muhtemelen acun'un murat boz'a şımarık çocuğu, mustafa sandal' a efendi adamı oyna, hülya avşar' a bol bol çirkeflik yap dediği program. hadise'ye ne demiş bilmiyorum ama çok afedersiniz mahalle karısı gibi davranıyor kendisi. *
yarışmacıların neredeyse tamamının kırık saç problemi olduğu yarışma. saç mı seçiyorsunuz ses mi diye düşünmeden duramıyor insan. bi de şu anki eşek hikayesini anlatan hemşehrimmiş lan. ermenek'e "küçük bir ilçe" demeyeydi iyiydi.
az önce bir yarışmacıyı gösterirken fonda charlie s angels full throttle filminin soundtraclerinden biri olan bir şarkıyı çaldılar. şarkının adını bilen varsa özel mesaj yoluyla thebalkanboy a ulaşabilir.
edit, bulunmuştur. edwyn collins - a girl like you
o koltuklarda oturanların tüm önyargılarının günyüzüne çıktığıdır. şarkı bittikten ve koltuklar döndükten sonra hatun güzel çıkınca adamların yüzlerindeki ifade, o kıvırma çabaları falan... çok hoş lan.
musti'nin lokum gibi 2 abiyi kadrosuna kattığı yarışma. başlarda zayıf bir takımı var gibi gözüken mustafa gözümde en azından 2. sıraya oyurdu takviyelerle. bunda başta deli gibi muraz boz seçen kızların azalması da bir başka etken tabi.
murat bozun maşşşaallah çektirttiği programdır. canım canıım ne tatlısın sen öyle hihi eğer bu yazıyı okursan yani hoşuna falan giderse ulaşırsın artık ay canım benim ya ****
Acun'un ekstra sunuculuk parası almak için oturduğu ses yarışması.
Acun yüzünden elenen yarışmacıya da buradan sevgiler. Belli ki jüriyle ön konuşma yapılmış. ismini bile bundan alan programda ses o kadar önemli değilmiş.
acunun her yaptığı program gibi gene tutan bir sarkı yarısmasıdır. Hiçbir ses uzamnı olmadıkalrı halde jüri seçilen hiçbirşeyden haberi olmayan 4 jüriyle beraber işlenen program acunun sırf reyting toplmak için sectiği jüriler tarafından oldukça reyting almaktadır..
hülya avşar'ın müzik otoritesi niyetine orda bulunması, gerçek sanatçıların kendilerini şimendifer gibi hissetmesine neden olabilecek yarışma programı. çok üzgünüm ama böyle.
izliyorum ben bunu. programın kalitesinden falan bahsetmeyeceğim, zira acun'un yaptığı programlar kaliteden çok izleyici çeker mi mantığı güdüyor, para getirir mi derdinde. jüride dikkate alınacak tek adam var, kendisi de mustafa sandal. en parlak dönemi benim çocukluk yıllarıma denk gelmiş olan musti'nin onun arabası var ve bu kız bana kazak örsün temalı şarkılarından başkasını zinhar bilmiyor olmama rağmen, kendisinin orda bulunan diğer şarkıcımsılardan kat be kat daha fazla müzik bilgisi ve başarısı olduğu da bir gerçek. çok güzel sesler çıkıyor, bet sesliler de çıkıyor. yalnız şuna açık ve seçik olarak katlanamıyorum: özellikle de hülya avşar'ın, çok afedersiniz ama poposunu zorlayarak dahi çıkaramayacağı sesleri hiç zorlanmadan çıkarabilen insanlara karşı yarım ağız "güzeldi ama dönmedim", "ay bilmiyorum bişey beni çekmedi", "duyguyu alamadım", "ya sesin çok güzeeel dönmedim diye çok pişmanım:((((" denmesine sinir oluyorum. o an hürrem gelsin de jüri üyelerinin üstüne otursun istiyorum.
mistletoe isimli yazarın şu #13606903 enstrysinin altına imzamı atarım.
ayrıca sadece "program olarak" (tırnak içersinde) değerlendirirsek jürinin birbirini görmemesi lazım. birbirinden çok etkileniyorlar çünkü. en sağlıklı yaklaşım mustafa sandal'dan çıkıyor ve dolayısı ile o beğenmeyince, diğer jüriler bir adım geride bekliyor.
acunun pek görünürde olmadığı sesinin çıkmadığı bu konu hakkında pekde bilgeççe yorumalrınında bulunamdıgı programda diyebiliriz program baştan sona jüri ve yarışmacı arasında geçmektedir.
katılımcılarına oldukça kısıtlayıcı,katı şartlar dayatan ve resmen sömürü politikasını benimsemiş yarışma.
ay acunu çok seviyoruz, haftanın yarı günü ekranda görüyoruz. yarışmalar, şarkılar, tatlı ve samimi jüri atışmaları, danslar, karılar kızlar falan derken geçiyor zaman, allah razı olsun.
peki bu yarışmalara katılanların hangi şartlar altında yarıştığını hiç düşündünüz mü? veya neden bu yarışmalarla parlayanların ünlü kalamadığını?
sözleşmenin süresi bittikten sonra bile yarışmacı 9 ay boyunca müzikten kazanacağı gelirlerinin yüzde 20'sini şirketlere ödemek zorunda bırakılıyor.
yarışmacıların yarışmaya katılmadan önce ürettiği bütün müzik eserleri de şirketin kullanımına devrediliyor.
yarışmacılar istedikleri gibi müzik tarzlarını değiştiremiyor, poptan rocka, veya rapten hip-hopa geçemiyorlar.
eğer yarışmacı toplantılara kendinden kaynaklanan nedenlerle geç veya fiziksel-ruhsal sorunlarla katılırsa sözleşmeyi ihlal etmiş oluyor. sözleşme ihlalinde ise yarışmacı şirketlere 25 bin avro ödemek zorunda bırakılıyor.
sözleşmeyi iptal etme hakkı sadece şirketlere ait. yarışmacı hiç bir koşulda sözleşmeyi iptal edemiyor.
albüm satışa çıktıktan sonra elde edilecek gelirlerin sadece yüzde 12'sinin yarışmacı ile paylaşılacağı da sözleşmede yer alıyor.
sözleşmenin maddelerinin açıklanması yasak olduğu için yarışmaya katıldıktan sonra sömürülen yarışmacılar yaşadıklarını basına anlatamıyor. anlatabilseler bile bu işten para kazanan ana akım medya devlerinin bu isyana yer vermesini beklemek saflık olur.