"ölü bir kente sürülmüş, tutuk
sinsi bir sokakta tek başına
sorumsuz bir denizde gülümser
bencil renklerden uzak, benekli
külü eşildi mi ışıl ışıl
her türlü sevgide yaprak veren
dağıtmadan, bölüşmeden yana
özgürlükten, yoksullardan yana
başka biri durmadan ve kendi"
"Bir uykuda buldum onu. Otların
Yeşilinde duruyordu.
Çocuk yüzü gibi az ve acıklı,
Küçük alabildiğine,
Eskimiş bir yerime bakıyordu.
Bir kırlangıç, cıvıltılı,
Sürtünerek üstünden geçiyordu.
Sevdim ne türlü, ağladım!
Sonra ötekiler gibi kayboldu."
"bir uykuda buldum onu. otların
yeşilinde duruyordu.
çocuk yüzü gibi az ve acıklı
küçük alabildiğine,
eskimiş bir yerime bakıyordu,
bir kırlangıç, cıvıltılı,
sürtünerek üstünden geçiyordu.
sevdim ne türlü, ağladım!
sonra ötekiler gibi kayboldu."
orhan veli öldükten sonra utanmayıp 38 yıl daha yaşayan adam. hani kardeştiniz ? zaten şiir çizgimden kaysam diye yer arıyodu orhan öldükten sonra götü başı dağıttı bu da , özellikle ''perçemli sokak'' tan sonra bildiğin sokak şairi oldu , karşı çıkmalar direnmeler dava falan sikinde değil tabi. ama fena şiirleri de yok değildir.
eserleri
şiir: aşk merdiveni, çobanıl şiirler, denize doğru konuşma, elleri var özgürlüğün, güzelleme, karga ile tilki, yaşayıp ölmek
roman: bir kadının penceresinden, danaburnu, bay lear
oyun: bir takım insanlar, kadınlar arasında, yağmur sıkıntısı
hece ölçüsüyle başladığı şiir kariyerini garip akımı ve ikinci yeni ile devam ettirmiştir. her üç dönemde yazdığı şiirler de başarılıdır. az kelimeyle çok şey anlatabilen şairler sıralamasında yukarılardadır. kelimelerin kadir kıymetini bilen insanlar arasındandır.
bir kadının penceresinden isimli romanı 1970'ler türkiye'sini anlayabilmek için mutlaka okunmalıdır.
o-m-o baş harfleriyle bizlere ezberlettikleri garip akımını benimseyen şairimiz.
keşke seni bize zorla öğretmeseler,ezberletmeselerdi. belki o zaman sana ve edebiyatçı arkadaşlarına sövmez, merak ettiğim için okur,haz aldığım için ezberlerdim.
EKMEK VE YILDIZLAR
Ekmek dizimde
Yıldızlar uzakta tâ uzakta
Ekmek yiyorum yıldızlara bakarak
Öyle dalmışım ki sormayın
Bazen şaşırıp ekmek yerine
Yıldız yiyorum
5
Işık kör edicidir, diyorlar,
Özgürlük patlayıcı.
Lambamızı bozan da,
Özgürlüğe kundak sokan da onlar.
Uzandık mı patlasın istiyorlar,
Yaktık mı tutuşalım.
Mayın tarlaları var,
Karanlıkta duruyor ekmekle su.
6
Elleri var özgürlüğün,
Gözleri, ayakları;
Silmek için kanlı teri,
Bakmak için yarınlara,
Eşitliğe doğru giden.
7
Ben kafes, sen sarmaşık;
Dolan dolanabildiğin kadar!
8
Özgürlük sevgisi bu,
insan kapılmayagörsün bir kez;
Bir urba ki eskimez,
Bir düş ki gerçekten daha doğru.
Kızlar vardır kıvırcık salata gibi
Ağızları burunları kıvır kıvır
Bacak bacak üstüne vapurlarda
Rüzgar eser oraları buraları görünür
Baktıkça fık fık eder adamın içi
Vay canına tükürdüğümün istanbul'u
Bir oynak olur Fındıklı önlerinde
Elimde yüz iğnelik çapari
Poyraz gibi dalarım palamutlara
Altımda Turgut Reis motoru
Rumelihisarı'nda Orhan'ın mezarı
Ne gittim ne gördüm gitmek de istemem
Taze ekmek bir parça beyaz peynir
Şimdi olsa şuracıkta rakı içer
Denize mi bakar kim bilir
Ben rıhtımdan suya atlarım
Altımda balıklar
Üstümde bulutlar
Ağzımın kenarında çırpıntılı Boğaz suyu
Pembe yalıya doğru yüzerim
Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem,
Boğazımda düğümleniyorsa lokma,
Buluttan nem kapıyorsam, vara yoğa
Alınıyorsam, geçimsiz ve işkilli,
Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,
Denize bile iştahsız bakıyorsam,
Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,
Bu darağacı suratlı toplum!...
yapı kredi yayınlarından çıkmış, "gece yazı" isimli, oğlu samih rifat'in ve kendisinin şiir çevirilerinin bulunduğu güzel bir kitap vardır. sanırım baskısı kalmamış. sahaflardan mutlaka bulunmalı ve okunmalıdır.