facebook hesabından halka kısa bir özet geçerek " en karanlık günün içindesin.. " diye uyarıda bulunan über yazar.
--spoiler-- yaş kararları açıklandı ve an itibariyle ' tasfiye ' tamamlandı, tutuklu bulunan komutanlar suçlu olmadıkları suçlu olduklarına dair bir yasa bir karar olmadığı halde TERFi hakları ellerinden alınmış, hepsi emekliye sevkedilmiştir..
Böylelikle Balyoz ve benzeri davalarla yapılmak istenenler nihai amacına ulaşmıştır.
Buna dünyada eşine benzeri görülmemiş ' hak gasbı da ' diyebilirsiniz, yine tarihimizde eşine benzerine rastlanmamış topyekün bir ' tasfiye de ' diyebilirsiniz.
Buna bir de, tam anlamıyla tek mermi sıkmadan Türk Ordusu'nun işgal güçleri ve onların tezgahında çalışan cemaat ve partilerin 'emri altına' alınması da diyebilirsiniz..
Türk Milleti, en karanlık günün içindesin..
--spoiler--
bu aralar feci hırlayıp salya akıtıyor. bir rahatsızlığı olabilir. veya hazımsızlığı.... hüküm giymediği için kendisini şanslı sayabilir ama kaşınıyor, kaşınıyor kaşınıyor...
bugünleri unutmamak için okudukça...(31 mayıs/ 5 ağustos 2013)
--spoiler--
öyle bir iktidar ki masallarda, mitolojilerde bulamazsınız; gladyo, tek bir kanıt olmadan (on milyonlarca okumuş-yazmış mühendis üniversiteli insanların ülkesinde) hiç kimseden; hukuk'tan, insanlıktan, allah'tan hiç çekinmeden korkusuzca ve fütursuzca keyfine buyruk tek bir kanıt olmadan katmerli katlanmış müebbetler verebiliyor.
ve gökten üç elma düştü, gladyo, kanıtsız belgesiz somut nesnel hiçbir belgeye dayanmadan muhaliflerini bir bir temizleyerek ülkemizde hükümdarlığını ilan etti. fbi'nın dostları tek mermi atmadan içerden oltayla türkiye'nin ciğerlerini söke söke aldılar.
sağır ve dilsizlere gladyo ya da ergenekon çetesi'nin asıl şimdi devlet olup, başımıza mahkeme olup 'kararlar hükümler' verdiğini, önümüzdeki bin yıl içerisinde anlatabilecek tek kişi kaldı mı içinizde?
gladyodan kurtuluyoruz diye cadı avı başlatıp gladyo'nun devleti ve mahkemesini ele geçirdiğini söyleyecek yürekte, açıklıkta, dürüstlükte bir tek kişi kaldı mı bu ülkede?
o halde gladyo başardı ve işgâl tamamlandı.
oysa gladyo derin devlet eliyle suikastler hazırlayan bir yapı'ydı, şimdi tarihlerde ilk defa bu derin yapı, aleni iktidar oldu, sağır ve dilsizlere iyice anlatmak için:
gladyo, bir derin devlet parçasıydı, şimdi devlet'in ta kendisi oldu.
velhasıl, gladyo'nun kendisi, o bavulları taşıyanlardır, o bavulları delil yapanlardır, o sahte belgeleri hazırlayanlardır, o bombaları gömenlerdir, bu asılsız ihbarları yapanlar, bu gazeteleri susturanlardır, bu gazetecileri içeri tıkanlardır, mahkemelerde gerçek belge ve kanıtları konuşturmayanlardır.
gladyo'nun kendisi bilim kurumlarının delil raporlarının sahteliğine dair açıklamaları hiçe sayanlardır, ifadeleri kasıtla almayanlardır, gladyonun kendisi, sahteliği aşikâr belgeleri kim inşa etti diye sormayanlardır
yetmedi, gladyo bu sefer, yalancı tanıkları devreye soktu, kimler, hapisten kurtulmak için çırpınan sapıklar, katiller ve pkk'lılar. bir bir mahkemeye taşındılar ve bu şaibeli ve çoğu şizofren insanların konuşmalarıyla 'kanıt' üretmeye çalıştılar ve bu sapık şahitlerin kanıtlarını yıllar boyu ele geçirdikleri gazete ve ekranlarda manşetlerle manipülasyon yaptılar.
