dindarcı faşist zihniyeti deliye döndüren olaydır. aslında sinir yapmaya lüzum yoktur ki zaten yök ü ele geçirdiklerinden son derece işe yaramaz bir insanı yök başkanı olarak atadıklarından direniş çok uzun sürmeyecektir. alınıp alınmaması olayına gelince; amasya eğitim fakültesi, samsun 19 mayıs üniversitesi de dahil olmak üzere rektörlerin kanunu uygulamasıdır. türbana serbestlik tanıdığı iddia edilen değişiklik incelenirse ortada süper bir açık olduğu ve aklını kullanan her rektörün bu açıktan faydalanabileceğini görürsünüz.
bu dindarcı faşistler dini falan umursamadıklarından sadece zaferlerini doya doya yaşayamamanın verdiği üzüntüyle ağızlarından salyalar akıta akıta saldırmaya devam edeceklerdir.
çok ilginç bir dindarcı faşist davranışı da hakaret ettikleri laikçi! topluluktan anlayış beklemelidir. biz size karşı tahammülsüzüz ama siz bize anlayış gösterin derler. bu arada bu dindarcı faşistler ülkeyi siz ve biz olarak bölenlerdir.
gönül isterdi ki türbanla ilgili de bir kaç kelam edeyim; ancak d
ndarcı faşistlerin de türbanı umursamadığını görünce değinmeye gerek duymadım.
laikçi faşistden dindarcı faşiste tamam.
turban yasasi denilen yasanin serbestligi eger ki anayasa mahkemesince de kabul gorurse odtu nun mecburen tukurdugunu yalayacagi durumdur.diger universitelerde hangi kanun gecerse odtu de bunu uygulanmak zorundadir.o zaman nerede kaldi esitlik?odtu sol kesime hitap ediyor diye -helal olsun- -alkis odtu ye-demek esitlik anlayisina ters duser.boyle bir zamanda memleketin bu kadar sorunu varken bir bez parcasini anayasanin kalbine koyulup uzerinde aylarca konusmak yeterince anlamsizdir.bugun turban yasaktir evet odtu dogru olani yapmistir fakat yasak kalkinca kim olursa olsun bunu uygulamak zorundadir.*
bazı androitlerin haberi çarpıtması sonucu yaygarası kopan hadisedir. zira rektör, salt bir anayasa değişikliği ile böyle bir yola başvurmanın hata olacağını ileri sürmektedir. söz konusu öğrencilerin üniversitelere alınabilmesi için yüksek öğretim kanunu'nun ek 17. maddesinde de düzenleme yapılması gerektiğinden söz ediyor.
içinde herhangi bir takdir edilecek veya kötülenip eleştirilecek bir durum barındırmayan olaydır. anayasa şuan itibariyle onu emretmektedir ve üniversiteler buna uymak zorundadır. odtü rektörü de normal olanı yapmakta ve türbanlıları üniversite'ye almamaktadır.
asıl daha yasa çıkmadan sırf hükümet'e şirin gözükmek için türbanlıları üniversitelere alan rektörler konuşulmalı, eleştirilmelidir çünkü anayasa'ya aykırı ve dolayısıyla anormal davranan onlardır.
sabit ve sıkı bir kılık-kıyafet yönetmeliğinin yerine kıyafet özgürlüğü tanınan üniversitelere türbanın girmesini destekleyen, ancak bu eylemin* bu yolla ve bu adamlar tarafından gerçekleştirilmesini istemeyen kesimi haklı çıkarmış hadise.
üniversitelerde devlet dairelerinde olduğu gibi sıkı bir kılık-kıyafet yönetmeliği yok. öğrenciler kılık ve kıyafetleri ne olursa olsun eğitim haklarından mahrum bırakılmıyorlar. haliyle türbanlı öğrenciler de bu özgürlükten paylarına düşeni almak istiyorlar.
buraya kadar mutabıkız sanırım, ki bir üstteki paragraf da aynen türbanlı öğrencilerin savunması.
ancak ben türbanın üniversiteye bu adamlar tarafından ve bu şekilde yapılmasına karşıydım. bir yandan özgürlükten dem vurup iktidara geldiklerinden beri levent kırca, emin çölaşan gibi kişilerin halkı zehir(!)lemesine izin vermemek adına insanların ekmeğiyle oynayan, ankara'nın kültür mirası sakarya caddesi'ni şehir dışına çıkarma tasarısı hazırlayan insanlar tarafından, üstelik de ülkedeki gerilimi bu denli artırarak gerçekleştirilmesini istemiyordum.
inanmıyordum bu hükümetin özgürlükçülüğüne. %47lik oy oranına güvenerek ülkeyi diktatör gibi yönetmelerini ve kalan 53lük dilimi çöpe atmalarını da hazmedemiyordum. ama asıl en önemlisi siz insanları gererek ve bölerek bunu üniversitelere sokarsanız bu kadar şiddetli gerilimden mutlaka kıvılcımlar çıkacaktır."bu tasarı geçerse bir odtü'ye türbanlı giremezken bir konya-selçuk'a da türbansız giremeyecek" önyargım çok da büyük bir kehanet değilmiş demek ki bu açıklamayı duyuyoruz.
