ilk izledigim zaman sonunda agzım açık arkadaşla e hadi dedigim film. bittigini ögrenince peş peşe küfür yagdırdıgım nadir filmlerden dir. bir sonu yok filmin izlemeye de gerek yok onun için.
tüm zamanların en serinkanlı katili rolünde javier bardem harikalar yaratmıştır. ama film tam anlamıyla güzel bir sonla bitmemiştir. yine de izlenilesidir.
baştan sona hiç müzik kullanılmamış nadir filmlerdendir. ayrıca: (buraya spoiler koyalım)
--spoiler--
filmin sonunda başrol, parayı bulan adamımızın karısını öldürmek için yazı tura atar ve kamera evin dışına çıkar. ne olduğunu göremeyiz. ama şuraya dikkat; eleman evden çıkarken ayakkabılarının altına bakar, tıpkı daha önce birilerini öldürdüğünde ayakkabılarına kan olmuş mu diye baktığı gibi. yani kadını öldürmüştür ve kan olmuş mu diye bakmaktadır.
--spoiler--
filmin bir yerinde şerif "öküzle insanın mücadelesinde bile sonuçun ne olacağı belli değildir. şimdi öküzleri farklı şekilerde öldürüyorlar. havalı silahı beyinlerine sokup anına bitiriveriyor" gibi bir söz eder.
Tommy Lee Jones, Javier Bardem, Josh Brolin oynuyor, coen kardeşler çekmiş...
kısır döngü üzerine anlaşılmazlıklarla dolu, ilginç sahnelerin olduğu, anlamak için bitince bir başına, bir sonuna dönülen, sağdan soldan okunarak tekrar baş ve son izlenen, garip girdaplarla dolu etkileyici film... sorgulamadan izlemek olmaz, illa sorgulayacaksın ve izleyeceksin..
--spoiler--
gerçek... evet malesef gerçek hayatta genelde bıçkın delikanlılar hollywood filmlerindeki gibi kötü adamı haklayıp sevgilileriyle mutlu mesut bir hayat yaşayamıyor. gerçek hayatın hiç bir sahnesinde müzik de yok.
aslında sondaki araba kazası daha önce olabilir ve herşeyin seyri değişebilirdi. ama... gerçek işte sanki kurgu değil de hayatın akışı gibi kendi ritminde aksiyon müziğine gerek duymadan...
--spoiler--
sakin kafa ile izlenilip üstüne biraz düşünülüp beğenip beğenmemeye karar verilmesi gereken bir film.
izleyicisini sıkmayan üstelik akıcı ve merak uyandırıcı olmasına rağmen yormayan,müzik kullanılmamasına rağmen(müziğin eksikliğini hissetmiyorsunuz bile)heyacanını kaybetmeyen,oyuncuların üstün performansı ile büyüleyen güzel bir film.
coen biraderlerin baş yapıtı.basitlik,doğallık ve gerçeklik üzerine inşa edilmiş harika bir film no country for old men .
--spoiler-- josh brolin'in canlandırdığı llewelyn moss karakterinin şans eseri bulduğu para dolu çanta ile başlıyor hikaye. vietnam'da savaşmış eski bir asker olan moss dayanamayıp parayı bulduğu olay mahalline geri dönünce saflığının bedelini ağır ödüyor ve peşine javier bardem'in canlandırdığı anton chigurh isimli garip saçlı, garip silahları olan psikopat katilin takılmasını sağlayacak olaylar zincirini başlatıyor.bundan sonrası ikili arasındaki gerilim dolu kovalamaca ile devam ediyor.özellikle otel sahnesi çok ama çok heyecanlı .tabi burada filme ismini veren vurguları yapan zeki ,emekliliğine az kalmış tommy lee jones'un canlandırdığı ed tom bell karakteri .film başlarken "eskiden şerifler silah bile taşımazdı"diyerek anlatmaya başladığı muhabbet ve filmin içerisinde sık sık yaptığı vurgular gerçek hayatta karizmatik zeki,yaşlı,kanun adamlarının filmlerdeki gibi olaylara müdahale şansı olmadığını artık gelinen noktada onların da sık sık çaresizlik ve şaşkınlık dışında bir duygu yaşamadıklarını gözler önüne seriyor ve bir bakıma filmin ismini bizlere açıklıyor ve anlamamızı sağlıyor.filmde hiç müzik kullanılmaması,çekimler,renkler tamamen izleyiciyi içine alıyor ve soluksuz bir şekilde olaya dahil ediyor.basit karakterler,basit mekanlar,basit olaylar hepsi coen kardeşlerin elinde bir başyapıta dönüşüyor.