işaret diliyle konuşan sağır ve dilsizlere on bin yıl uğraşarak bunları da anlatmayı hadi diyelim nihayet başarabildiğimizi düşünelim.
ancak şunu anlatabilmemiz kıyamete dek hiç mümkün görünmüyor.
gladyo, kendi adamlarını feda eder mi, yer mi, kendiyle bir zaman çalışmış adamlarının işini bitirir mi? yapamazdı, yapmadı, bu yüzden ergenekon çetesi başlığı altında aklına gelen her muhalifi, her önüne taş koyanı topladı içeri tıktı ama gerçek gladyo diyebileceğimiz kimseye dokunmadı...
üstelik darbenin yapılmışı var, 27 nisan muhtırası, büyükanıt bey nerede? peki ilker başbuğ'a müebbet verecek ne var elinizde? hiçbir şey.
(binlerce örnek sadece yazıyı uzatır, gladyonun en büyük başarısı zaten davayı binlerce asılsız belgeyle boğuntuya getirmek.)
geçtiğimiz beş yıl içinde tek bir insanla bir örgüt bağlantısı ve örgütün kendisine dair hiçbir iz, emare, kayıt kuyut bulunamadı ancak gladyo tarafından susturulmuş ya da ele geçirilmiş medya artık manşetlerini sahteliği kanıtlanmış belgelere bir daha açmadı.
işte gladyonun medyayı ele geçirmesinin sebebi de buydu, irili ufaklı minnacık tv'lerin hepsine polis baskınları yaptı, o günlere dönün, ortada konuşacak tek gazete tek tv bırakmadılar, gladyo hesabını iyi yapmıştı, bir internet sitesi olarak oda tv ergenekon avukatlarından birkaç belge yayınlayınca olan bize de oldu arkadaşlarımız yıllarca içerde yatırıldı, yetmedi, cemaati yazmaya yeltenmiş nedim şener, ahmet şık, hanefi avcı hepsi cezalandırıldı...
yani gladyo, yüzlerce falso verdi, yüzlerce hata yaptı, yüzlerce affedilmez suç izi bıraktı, tezgahı yüzlerce kez elinde patladı ve ne bilim kurumları ne avukatlar bu tertibi affetmeyip bulup çıkardı ve mahkemenin önüne koydu. peki sonra?
ancak tv'ler ekranlar gladyonun eline geçince işte bu 'yüzlerce' kanıtlarıyla ispatlanmış sahtelikler kamuoyu gündemine taşınamadı, para babaları korkularından gladyonun savcılarını sabahlara kadar ekranlarında tuttu, sabahlara kadar asılsız itham, iftira, töhmetle ardına kadar insanlık suçu işlediler.
sahte delil, sahte kanıt, sahte belgelerin hepsi geçtiğimiz beş yıl içinde avukatların ve sivil kurumların çabalarıyla bir bir çürütüldü, ellerinde patladı, neye yaradı?
diyelim, meşhur ümraniye gecekondusunda bulunan el bombaları, tezgâh yine ellerinde kaldı, bombaları kendileri imha etti, bombaların bulunduğu evin sahibi kiracısı ne oldu. oysa bu tezgahı başlatanlar için bu bombaların kanıtı bu cadı avı tezgahının en büyük deliliydi. yani gladyo türkiye'yi ortadan ikiye bölecek tarihin bu en önemli davasına daha baştan yanlışlarla kıra döke elini yüzüne bulaştıra bulaştıra tezgahının izini acemice her yere bırakan büyük affedilmez gaf'larla girdi.
örnekleri yüzlerce kanıtla çoğaltabiliriz, bombaları kim gömdü, kayıtlar ortada, serdar öztürk'ün bürosuna sahte cd'leri kim yerleştirdi, hepsi mahkemelerde ortaya çıktı.