balık baştan kokar. bu açıklama biraz sivri de olsa inanın ana odtü içindeki gerilimi o kadar güzel yansıtıyor ki. en az 50 kişi tanıyorum bu tasarı geçer de sınıfa türbanlı biri girecek olursa bir dahaki ders sınıfa kafasında donla girecek olan. kaç kişi tanıyorum bir bilseniz sınıfa mayoyla gelmenin planlarını yapan. ve yine kaç kişi tanıyorum, konya selçuk'a, sivas üniversitesi'ne gidip de artık okullarına sadece sınavdan sınava gidecek olan.
ne bekliyordunuz peki? bu kadar gergin bir ortam varken önünüzde bu ortamın kıvılcımlanması çok mu garibinize gidiyor? dua edelim de bu kıvılcımlar yerini alevlere bırakmasın.
eğer özgürlük adı altında işinize gelen başka şeyleri de değiştirirseniz o değiştirdiğiniz şeylerin sahibi de bir şekilde kendisini savunur.
yukarıda gerçekleşmiş bir kehanetimi sizlerle paylaştım. vu bir kehanette daha bulunacağım: üniversitelere bu şekilde alınan bir hakla türbanlı girmeye devam ederse kızlarımız, çok yakın bir zamanda başı açık olanlar giremeyecek derse. bakmayın şimdiki "kimse kimseyi zorlayamaz" şarlatanlığına. "pardon bacı, ama burası müslüman bir ülke" sözünü duyacağımız günler çok da uzak değil.
benim için özgürlük denen şey kadını eşyalaştırmanın bir simgesi olamaz. bunu dile getirdiğim zaman duyduğum ilk eleştiri: "o kadar özgürlük için yırtınıyorsunuz, bu mu sizin eleştiri özgürlüğü anlayışınız?"
güzel kardeşim, istediğini düşünmekte ve bunu dile getirmekte ve istediğin yere gitmekte serbestsin. hatta bana sorarsan senin asıl hakettiğin yer de orası. ancak bir yere giderken yeter ki çek o ellerini yakamdan.
ve adım gibi biliyorum ki şimdi boş olduğuna bizleri inandırmaya kastığınız o elleriniz bu gidişatla birkaç yıla kalmadan yakama yapışıcak.
kimsenin kimsenin inancının samimiyetine kendince karar vermeye ve sonucunda o verdiği karara göre davranmaya, üstelik de bir üniversitenin rektörü ise, uygulamaları biçok kişiyi etkiliyorsa hakkı yoktur. kendince başörtülü olanların samimiyetine inanmıyor olması kafasına göre davranma hakkı vermez.
üstelik odtü gibi bir üniversitenin rektörünün demokratlıktan bu derece nasibini almamış olması ayrıca bu olaydan bağımsız olarak zaten yeterince vahim bir durumdur. asıl kadrolaşmayı hangi kesimin yaptığının çok güzel bir örneğidir. ama kadrolaşan, hukuka, demokrasiye aykırı kararlar veren, kendi yetkilerinin çok üstünde davranan elitist olduğu söylenen insanlar olunca suç olmuyor tabi. hukuk kavramını kendin belirle sonra çıkıp, hukukun üstünlüğünü savun, güzelmiş.
aynı odtü rektörü tiyatro izleyen öğrencilere ses çıkardıkları için soruşturma açmakta, bir şeyleri protesto eden öğrencileri okuldan uzaklaştırmaktadır. yani aslında ölye ilerici falan değil. düşünün sokak tiyatrosu izleyen öğrencilere "çevreye rahatsızlık vermekten" dolayı soruşturma...
şimdi soruyorum bu kafa mı ilericidir ki, ilercilik adına türbanlıları üniversiteye almamaktadır?
odtü rektörünün ilericliği neyse "vah türban ah türban" diyen laik elitlerin ilericiliği de odur.
edit: gelsin eksiler, gitsin eksiler. Eksi veren laik elitistlere 10 paunlık soru: her protestoya soruşturma açmak, sokak tiyatrosundan bile rahatısızlık duymak mı size göre daha büyük gericiliktir, yoksa (iddia ettiğiniz üzere) türbanla üniversiteye girmek mi?
işbu entrye konu olan olay ve gelen eksiler laik elitistlerin çağdaşlıktan anladıklarının kendi düşüncelerine uyulması olduğunu göstermektedir. Ne mutlu.
Üniversitemle bir kez daha gurur duyamama vesile olmuş karardır.Cumhuriyet değerlerinin altını oymak için "özgürlük" kılıfı uyduranlara, demokrasiyi sayısal üstünlük diye daraltıp seçilmiş bir padişahçasına yönetenlere karşı cumhuriyetin bir tepkisidir.Odtü siyasi islamlaştırma politikasının bir parçası olmayacaktır.