her şeyden dolayı üzüntü. faşist ruhun gururlanmasından, tabanı delik ayakkabılardan, vicdanı delinmiş bir toplumdan dolayı. bir katilin çocuklaştırılmasından, sırıtarak poz veren jandarmadan...
üzüntü, sonsuz... yılgınlık, umutsuzluk. uzanıvermek o ölünün yanına...
içeride iyi beslendiği, her gün krallar gibi kıçı serip yattığı belli oç' nin. ne yiyorsa içiyorsa, bana ne yesem yaramıyor insanlarına söylesin de o insanlar da çirozluktan kurtulsunlar artık.
kısa bir kızgınlıktan sonra yoğun bir acıma. dünyalar kadar acıya sabebiyet vermiş bir çok kişinin nefretini kazanmış masumun kanını akıtmış küçücük birine başka ne hissedilir.
hormonlu bir adet 17'lik baretta (ya da her neyse kullandığı tabanca) gelir akla. bilmem, hrant'ın kalleşçe arkasından yaklaşıp, ensesine soğuk kanlılıkla ateş etmesinden midir nedir?
o.s. e bakmak sadece onun utanç verici çirkin sıfatını görmek değil, onun ardında yatan, semiren, her yere bulaşan rezil faşist zihniyeti de görmektir. bir türkiye insanını, bir gazeteciyi katledecek planı yapıp bunu türk milletine mal etmeye çalışan korkak pislikleri, "plan yapmayın plan" diyen aşağılık beyinsizleri görmek, onun ardında yatıp pis sarı dişlerini gerdirerek gülümseyen politikacı sıfatına bürünmüş faşist eşkiyaları görmektir.
evet, o.s a bakarken gülerek yakıp, donarak ölen zihinsizleri görüyorum.
ve mide bulantısından başka hissedecek birşeyim yok elbette...
türk bayrağının önünde çekildiği o foto gelir herkesin aklına ve gururlanır her türk milliyetçisi. işte budur vatanını sevmek; bir ermeniyi hunharca öldürmekten daha iyisi, daha güzeli olamaz zaten.
nefret! ama hrant dink i öldürdüğü için değil, bazı kişilere maşa olup, kendini kullandırıp, başımıza "hepimiz hrantız hepimiz ermeniyiz" gibi saçmalıkları sardırdığı, bu ülkede perde arkası oyuncularının ekmeğine yağ sürdüğü için.