerden farklı olsa da izledikten sonra bir şeyleri eksik bırakan film. ortamda ki melankolik dinginlik , oyunculuk , müzikler , topluma yönelik eleştiri ve verilen mesajlar çok güzeldi. 2 saat olmasına rağmen izlerken pek sıkılmadım ama beklentilerim vardı . karakterlerin geçmişi , eve'in kardeşi eva'nın geçmişte yaptığı şey , gece neden gözlük taktıkları , neden birbirlerinden ayrı yaşadıkları , neden dışarı çıkarken eldiven taktıkları ... film boyunca bu soruların cevabını aradım ama sonuç yok. bunların hiçbirinden bahsedilmedi. bu yüzden hevesim kursağımda kaldı doğrusu.
yorucu bir günün akşamı beyni müziklerle rahatlamak için ( yukarıda belirttiğim sorulara takılmadan ) izlenebiletisi olan film.
bence 6.7/10
adem ile havva'nın ölümsüz aşkı diye anlatılan film.
insaoğlunun ilk günden itibaren yaşadığı yüzyıllara yayılmış aşkını iki isimde bedenleştirip ölümsüz kılıyor ve hikayeleştiriyor.
zamansızlar.
mekanları yaşıyorlar,mekanlara birbirlerini taşıyorlar.
ve
adem ve havva'dan bu yana insanoğlu neyi eleştirdiyse kendisi yaşamıştır,yaşadıklarını eleştirmiştir,tüketim için seçtiklerini
tükettikçe şikayetlenip üretmiş,ürettiklerini yine tüketmiştir.tükenmeyen tek olgu aşktır.
shakespeare yaşasaydı rock n roll çalardı türünden bir varsayım ile hayal dünyamızı şenlendiren jim jarmusch un vampirleri klişe tabir ile modern toplumun içinde yalnız bireyler olarak ele aldığı film.
her bir müziği son derece kaliteli, tilda swinton ın zarafeti büyüleyici.
"Bilim adamları mı? Onlara ne yaptıklarına baksana. Pythagoras katledildi. Galileo hapsedildi. Copernicus alaya alındı. Zavallı Newton simya hakkında çalışmalarını gizlilik içinde yürütmeye zorlandı. Tesla mahvedildi. O muhteşem olasılıkları tamamen görmezden gelindi. Hala da Darwin için carcar edip duruyorlar. Hala. Bilim adamları için buraya kadarmış... Şimdi de kendi kanlarını kirletmeyi başardılar. Sudan hiç bahsetmiyorum.”
güzel müzikleri ve cool karakterleri dışında vasat film. Öyle söylendiği gibi alt metni kuvvetli bir film değil. Konu harika ama yönetmen Jim Jarmusch kısıtlı bir alanda takılmayı seçmiş. Bir kaç modern zaman eleştirisi ve tarihi bir kaç gönderme yapmayı seçmiş yönetmen sadece. Oysa bu tip söylemler çok daha fazla olsa harika olurdu. Yüz binlerce yıl yaşayan 2 sevgili vampir üff insanlar çok kötü yaa dediği zaman komik oluyor film. Sayfayı doldurmak varken yarısını boş bırakmış yönetmen. Filmde aklımda kalan tek şey müzikler, güneş gözlüğü ve Mia Wasikowska. Mia'nın en seksi olduğu film olabilir bu. isme bakıp klasik bir vampir hikayesi beklemeyin. Bizim vampirler varoluş sancısı çeken cool ve modern vampirler. Adam ne kadar melankolik ve içine kapanıksa eve bir o kadar neşeli ve dışa açık. Biri siyah, diğeri beyaz. Bu enfes konuyla çok daha dolu bir film çıkabilirdi ortaya. mekan, hikaye kurgusu, oyuncuların karakter performansları filmin en büyük artıları. Yönetmenin sinemasını pek sevmiyorum ama değişik bir şeyler izlemek isteyenler bakabilir.
jim jarmusch'un harika tekniği, bu kadar klişe bir konuyu bu kadar dağınık ve derin işlemiş olması; tilda swinton, tom hiddleston, mia wasikowska ve john hurt'ün muhteşem oyunculukları, soundtrackler ve film boyunca devam eden müthiş edebi göndermeleriyle (özellikle marlovian theory üzerine kurulu bir vampir karakteri olması ile) beni benden alan filmdir.