bir klip, insanı bu kadar yokedebilir mi?
viskiyi eşantiyon coca cola bardağında içtiğim günler çok üzgün oluyorum.
üzerimde pijamalarım, sefil bir halde bilgisayar başında ağladığım geceler var.
dolapta bulduğum tek bira ile sarhoş olmuşluğum var.
hiç bir şeyi unutmuyorum.
hiç bir şeyi atmıyorum.
çok gezip hiç eğlenmiyorum.
çok konuşup hiç dinlemiyorum.
bazen çok düşünüyorum.
düşündükçe dolapta duran 1 birayla sarhoş oluyorum.
noktalamaları değişik, eş anlamlı cümleler duyuyorum.
ben bazen çok ağlıyorum.
sonra umursamıyorum.
bakıyorum her yer duvara dönüşüyor, ben sadece bakıyorum.
kızmıyorum.
sıkıldıkça düşünüyor, düşündükçe içiyorum, içtikçe konuşuyor, konuştukça dinlemiyorum.
cümleleri duymuyorum.
konuşmuyorum.
susuyorum.
müziğin sesini açık bırakıp gidiyorum.
hepimiz bir şeyleri değiştirmek için gideriz, biliyorum.
1986 dogumlu izlandali müzisyen. gleypa okkur isimli bir parcasi var, ilk dinledigimden beri beni etkileyen.
bastaki yagmur sesi bu kadar mi yakisir bir parcaya.
bundan dolayi bana trentemoller'nin miss you parcasini hatirlatti.
yagmur sesi ve piyano'nun uyumuna bi de cello katilmiyor mu.
bu parcayi dinlerken perdenin arkasindan disardaki yagmuru izleyen bi cocuk beliriyor hayalimde.
ya da perdenin arkasindan hayati izleyen bi yetiskin.
öyle hüzünlü.
hayallerin ve düşlerin müzisyeni. dokunduğu her notada bir anlam saklıdır. gecenin karanlık mavisinde, gündüzün o en tatlı keyfinde çıka gelir şarkıları. Bazen sizi yorar, üzer sonrasında ise gönlünüzü almak için çalar. yağmurun anlamlı düşüşünde, rüzgarın serin esintisinde size doğayı anımsatır şarkıları. bazen de acının merkezindedir.