--spoiler--
bazı filmler vardır, uçanlar kaçanlar, zıplayanlar vardır bu filmlerde, çok güzel kızlar vardır, mermiler su gibi akar falan, çok paralar harcanarak çekilen aksiyon sahnelerinin altında da acayip gaz verici müzikler vardır.
bir de no country for old men vardır. müzik yoktur, güzel kızlar yoktur, sağa sola savrulan, bir aşağı bir yukarı çırpınan kamera yoktur. bir dingillik vardır. insanı çileden çıkartacak kadar rahat ve yavaş bir katil vardır.
tanım lazımsa eğer hala: bir filmin yüzde 60'ı sestir der ya bu işi bilenler, işte no country for old men sessizliğin de en vurucu ses olabileceğini gösteren kült bir filmdir.
akıllara durgunluk veren bir adam öldürme yöntemi.
(bkz: aklın durduğu noktaya bak)
ürkütücü bir soğukkanlılık
genel karakteri itibariyle beklenmeyen zeki hamleler
ama hepsinden öte,
filmin başrolünün meksikalı bakkala merhaba arkadaşo demesi!!
süperdi.
en iyi film ve en iyi senaryo da dahil olmak üzere 4 oscarlı olduğu için yüksek beklentilerle izlenen ve beklentileri karşılamakta yetersiz kalan durgun gerilim filmi.
hayatımda gördüğüm en güzel diyalogların ve sözlerin geçtiği mükemmel ötesi film. klişe olan hiç bir noktası, sahnesi, kelimesi v.s. yoktur. ayrıca son sahnelerde katilin kadını öldürüp öldürmediği merak edilir. ancak katilimiz kadını öldürmüştür. bunun ipucusu, katil evden çıktıktan sonra kadının arabasını almasıdır. eğer bu klişe değil, kadın ölmemiş ise filme saygım 2 kat artacaktır ki, filmde aleni hiç bir klişe yoktur.
öncelikle, 2000'li yıllarda çekilmiş en iyi filmdir kanımca, hiçbir filmde yaşamadığım bir gerilim yaşatmıştır bana. filmin sonu boş falan değil dahiyanedir, kendimce size biraz açıklayayım orada ne olduğunu. bundan sonrası spoiler içerir.
filmin sonunun neden şerifin rüyası ile bittiğini anlamak gerekli öncelikle, sonu boş olmuş diyip geçmek kolaya kaçmaktır, düşün(e)memektir. kazadan kurtulup, çocuğun tişörtünü koluna bağlayarak uzaklaşan javier bardem'dedir izleyicinin aklı ve finalde onu görmek ister, ama coen biraderler burada da bize günlük hayatımızda bile birçoğumuzun nefret ettiği bir şey yapar, bize rüya dinlettirir -ki çoğumuz en yakın arkadaşımız tarafından anlatılsa bile zor tahammül ederiz-, hem de filmde daha geri planda kalmış bir karakterin rüyasıdır bu-ki tommy lee jones'un geri planda kalması filmin en önemli ayrıntılarındandır-. bu hem hollywood klişelerine, hem de bunlarla uyutulan izleyicilere atılan bir tokattır, coen'lerin cinliğidir. rüya da anlamsız, öylesine bir rüya değildir tabi ki, yeni neslin dejenere oluşuna, değerlerini ve güçlerini kaybedişlerine, babalarından aldıkları mirası ileriye taşıyamayacak olmalarına dem vurmaktadır şerif. bunu son sahneye koymaksa coen'lerin yaratıcılığıdır.
anlamak için çaba bile sarfetmeden güzelim yapımlara bok atmayalım, suçu dışarıda aramayalım. her şeyi hazır önünüze koyan hatta bir de üfleyen servise hazır hollywood filmlerine alışmış bünyeler izlemesin zaten bu filmi en baştan, izleyip sonra bomboş film olmuş diye yakınınca komik duruma düşmeyin.