barış ve hoşgörü dini islam'dan bir quote. kendisi bakara suresi 191. ayette geçer. epik bir şiirin başlangıcı gibidir. kendine has bir havası bir aurası vardır.
islamı tek bir ayete göre hatta belki tek kelimeyle açıklamaya çalışan cahil cühelanın iddasına kanıt söz.
islamın temeli kuranın bir bütünolduğunu unutup içinden tek ayeti alıp kafandaki boşluğu doldurmaya çalışırsan en büyük yanılgaya düşersin.her ayet birbirine bağlıdır ve belli bir temelde belli örgüde anlatır herşeyi.
neden anlamıyorum zaten, bir bizim millette var sanırım bu.(adı neyse)
lan bakıyorsun diğerlerine yüzlerce kez değiştirildiğini bildiği halde tapıyor herşey değişse bile tüm yapılanların altında yalnızca inançlarına olan bağlılığı var.
inancın herneyse alakadar etmez kimseyi ama nedir bu bok atma merakı çözemiyor insan.
bu sözün, geçtiği surelerin anlaşılması için tesfire onun da anlaşılması için fıkıha ihtiyaç olan ama tüm bu ihtiyaçlara rağmen tüm dünyaya indirildiği iddaasında olan bir dinin kafası karışık müridleri tarafından doğruluğu konusunda çok rahat yargılama yapılabilmektedir. öpüyorum bu minik müminleri..
Ancak ustune kilicla saldiran birine, 'Ya dur, peace man!, savasmayalim oldurme beni, nolur la' diyecek ve savasi bitirecegine inanan biri icin sacma gelecek alinti.
kusura bakılmasın ama bu başlık altında yazan iki, bilemedin üç yazar dışında tefsirini yapabilecek kapasitede yazar olmadığı çok belli. cehalet zor iş.
Kur-an'ı Kerim'in ne olduğunu bilmeyenlerin, yanlış ve eksik tercümeleri kullanmaya çalışarak islam'ı kötülemeyi hedefleyen basit argüman.
Şöyle ki:
Kullanılan "onları nerede yakalarsanız öldürün" ayeti, Kur-an'ı Kerim'in Bakara Suresi 191. ayetinde yer almaktadır.
190, 191, 192,193 ve 194. ayetlerin tamamında, Mekke döneminde Müşriklerin Müslümanlara uyguladığı baskı ve şiddet bahsedilmektedir.
Bu baskı ve şiddete bir karşılık olması için Bedir Savaşı'na izin verildiği anlatılmakta ve savaş esnasında uygulanması gereken islâmın ilk savaş ahlakı ve kuralları müslümanlara öğretilmektedir.
BBaşlıkta verilen cümleyi artniyetle kullanan samimiyetsiz insanların samimiyetsizliği ise şuradadır:
Eğer eleştrilerinde samimi olsalar konuyu çarpıtmaya ve eksik bilgi vermeye çalışmazlar.
Şöyle ki:
1) Dünyanın hiç bir yerinde yapılan zulüm ve haksızlıklara karşı sessiz kalınamaz. Burada da Mekke Döneminde yapılan zulümlere karşılık verilmesine izin verilmiştir.
2) Savaş, müslümanlar tarafından başlatılmadığı halde parçalı bilgi verilerek bu hava oluşturulmaktadır.
3) 190. ayette: "Size karşı savaş açanlarla sizde Allah yolunda savaşın, fakat saldırganlık yapmayın! Allah saldırganlık yapanları sevmez!" denilmektedir. Görüldüğü üzere savaş ortamında bile saldırganca tavırlardan kaçınılmasını, karşı tarafın barış istediği an savaşın durdurulması gerektiği öngörülmektedir.
4) 191. ayetin devamında: "Eğer onlar, size savaş açarsa onları öldürün" denilmektedir. Görüldüğü üzere öldürmekte şart saldırılmasıdır.
5) 192 ve 193. Ayetlerde: "Eğer yaptıklarına son verirlerse Allah sonsuz merhamet sahibidir" denilerek saldırıyı durdurmaları halinde derhal barış yapılması gerekliliği söylenmektedir.
Evet görüldüğü üzere ortada çok ciddi bir çarpıtma vardır.
Ama Allah razı olsun ki, onların bu çarpıtmaları benim imanımı artırıyor.
Çünkü anlıyorum ki, inkârcıların derdi Allah'ın varlığı ya da Kur-an'ın hak olmadığı değil! inkârcıların derdi nefislerine itaat etmeleri ve Allah'ın icraatlarını beğenmemeleri.
Dolayısıyla kullanabilecekleri argümanları yalan ve iftiradan ibaret.
güya islama çamur atmaya çalışan, allah'ın kitabına, peygamberine laf sokup ortalıkta gezinmeyi marifet sanan tiplerin, malzeme olarak kullanmaya kalktıkları ayet meali.
bu ayet üzerinde konuşulabilir ama öncesini ve sonrasını bilerek konuşursun. öyle işkembe-i kübradan kendine göre yorum yapmaya kalkarsan gülünç durumlara düşersin.
islam delisi dinci müminleri kuran'ı birkez dahi okumadıkları için şaşkına çevirmiş ayet. şaşkınlıklarını entrylerindeki o meşhur hoşgörüden anlayabiliyorum.
klasik dinci cevapları. bunların dışında cevap bulamazsın. hocasından yobazına kadar hepsi papağan gibi aynı şeyleri tekrarlar. ya da barış dolu ayetleri gösterirler. bak bunlar da var derler. ama bu durum bu ayetlerin olmadığı anlamına gelmez. aslında çoğu da cevap vermeye kalkarken kendini elini verir. kuranın tamamını okuyunca ne olacak. sadece bakara suresinde geçmez. başka bir örneği:
''haram aylar çıkınca bu allaha ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. şüphesiz allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.'' (tevbe suresinden)
bak açık açık diyor ki eğer müslüman olmuyorlarsa öldürün. ama yine de tamamını oku, bunun geri planında şu vardır, yok aslında barış ayetleri de var, yok kimse zorlanmamış gibi safsatalarla cevap verilmeye çalışılıyor. geçin bu ayakları..
rakip takımın taraftarına ana avrat sövüp, döner bıçaklarıyla dalmak isteyen insanların islam dinini zorbalıkla suçlaması ne garip yahu. siz incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler için, birbirinize girenlerden değil misiniz. açalım bakalım başlıkları. galatasaraylı fenerliye ne demiş? öbürü ona nasıl küfürler savurmuş... hani yüz yüze gelseniz birbirinizi domaltıp sikecekken, kuran a sataşmak niye? ki kuran ın emri gayet açık. kafirlerden bahsediyor ve hangi hallerde onları öldürün dedikleri de aleni biçimde ortada. şimdi dağılın.