obsesif düşünce; zihnimizden uzaklaştıramadığımız, istenmeden oluşan, kişiye ters gelen, ısrarlı, genellikle kötü düşünceler, dürtüler, hayal ya da tasavvurlardır (örn; simetri, mikrop kapma, kirlenme, aykırı cinsel, saldırganca, küfürlü dini düşünceler). kişi, bu düşünce, dürtü ve hayallerini zihninden atmaya ya da önemsizleştirmeye çalışır. bu düşünceler, dürtüler ya da hayaller, sadece gerçek yaşam sorunları hakkında duyulan günlük üzüntüler şeklinde değildir.
kompulsif davranışlar ise; bu düşüncelerı, etkisizleştirmek için yapılan davranış ve hareketlerdir.
sanıldığı gibi yalnızca "ocağın altını kapadım mı?", "ütünün fişini çektim mi?", "tokalaştım, mikrop kaptım mı acaba?" gibi yüzeysel soru(n)lardan ibaret değildir, çok daha geniş obsesyonlar barındırır bu anksiyete bozukluğu.
başlarda, sayılarla kafayı bozmaya başlarsınız yavaş yavaş. çok şekilde karşınıza gelebilir bu durum, ama obsesif kompulsif bozukluk yaşayıp da sayılarla sorun yaşamayan insan yok denecek kadar azdır. örnek vermek gerekirse, çift sayı ya da tek sayı takıntıları. test sınavlarında en basit bir işlemi bile sırf emin olabilmek için defalarca yazarak kendince teyit etme isteği. bir işi belirlediğiniz bir sayı kadar yapmazsanız, size ya da yakınlarınızdan birine kötü bir şeyler olacağı hissiyatı...
ilerleyen evrelerde sol-sağ takıntılarının başlaması muhtemeldir. her şeyi sağ elinizle yapmak istemek, sol eli uğursuz kabul etmek vs...
daha da ilerleyen evrelerde hayatınızın verimini de azaltacak rahatsızlıklar ortaya çıkar. doğru olduğunu bildiğiniz şeyleri defalarca kontrol etmek ve bu nedenle bolca zaman kaybetmek, tabii ki temizlik hastalığı, elleri defalarca koklayıp yıkamak, dokunulan her
şeyden huylanmak, dolayısıyla insan içine karışmak istememek... işin özü, illet bir hastalıktır. kurtulmak için esaslı bir psikoterapi şarttır. ki, tamamen kurtulabileceğiniz bir bozukluk değildir, hayatınızda ufak da olsa izler bırakacaktır.
saplantı bozuklukları olarak da adlandırılan psikolojik rahatsızlık. kısaca bahsetmek gerekirse; Günlük hayatta batıl inancı olan, en ufak şeylerden kaygı duyan veya şüphelenen insanlar çoktur. Bu gibi belirtileri gösteren herkes hasta olarak kabul edilemez, ancak bu düşünce ve davranışlar aşırıya kaçtığında obsesif kompulsif bozukluktan söz edilir.
antidepresanlar ve psikoterapi ile tedavi edilmeye calisilan hastalik. kompulsiyon yani zorlanti, kafaya takilan ( genellikle sacma ) duygu ve dusuncelerin aksiyona yansimasidir. ornegin obsesyon kapiyi 3 kere kontrol etme istegi ise, kompulsiyon bu dusunceyi hayata gecirme yani pratige yansitma hadisesidir.
gecenin bilmem kaçına kadar düşünmeye yol açabilir. bu çoğu kez istem dışıdır ve ne yapılırsa yapılsın önüne geçilememektedir.
eğer uykusuzluğa çare diyorsanız alın size zyprexa. ama dikkat edin, oldukça etkilidir. **
türkçede saplantı zorlantı bozukluğu diye geçer. saplantıyı anladım da zorlantı ne dostum ya?
kafasına herhangi bir olayı çok takan insanlar "takıntı yaptım galiba" derler. onlar ehl-i cühela diye nitelendirilebilirler izninizle. çünkü bir şeyi kafaya takmak, takıntı değildir. takıntı, insanların bir şeyin ne kadar düşük ihtimalli ya da gerçek dışı olduğunu bilseler de "ya olursa" diye düşünmekten kurtulamamalarıdır.
