katilin kurbanlarini oldurup birde oldurmeden yazi mi tura mi diye sormasi,akan koyu renkli kana ayagi bulasmasin diye ayaklarini sehpaya dayamasi ve tuvelette bacagina pansuman yaptigi sahneler kesinlikle kan dondurucu ve cok basariliydi.
ilginc sac bicimiyle katil kisinin elinde hortum ve oksijen tupu vari birseyle bol kanli cinayetler islendigi filmdir.teksas bolgesinde cekilen film kisinin teksas tan korkmasina sebep olabilir.zira o katile benzer bir kisiyi gormek kisiye iyi bir surpriz olmazdi.
javier bardem her zamanki gibi yarmıştır beni bu filmde. adam harika ya holywoodun oyuncularının yarısını cebinden çıkarır diğer yarısını da önüne katıp kovalar cinsten bişeydi. konu tam oturmadı diyen arkadaşlar bi daha izlesin filmi. ve coen kardeşlerin mesajını almak için lütfen şerifin konuştuğu sahnelere dikkat etsinler. oscar ödülü hakkında da : daha iyi filmler yok muydu? vardır mutlak ancak oscarın salt film iyiydi güzeldi şartına bakarak verildiğini düşünmeyin. yapımcıların akademide lobi oluşturarak heyeti kendi saflarına katmak için türlü atraksiyonlara girdiğini de belirtmek isterim. demek kii coen kardeşler iyi çalışmışlar film sonrası, biz çektik oldu dememişler vesselam.
Coen biraderler için en naif tabirle fırlama demek yanlış olmaz sanırım. Bu fırlama kardeşler 1984'de çektikleri Blood Simple / Kanlı Gerçek filminden itibaren bir yandan kara film geleneğinin sınırlarını ve seyirci kitlesini genişlettiler bir yandan da türler ötesi bir anlayışla Amerikan bağımsız sineması için lokomotif görevi üstlendiler.
Coen'ler kısa sürede kendilerine çekirdek bir seyirci kitlesi edindikten sonra bu kitleye daima farklı filmler sundular, 1991 tarihli filmleri Barton Fink başta Cannes Film Festivali olmak üzere birçok festivalden önemli ödüllerle dönerken çekirdek kitle de büyük bir hızla büyüdü.
Coen'ler, Barton Fink'in ardından ardı ardına sinema tarihine girecek çok önemli filmlere imza attılar. Fargo, Büyük Lebowski, Nerdesin Be Birader? Orada Olmayan Adam,6 yıl gibi kısa bir sürede ortaya çıkan çok önemli yapıtlardı. Coen seyircisi, her biri aşılmaz bir başyapıt sayılan bu filmlerin ardından sinema salonlarından ince bir gülümsemeyle ayrıldı ve bir sonraki Coen filmi için gün saymaya başladı.
Orada Olmayan Adam'ın ardından iki yıllık bir sessizliğe bürünen Coen'ler sadık seyircilerini hayal kırıklığına uğratan iki film çektiler. ilk film olan Dayanılmaz Zulüm ve bir yeniden çevrim olan Kadın Avcıları seyirciyi tatmin etmediği gibi eleştirmenlerce Coen Brothers efsanesinin de sonu olarak nitelenmişti.
Anlaşılan o ki Coen'ler yukarıda özetlemeye çalıştığım olumsuz süreçten derslerini çıkarmışlar ve geçen üç yılın ardından bir başyapıt olmasa da iyi bir filme imza atmışlar.
ihtiyarlara Yer Yok, bugüne kadar izlediğimiz Coen filmlerinin tüm iyi yönlerini içinde barındırıyor: Filmde ABD'nin Meksika sınırında gerçekleşen bir hesaplaşma, sahipsiz kalan bir kamyon dolusu uyuşturucu ve bir çanta dolusu para, vicdan sahibi bir avcı ve bir katilin öyküsü anlatılıyor. Bu unsurların varlığı bile iyi bir Coen filminin garantisi sayılabilir.
Coen biraderlerin filmleri insanın dünyevi adalete olan inancıyla oynamayı sever. Bir Coen filminin ardından salondan iç huzuru ya da arınma duygusuyla çıkmayız. Yaşamın kirli tarafının bize bulaştığını hisseder ve rahatsız oluruz. ihtiyarlara Yer Yok da bu açıdan bakılınca insanın adalet duygusunu sarsan bir film. Kasıtlı olarak bırakılan boşluklar iç huzurumuzu Amerikanvari bir yaklaşımla kaçırmayı başarıyor.
ihtiyarlara Yer Yok'da konuşma ve müzik kullanımı en az düzeyde tutulmuş. Sessizlik filmin içindeki gerilimi artırıcı en önemli unsur. Bu, filmlerinde genelde geveze karakterler yaratan Coen kardeşler için yeni bir durum. Javier Bardem ise çok az konuşan prensip sahibi katil rolünde gerçekten muhteşem. Bu nedenle de aldığı Oscar ödülünün meşruiyetini hiç kimse tartışmadı.
