bugün 24 aralik....noel günü...yurtdisinda yasayan ve yasadigi ülkenin insanina entegre olmus, o ülkede belirli bir is yerinde calisan -ve o isyeri eger bir dönerci dükkani degilse-, ve is arkadaslari olan, o insanlarla görüsen, kendisi icin de "noel" hediyeleri alinan her türk icin, önemli bir gün.
biz noel´e inanmayiz ama, gel gör ki noel tatili diye birsey var ve eve yiyecek bazindan alisveris yapmak lazim. ayrieten noel ziyareti yapmaya gelirler, adama da tutup "kardesim bana gelmeyin, ben müslümanim sizin noelinize inanmiyorum" diyemezsin. e misafir gelince de, adamin önüne kektir, kahvedir, yemektir, birsey cikarmak lazim, yani diyecegim o ki, ya yasadigin ülkenin insanina karismayacaksin, arana bir duvar öreceksin, ya da o kutlamalara ister istemez katilacaksin. ya da ,yani, noel tatilinde türkiye´ye falan gitceksin-ki cok yaptigimiz bir istir.
alisveris stresi diye birsey vardi bugün... kasalarin önünde upuzuuun kuyruklar. hersey kapanin elinde kaliyor. hindi reyonuna hindi yetistiremiyorlar. tabii dondurulup paketlenmis domuzlar da cok ragbet gördüler, biz yemiyoruz ama, alan aldi tabii... gelecek misafirlere de ikram etmek icin de tabii hatiri sayilir miktarlar da alisveris yapmak gerekti.
ve hediye stresi... bu hediye olayi ikinci seneden sonra kisir döngüye giriyor ve gercek bir stress unsuru oluyor. cünkü x kisisi, sana güzel bir kitap ediyor, ya da adam tutuyor, kabartma, fiziki türkiye haritasi hediye ediyor, sen de ona tutup, kiytirik bir hediye alamiyorsun, ve "ne aliim ben simdi" düsüncelerine daliyorsun. ya da birisi nereden buluyorsa,goethe´nin bir kitabinin (werther) 1870 yili basimini bulup sana hediye ediyor. ya da birisi tutuyor, senin esine chanel 5 parfüm hediye ediyor. o parfüm nerden baksan 200 euro. senin gelecek noel de bu insanlarin hepsine dise dokunur seyler hediye etmen gerekiyor, simdi bir de birisine bir sey hediye edebilmek icin adamin meslegini, ilgi alanlarini bilmek lazim. makina mühendisi adama gidip beethoven´in 6.senfonisinin partitürünü hediye edemezsin. ya da hic kitap okumayan bir adama tutup kalin bir kitap hediye edemezsin...kara kara düsüncelere daliyorsun...zor isler bunlar sözlük, en iyisi o döngüye hic girmemek, de olmuyor. cünkü o zaman da "sonradan hediye almak zorunda kalmamak icin alinan hediyeleri kabul etmemek" triplerine giriyorsun, o zaman kiriliyor insanlar. yani iyi olmuyor.
evet...yumurta iyice kemige dayanmisti bugün. dükkanlarin hepsi saat 1 dedi mi kapandi. o saate kadar millete hediyelerini almis olman lazim. eve alisveris yapmak lazim, hediyeleri almak lazim, bir de almayi düsündügün hediyeleri, almayi düsündügün yerlerde "bulabilmen" lazim. kitapciya giriyorsun, belirli bir kitabi birkac gün önce gözüne kestirmissin, haydaaa, o kitap bitmis, kalmamis, yok kitap...n´olcak simdi?...sehir kazan sen kepce, "kitap avina "cikiyorsun, vakit geciyor. sonradan almayi düsündügün kitabi bulursan, cok iyi oluyor, bulamazsan,bir plan b´nin olmasi lazim. yani hediyenin verilecegi sahsin, baska bir özelligini biliyor olman lazim. benim tanidigim bir alman arkadasin, evinde model tren yolu var. cok iyi bir adamdir, ve bana resmen "noel de senden su kitabi istiyorum" dedi. ben o kitabi kardesim, bugün bulamadim. yok kitap... daha önceden vardi, bugün yokolmus. bitmis. bir aralar da o model tren sistemini bana tanitmisti. böyle daglariyla, binalariyla, tren istasyonlariyla, minyatür bir sehir, kurmus adam hobi olarak. kitap ucuzdu, onu bulamayinca, onun bulamadigi bir alman model lokomotif var, dükkanlarin kapanmasina bes kala, minyatür vagon tren satan bir dükkana girdim, ve o lokomotifi aldim. cok pahaliydi....ama n´apcaksin...
evet bugün 24 aralik...noel günü...bir hristiyan bayraminin reklamini yapmak istemem ama su da bir gercek ki, akinti cok güclüyse, akintiya karsi yüzmek, her zaman mümkün olmuyor... bir noel hediye stresi günüydü bugün. bu aniyi da sözlük yazariyla paylasmak istedim.