Bu ülkede çocuklara yer yok. Başka ülkelerde varmış, her tarafı yeşil ülkelerde. Biz, büyük bir sabırsızlıkla çocukların büyümelerini bekliyoruz. Onların kafalarına vuruyoruz, adam olmaları için. Seniyezitseni olarak görüyoruz onları. Kafalarını tıraş ediyoruz çabuk büyüsünler diye. Benim içimdeki çocuk büyümedi. Yıllardır taşıyorum içimdeki çocuğu; yaşamadığı için büyümedi hiç, amcası. diyor tehlikeli oyunlar da.
öyleyse, ben de hayatımın sonuna kadar aynı yerde kımıldamadan oturacağım. herkes istediği kadar koşsun. beni anlayacak insan, oturduğum yerde de beni bulur
''şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim dedi. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda.''
tutunamayanlar gibi bir zamanın ötesinde bir romanı kaleme alan deha ama insan... Aslında biriktirdiği, yüklendiği ne çok şey vardı yazmak için ama zaman ondan yana olmadı. Zamana da tutunamadı..
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi, boşuna mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.
-tut ki güneş açtı. papatyalardan taç yapar mı saçlarımıza?
-bilinmez efendimiz.
-yıldız kaydığında diler mi bizimle olmayı?
-sanmam efendimiz.
-ben de sanmam.gidelim olric.
-gidelim efendimiz.
bazı insanların tam olarak idrak edemediği mizahını sevdiğim ve okurdan dikkat talep eden yazar.
nitekim bir gün birisinin net adresinin kişisel bilgisine şunu yazdığını gördüm: tutunamayanları okudum ve gülmeyi unuttum.
düşünebiliyor musunuz? bu bir beğeni cümlesi. çok acayip.
toplumun adı üstünde ''tutunamayan'' kesimini sivri dille anlatmış, döneminin aydın kesimlerince ödül alsa da tartışma konusu olmuş. sebebi çok basittir; tutunamayanları yazarken, aydın kesimini de keskin mizahla alaya alıyor. yepyeni bir dil oluşturuyor. o zamanın abileri, babaları da yahu bu mühendis bozması yazar da kim diyorlar. malumunuz; hayattayken 2. basımını bile bulmamış kitapları öldükten belli süre sonra kitlesini buluyor ve şuanda okunan, bazı mizahını,ironisini anlamayanlarca tamamen yanlış yorumlanıp edebiyat zehirlenmesine yol açan ''tutunamayanlar'' bu adamı hissetmek için ilk okunması gerekenlerdendir. bir okuyucu olarak yüksek seviye ister. aman dikkat.
SEVGiLi OĞUZCUĞUM ATAY; Hayat, düşünceleri tutan bir hapishanedir demiş 36 sene önce. düşüncelerin artık hayat hapishanesini aştı. senden sonra kelimeler bazı anlamlara gelmese de hala ruhuma dokunuyor.
olmasaydın olmazdım. *