Filmde Coen sineması içinde söz konusu edilebilecek bir diğer değişiklik de yardımcı rollerdeki aykırı karakterlerin yokluğu. Takip edenler tüm Coen filmlerinde ana öyküyü besleyen yan karakterler çokça yer alır. Coen'lerin, en çok eleştirilen filmi olan Dayanılmaz Zulüm bile onlarca yan karaktere sahipti ve yalnızca bu rollerin varlığı bile filme önemli bir katkı sunmaktaydı. Sanıyorum, ihtiyarlara Yer Yok filminde Javier Bardem o denli güçlü bir kompozisyon çiziyor ki başka bir desteğe ihtiyaç duyulmamış.
Sonuç olarak kazandığı tüm Oscar'lara, tüm iyi oyunculuklara rağmen ihtiyarlara Yer Yok, sıradan sinema seyircisine hitap etmiyor. Seyircisinden, anlattığı sert öyküsüyle, tahammül, yavaş ilerleyen akışıyla sabır isteyen bir film bu.
inşallah bir devam filmi olur da intikam seyrederiz hislerini çoğu kişiyle paylaşıyorumdur herhalde, ama tabi olmayacak onu da biliyoruz. coenler tarzlarını daha bi kesinleştirmişler gibi geldi, film bittiğinde seyirciler bittiğini biraz daha geç kanıksıyor, haliyle tipik seyirci mutlu son görmek istiyor. hasılı son derece reel bi kurguya sahip, oyunculuklarda göt düşürecek cinsten, şahsen keyif aldım.
efendim bir filmi ya da herhangi bir sanat eserini temaşaya/dinlemeye koyulmazdan evvel onun tarihini, failini iyicene bilmek gerekir. o sanat eserinden tat almak bahisse, önceki önerim bilhassa elzemdir.
şimdi sen kardeşim, bir coen biraderler filmini normal bir aksiyon, gerilim filmi diye izlersen tabii ki değişik tepkiler verirsin. önerim, önce fargo'yu izleyin sonra bunu açın. o daha doyurucu ya gerçi.
bence, ortalama bir coen biraderler filmi, javier bardem orijinal tamam ona bir şey diyemem. elindeki aygıt da orijinal baya. en iyi film there will be blood'a gitseydi keşke. hayır onu izlemedim ama daniel day lewis oynuyorsa zaten döneminin en iyisidir.
(bkz: zodiac), (bkz: american gangster) ve de (bkz: the assassination of jesse james)kadar begenimi kazanamayan film. cok büyük beklenti ile izlemis olmam tabii buna neden olmus olabilir. ama ben yine de yilin en iyi filmi ödülünü alacak nesi var pek göremedim.
kötüleri anlatan sıkıcı, tek düze, oyunculuğu harika, bu seneki oskarları ham yapmış,'en iyi' sıfatını uzaktan yakından hak etmeyen film; saygılarımla..
sadece javier bardem için izlenebilecek film. her ne kadar şahsi fikrim olsa da, filmin bir yanı her daim eksik gibi görünmektedir, pozitif yanı mükemmel bir katil portresi olup, o da dün gece ''oskar'' denen heykel ile ödüllendirilmiştir zaten.
coen kardeşlerin hiçbir filmini beğenmeyen birisi olarak başlamamdan mıdır bilemem ancak, bu filme javier bardem'e saygı duymaktan başka hiçbir pozitif eleştiri oluşturamadım. fargo'da da aynısı olmuştu zaten, yine tatmin etmemişti beni. bu kez de aynısı oldu.
bir filmi izlerken sürekli kaç dakika kaldığına bakıp filmin bitmesini istiyorsanız, o film sizi içine almamış demektir.
büyük miktarda uyuşturucu, büyük miktarda para, çok miktarda ceset ve sonu kanlı biten bir pazarlık. bu sahneyle başlıyor film. başka bir adam parayı alıp kaçan, ölmek üzere olan meksikalıya su bile vermeyen ve sonradan yaralandığında yine meksikaya sığınan bir adam, açgözlü bir adam.