misal, evden çıkarken, tehlike teşkil edebilecek her şeyi kontrol etmiş insanlar ya unuttuysam diye tekrar tekrar kontrol edip saatlerce çıkamamaktalarsa bunlar takıntı sahipleridir. veya hasta olmadığını bile bile sürekli "ya hastaysam, ya başladıysa" diye düşünüp tıp kitaplarından ayrılamayan insanlar da hastalık takıntısı sahipleridir. ha bu arada, hastalık takıntısı ile hipokondriyazis birbirinden farklı şeylerdir. hastalık takıntısı olan insanlar hasta olmadıklarını bilirler, ancak hipokondriyaklar gerçekten hasta olduklarını düşünürler.
bir de takıntılı insanların beyin kimyalarında bir dengesizlik vardır. aynı kimya bozukluğu aşık insanlarda da görülmekteymiş. yani aşk takıntı mıdır?
düzeltme: itinayla bilgi vermeye çalışan entiri niye eksilenir ki?
bardağın dolu tarafına bakmak lazım ; evi böyle bozukluğu olan birine emanet edince rahat ettiren hastalıktır. Dışarı çıktığında camlar kapalı, elektrikli cihazların unutulmadığı ve sizin aklınıza gelemeyecek bir çok şeyin hasta emanetçinin aklına geleceği ve rahatlamanızdır söz konusu hastalık.
yaklaşık 300 takıntım olmasından dolayı gittiğim doktorun hastaneye yatırarak tedavi edeceğini söyleyerek adını bile duymak istemeyeceğim kadar çok nefret ettiğim hastalık .. bu arada temeli psikolojik değil fizyolojiktir.
kisaca (bkz: okb)
bu hastaliktan kurtulmanin imkansiz oldugunu düşünenler vardir.kesnilikle yanlış edinilmiş bilgiler dogrultusunda ortya çıkan kanıdır.evet bu hastalikla baş etmek zordur ama iyi bir tedavi yöntemi ile etkilerini azaltmak ve kurtulmak olasidir.
-bulaşıcı hastalıklar ve mikroplardır, kişi tokalaşmak ile hastalık kapmaktan korkar.
-sürekli endişe etmektir, örneğin ocağı açık unutmak, ütüyü üzerinde bırakmak, kapıyı kitlemeyi unutmak gibi.
-aşırı düzen ve temizlik, örneğin kişi her gün evin her tarafının tozlarını alır ve eğer bir yer eksik kalırsa büyük bir sıkıntı ve rahatsızlık yaşar.
-zarar verilmesi, örneğin sürekli olarak birilerine zarar vereceğinden korkmak.
-seks. evet sürekli zihinde belli seks görüntülerinin yer alması sonucu kişinin bu düşüncelerin dışarı yansımasından korkması. en önemlisi ve bizi ilgilendiren kısım burası.
biz erkek milletinin tamamı bu illetin pençesinde.
sapıklıklarımızı mazur gösterecek bu hastalığa sıkı sıkıya bağlanmalıyız.
belki de tek kurtuluşumuz bu olur.
(bkz: minareyi çalan kılıfını hazırlar)
sürekli içinde heyecan taşıyan bünyedir. kaybetme korkusuyla yaşar çünkü takıntıları vardır. hayatta bağlı olan şeylerin elinden gideceğini bilmesi onda bu hastalığı yaratmıştır ama önemli değildir bunun farkında olmayanlar da var, sen en azından farkındasın ama aşırı farkındasın... öyle ki vücuduna çeşitli ilaçların girmesine izin veriyorsundur.
6 aydır yoğun bir şekilde tedavisini gördüğüm hastalık. ilaç tedavisi ve kişisel telkinlerle hastalığın etkileri minimuma indirilebiliyor. obsesyonların zorladığı rituelleri ve kompulsyonları yerine getirmek kişiyi bir nebze rahatlatsa da bunlar hızla birbirini besleyen kısır döngüye yol açmakta bu yüzden bu zorlayıcı kompulsyonlara girmemek kişinin kendikendisine uygulayacağı en iyi çözümdür.