(#5697749) yazdığı entry de çelişkiye düşen yazar
yazısında türbanlı kızlarından turistler için kullandığı gavur sözüne takılan ve bundan dolayı onları aşağılayan yazar kişisi yazının sonunda direk orosbudur bunlar diyerek orosbu dediği kişilerin yaptığından çok daha abartılı bir aşağılamaya giriyor.
(bkz: Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu)
kendisi için dualar ediyorum, ve hiç bir zaman umutlarını yitirmemesini diliyorum, hani demiş ya Casar Flaischlen; "yitirme sakın yürekliliğini... güneşin olsun gönlünde her şey iyi olacak." tüm kalbimle inanıyorum... çok geçmiş olsun dileklerimle...
kendisi hakkında yazdıklarını okuyunca tıpkı liseli kızlar gibi tahrik olduğum yazar. hemen özel mesajdan ev adresini almak istiyorum.* sözlüğe yeni gelecek yazarlara söyliyeyim. düşüncelerinizi pazarlayın gençler, kendinizi değil.
1300 kitap okuduğundan insan diye sınıflamayacağım er kişi. sen yazıları bana gönder, ben bozuk fransızcamla çevirmeye çalışmaya çalışacağım. komisyon almıyorum. fransiz guyanasi, haiti gibi denizaşırı ülkeler seni konuşacak. hafif bir kreol lehçesi kattık mı tamamdır bu iş.
önceden beri birçok yazısına denk geldiğim, evet bu yazar iyiymiş diye defalarca tekrarladığım, fakat bir türlü tanışma ve birkaç satır yazma imkanı bulamadığım yazar. kemoterapiye gireceğini de tesadüfen öğrendim, kendisine acil şifalar diliyorum.
okuduğu kitapların çeyreğini bile okumadığı halde entry giriyorum diye götü tavana vuran yazarların kendisinden öğreneceği çok şey var sanıyorum.
kendisine diyorum ki: gel beraber bir sahaf tükkanı ya da dükkanı açalım. üç beş bir şeyler kazanırız; alın teri olur, hile hurda olmaz, geçinir gideriz. anasını satayım şunun şurasında kırk bilemedin elli yıl daha yaşıyacaz, para dert mi allanısen?
Disertasyon hocasının 2 saat aralıksız konuşmasıyla beynimde çıkan soğuk ve gri savaşlar bir yana dursun, hugo, chateaubriand yahut musset, balzac, flaubert tonunda romanların masamda karaladığım, çizdiğim,yazdığım onlarca kağıdın içinde kayboloşunu izlerken bir anlığına da olsa kafamı kaldırıp pencereden dışarı bakıp tramvay'dan inen Faslıları görmem tebessümümü arttırmış olmasını, Almanın her sabah o alman aksanıyla "bonjour la paz" demesi ya da sanki bu katın telefon santrallerine bakan sorumlu benmişim gibi çalan her telefonu açıp tanımadığım onca insanla saniyelere inat konuşmamızın anısını bir keresinde Kamerunlu madame'ın sessizce "bonjour mösyö, 532 nolu oda, justine'i çağırabilirmisiniz lütfen?" şeklindeki muazzam fransızcasına hayran kalmamı ve bir an için susmamı ve odasına gidip bulamamamı ve "madame,hala yok,dört kez gittim siz de dört kez aradınız sanırım" deyip Justine'nin kapısına küçük bir not bıraktıktan sonra soğuk koridoru terk etmemle bertaraf olmuş ruhumla, Malili birisinin kızarttığı et kokusunu, Lübnanlı Zaher'in Beyrut ezgilerini, yıkımlarını anlatmasını, Romanyalıların fransızcayı latince gibi seslendirmeleri sonucu çıkan gösteriye onlarca kez beraber tanıklık etmemimizi, üstüne üstelik Ramazan ayındayken sanki ezan okunucakmış gibi her akşam pencereyi açıp etrafa bakıp ezanı duyamayıp buruk bir şekilde iftar sofrasına yönelmeden dolayı kalbimde bıraktığı ritimlere dayanamazken, siğnemin bir an için çatlayacağını düşünmemi hiçte önemsemeyerek sebatla ve sebatla yeni ufuklara doğru gittiğimi düşünmemi, her sabah temizliğe gelen madame'ın beni her zaman aynı yerde bulmasına artık şaşırmadığını anladığımı ve arapça fransızca konuşmaların olduğu Marake$ gibi bir şehrin üzerime yıkıldığını mühürlemiş durumdayım dostum....
ben olmayacak duaların amincisini hiç tanımıyorum ama aynı yerde büyüdük. şampiyon kokoreçte yan masalarda oturduk, basketbol maçları çıkışı aynı kavgada dayak yedik, okul sıralarında beraber silgileri heba ettik yeni bir silgi yapabilmek için, yerden bulduğumuz parayla aldığımız leblebi tozunda bulduk çocukluğumuzu. ben olmayacak duaların amincisini hiç görmedim. deniz arman tarzı saçmalamak bir yana gece gece selamını benden esirgediği için kıl oldum kendisine. üstelik uzun zamandır denk gelemiyorduk. ayrıca:
(bkz: deniz arman)
neli olduğu, neci olduğu, nereli olduğu vesaire önemli detaylar olsa da insan olması temeldir şahsım için.
devam... nefesi kuvvetli yazardır. şimdiye kadar hiç bir kötürum bedeni iyi edememiştir belki nefesi ile, kötürum ruhların üzerinde etkilidir. kötürum düşünceler ise müzmin olduğundan bir şey yapabilmek namümkündür itikadimce...
devam devam... vuslat yolunun kılavuzlarındandır. nezaketi ile hayran bırakmıştır kendisine. ve fakat bilirim ki nezaketini de hakedene verecek kadar adildir.
çok kaliteli tespitler yapabilen, önce kur'an ın ne olduğunu anlayamadığını söyleyip sonra da hz. ömer 'i savunuyormuş gibi yapan bir yazgaç. hz. ömer'in rivayet ettiği bir tane hadis biliyorsa hakkımı helal edeceğim kendisine.
gönül eridir,
kardestir....
kan ceker, toprak ceker, ruh ceker.
ruhun cekip de, kardes ilan ettigi candir.
dil dönmez der lakin gönülün dilden akmasi yakindir.
sahil görünmekte, yeter ki firtinayi dindirecek o dua dogsun gönüllere.
ona yönelen kimi helak etmistir ki hak?
su olur, sel olur gönül, akar hak askiyla.
iste öyle gönüllere akar ruhu, o günü, o saati müjdelercesine ve ates olur yakar baska gönülleri hakk'a dogru.
ben hak askina yanmis bir kardesimi buldum dün gece. icim öylesine umutlu ve huzurlu.
bir yol kardesime rastladim, yol artik daha düz, daha az cetin.
ve biliyorum, dilinin cözülmesi yakindir.
allah razi olsundur kendisinden.
sözlüğe sadece "iki gram bişeyler öğrenmek için" girmişse gitmekle en doğru kararı vermiş yazar. kendisine sciencedirect i, tübitak'ı, national geographic i filan davsiye ederim. öptüm. kib. bye bye.
Kültür ve bilgi özürlü, sözlüğün ne olduğunu bilmeyen, forumcu malların, nickaltında türkçenin anuna koyup, (bkz: kib), (bkz: bye bye) yaptığı eski bir yazardır. Giderse üzülürüm cinsinden...