paranın peşine düşen seri katil, seri, çevik, soğukkanlı, felsefik, belki anlaşılmaz, oksijeni can vermek için değil can almak için kullanabilecek zekaya sahip bir katil. kötü ama zeki. ve kaybetmeyen.
bu filmde kötüler kaybediyor ama en kötüsü * kaybetmiyor belki de kazanıyor bir şekilde hayatta kalarak.
aslında bir çok benzerlik olmasına rağmen iki baş karakter arasındaki şu an ilk aklıma gelen benzerlik, yaralanıp zor duruma düştüklerinde, karşılarına çıkan insandan parakarşılığı ceketlerini istemeleri.
evet çok bölük börçük oldu taze taze yazmak istedim. halen daha filmin sonunun etkisindeyim. ve kesinlikle çok iyi bir sonla noktalandığını düşünüyorum. ilk seyredişte anlaşılmıyor ama şerifin eşiyle olan sohbeti yani rüyası esas mesele.
neyse şimdilik bu kadar biraz daha hazmetmem gerekiyor filmi.
birkaç orjinal plan ve sahneye sahip olmasına rağmen bunun dışında hiçbir etkileyiciliği olmayan, sonu havada kalan, tommy lee jones'un karakteri o filmde neden var anlaşılamayan, javier bardem'in yaşayan en büyük oyunculardan biri olduğunu kanıtlayan, imdb top 2050 listesinde tüm zamanların 34. en iyi filmi olarak gözüken ve buna azcık sinemadan anlayan herkesin kaba etiyle güleceğini düşündüren, tüm zamanları bırakın yılın filmi olmaya bile yaklaşamayacak olan coen kardeşler filmi.
evet, ortalamanın üstünde bir film. saygı gösterilmesi gerekebilir ama bu kadar da abartı yanlış. bunu ben tamamen coen kardeşler ismiyle oluşan reklam dalgasına ve saçma sapan festival jürilerine bağlıyorum. herhangi iyi bir sinema izleyicisinin imdb top 250'nin 34. sırasında gördüğü bir filme gitmeme ihtimeli nedir sizce? bunları hep ticari oyunlar olarak görüyor ve imdb'ye karşı da olan tüm saygımı yitirmek üzere olduğumu belirtmek istiyorum.
inanılmaz bir sıradan imdb top list'e giriş yapmış film, izlenip görülecek ne kadar iyiymiş... gerçi fargo hayal kırıklığı olmuştu benim açımdan ama, göreceğiz bakalım...
--spoiler--
javier bardem'i seri katil rolunde görmek şaşırtıcı, alışık olduğumuz bir karekter değil. konu basit bir mafya - para ilşkisi gibi. filmde kullanılan silahın mekanizması nasıl onu da bir açıklasalardı daha iyi olurdu. kötünün kazanması ile bitmese çok kayda değer bir film olarak görülebilecek düzeyde değil.
--spoiler--
oyunculuk ve seneryo pek haz edilebilecek gibi değil. tipik amarikan filmlerindeki vurdu kırdı sahnelerinden bolca var. senoryo olarak da kaçan ve kovalayan durumu. sıkıcı değil izleniyor. boş vaktiniz çok ve sıkılıyorsanız, başka da yapacak bişeyiniz yoksa izleyin.
oldukça başarılı bir oyunculuğa sahip, ancak filmin sonu beklentileri karşılayamıyor. izliyorsun izliyorsun büyük bir heycanla; sonunda ise " ee aq noldu şimdi" diye kalıyorsun. ama yiğini öldür hakkını yeme, sonunu düşünmessek izlenesi güzel film.
--spoiler--
coen kardeşlerin kötülerin de kazanabileceğini uyarladığı güzel bir film. filmin son beş dakikasına kadar muhteşem bir macera.. ama en son sahnede ed tom bell in bir rüyasını anlatıp bitirmesi macerayı değişik bir şekilde sonlandırıyor. kendi kendine sorguluyorsun "ee niye bitti şimdi bu? ne demek istedi orda" diye. tüm bu sorgulamalar filmin güzelliğini ortaya çıkarıyor aslında.. parayı kim aldı? şerif neden Anton Chigurh ı öldürmedi otel odasında? falan falan.. filmin başında tommy lee jones'ın anlattığı hikaye aslında filmin sonu. d
filmde hiç müzik olmaması güzeldi. daha akıcı bir hale getirdi filmi. Javier Bardem e gelince, Kesinlikle En iyi erkek oyuncu ödülüne aday olması gerekliydi. O ne muhteşem bir karakterdir öyle. hayran kalmamak elde değil.
There will be blood nasıldır izlemedim ama bu film oscar'ı haketmiş gibi sanki.
--spoiler--