partisinin konuşan, izahatlarda bulunan, yeri geldiğinde borazanla düdükle basına açıklamalar yapan yüzü.
bir gazeteciye göre mhp nin vitrini.
milletin gazını almakla mükellef olduğunu düşünüyorum.
ince, asabi gösteren dudaklar, vurgulu konuşmalar, nadir de olsa tehdit, olasılıklar üzerine atarlanmalar vs milletin gazını almaktan başka ne olabilir ki?
çıkıp parti başkanına, mebusluk koltuğundan ve imkanlarından mahrum olma pahasına " bu böyle gitmez, gitmiyor da zaten, baraj etrafında tur atıyoruz oy moy artmıyor, aşırı pasif durumdayız akp ye koltuk çıkmaktan başka icraatımız yok, hesap kitapla 4 işlemle lokumla çokonatla nereye kadar, çekilelim buralardan, batırdık, iş yapacak adam gibi muhalefet yapacak kadrolar gelsin, buraya kazık çakmadık burası babamızdan miras kalmadı, diyebilir mi.
yemez gibi geliyor..
devlet bahçeli'nin tahtına oturması gereken mhp izmir milletvekili. aynı durum chp için de geçerli. kılıçdaroğlu, yerini muharrem ince'ye bırakmalıdır. hitabet sorunu olan başkan mı olur allasen?
bahçeli ve kılıçdaroğlu, iyi birer hatip değiller. kusura bakmasın kimse ama erdoğan bile bunlardan iyidir, hitabet konusunda. ama hiçbiri bir atatürk değildir.
Bugünkü basın toplantısında barzani'nin Türkiye'nin pkk konusunda atılacak adımlara dair adeta yol haritası çizmesini eleştirip, barzani adlı şahsın bu cesareti akp hükümetinden aldığını ifade etmiştir. barzani türkiye'ye silahlı operasyonları bırakması konusunda ve ateşkes konusunda çağrı yaptı. akp gibi bir parti kongresinin şeref konuğu olarak bu adamı konuk etmişti.
--spoiler--
başlık: marksist annem yüzünden yuvamız dağıldı
entry: bu günleride mi görecektim amk.
annem, babam, ben ve 3 yaşında ki kardeşim, ailecek mehepenin konferansına gitmiştik. gitmez olaydık.
herşey çok güzel gidiyordu. annem de çok memnundu hatta onu ilk defa bu kadar çoşkulu görmüştüm. özellikle özcan yeniçerinin "halkların kardeşliği yalanı" konuşmasının bitiminde kendinken geçercesine alkışlıyor, becerememsine rağmen "fiyuu fiuuu" diye ıslık çalmaya çalışarak tüm salonu çoşturmak istiyordu. her şey yolundaydı. taa ki, oktay vural ın konuşmasına kadar... oktay vural kürsüye çıktığında "mehepeli küpe takmaz, mehepeli saç uzatmaz, mehepeli kırmızı giymez... " diye devam ederken, annem sayın vuralın bu sözleri üzerie, "dur anne bayanlar için demiyor" dememize fırsat vermeden salonu ıslık çalarak apor topar terketmişti. bu seferki ıslığı kitleyi çoşturmak için değil apaçık oktay vuralı protesto etmek içindi...
o günden sonra annem gerçekten tuhaflaştı. adete ülkücü harekete kafa tutmaya başladı. sanki gizlice, "engellenemez" dediğimiz hareketimizi engellemek için ant içmişti...
eskiden en iyi ihtimal "vileda" diyen kadın "vlademir" demeye başlamıştı..
tek derdi belden soğuk yememek olan annem kendine "üretim araçlarının kontrolü" diye yeni bir dert daha edinmişti..
"akşam karnıyarık mı yapsam. amaan yenmiyor dökülüyor, ziyan oluyor. neyse başka bişey yapayım" diye düşünen kadın gitmiş, yerine "diyalektik materyalizm ile mekanik materyalizm arasındaki farklar" üzerine düşünen bir enternasyonalist gelmişti..
yeşil kartımızdan dolayı "allah devlet babadan razı olsun" diyen kadın yerine "sınırlarımı çizen devlet hayellerime veto" diyen bir devlet düşmanı anarşist gelmişti...
annemle babam arasında da zamanla kültürel bir uçurum oluşmuştu. annemin kollektivist anarşistliği(kendini böyle tanımlıyodru) yetmezmiş gibi bide iyice arsızlaşmıştı. muhafazakar babama kağıt kalem verip şuraya bir marksizm yazsana deyip "narhizim" yazan babamla alaylar edip onu hor görüyordu... annemin bu aşşalamarından bunalıma giren babam önce saçını boyattı bi müddet sonra cinsiyetini değiştirip evden kaçtı.
bu olay üzerine annem arkasında yalnıca bir not bırakarak "zimbabwe devrimci halk hareketine" katılmak için evi terketti.
kardeşimle beşparasız tek kaldım. biraz önce kardeşimin kolunu lastikle sımsıkı bağlayıp uyuttum. kangren olup kolunun kesilmesini sağlayıp tek çare onu dilendirmeyi düşünüyorum.
ve şu bilinsin ki 55 yaşına kadar adı "selim" olan babamın "selin" olmasının,
50 küsür yaşındaki mahmut tuncer şov izleyen kadının şuan zimbabwe ordusuna kafa tutmasının
ve
kardeşimin kesilecek olan kolunun, tek sorumlusu oktay vural dır.
onu hiçbir zaman affetmeyeceğim...
--spoiler--