ve gladyo, yarı deli meczup kimselerden bir danıştay baskınını gerçekleştirdi. mal ortada, ifadeler ortada, kamera kayıtları ortada, suçladıkları tek bir isimle bağlantı kuramadılar. ama ortada danıştay baskını gibi kanlı bir olay duruyor. bu olay sadece işaret diliyle konuşanların zihinlerinde ilişkilendirilebiliyor, ama somut olarak bir 'bağlantı'yı beş yıl içinde kuramadılar. ve ergenekon diye suçladıkları insanları başka da suçlayabilecek hiçbir olay kanıt yok, yani gladyo, kendi meczuplarına yaptırttığı bir olayı muhaliflerin üstüne yıktı
2003'ten sonra 'gladyo' yargının, hukukun içine sızacak siyasal zemini buldu, tertip ve tezgahlarını sahte belgelerini hazırladı dosyaladı planladı ve yetmez ama evet referandumuyla ilk büyük zaferini ilan etti.
bu saatten sonra gladyo, daha önce bolca kullandığı istihbarati kuvayi milliye gibi vatanseverler derneği gibi uyduruk bir çok halkla teması olan yarı meczup dernekler kurdu. ve bush'un irak'ta yakalanması için açtığı bir deste iskambil kağıdı gibi muhalifleri desteleyip, fişleyip, mimleyip hedefine koydu ama en büyük başarısı, muhaliflerle derdi olan üç-beş ermeni yazarı ve pkk'lıları ve kendi yandaşı islamcı kardeşlerini "hücum arkadaşlar" diyerek devreye sokmayı başarmasıydı ve para gözlü iş adamlarını televizyonlayıp büyük medya gücüyle işgal savaşını başlattı.
sonra, kamuoyunu arkasına almak için harekete geçti, diyelim hrant dink'i kendi adamlarına öldürttü. bütün bunları yapmasının amacı toplumu ayağı kaldırıp gizli derin bir yapının varlığını, halkı paniğe sokup hepimizi terörize ederek dikkat çekmek...
sonra cadı avıyla ihbarlayıp, töhmetleyip, iftiralayıp, manşetleyip istedikleri muhalifleri tereyağından kıl çeker gibi tek tek içeri tıkmak.
işaret diliyle konuşan sağır ve dilsizlere aradan geçen beş senede bunu da anlatamadık, o üç beş ermeni yazar da ne kinci ne kararlı çıktı hepimizin canı ciğeri hrant'ın öldürülmesine rağmen gladyonun siyasi mutfağını hazırlamak için sabahlara kadar gladyo adına iftiralar atmaktan yorulmadılar, bir çoğu halen de an itibariyle cemaat mutfağında çalışıyorlar.
ancak hrant tezgahı kuranların elinde kaldı. nice örneği geçelim, hrant'tan devam, hrant'ı öldürüp buraya bağlamak istediler, evdeki tertip çarşıya uymadı, hrant'ın avukatları kimler azmettirmiş bir bir ortaya döktü. devlet çok istendiği halde kendi istihbaratçılarını mahkemeye getirmedi, korudu, aslında gladyonun kuyruğundan tutulmuştu.
sonra gladyo yargısını verdi ve ortada gerçek bir suikast olduğu halde, azmettirenler yani öldürtenler derin devletin elemanları şu anda dışarda. bir çete mi bir ergenekon mu bir gladyo mu arıyorsunuz, hepsinin cevabı bu hrant dink cinayetinde 'somut' 'nesnel' ifadeler ve kanıtlarıyla ortada.
ancak işaret diliyle konuşan sağır ve dilsizlere bunu anlatmamız binlerce yıl sürer...
işte bu gladyo soğuk savaştan sonra özellikle türkiye'nin irak savaşı'ndaki kararsız pozisyonundan sonra "el değiştirdi", bugün, gladyo yargılananlar değil, yargıya çöreklenenler.
bütün bunlara ağır cezalar verelim, nasılsa üç gün sonra apo'nun affı gündeme gelecek, bunları takas yaparız... lan bu insanların kılını takas yapmayız be! ve bu adamlara bundan sonra bayram yok, huzur yok! hukuk önünde hepsi hesap verecek! dalga geçmeye hakları yoktur! hukuku bir masala çevirmeye hakları yoktur. hukuku kendi şeytani planlarıyla oynatmaya hakları yoktur. hepimiz okuma-yazma biliyoruz, hukuk kanıttır, 5 senedir bana bir kanıt getiremedin! kanıt olmadan hukuk olmaz. bunlara hukuk öğreteceğiz. bunlar bu topraklarda yatacak mezar bulamayacak.sen kiminle dalga geçiyorsun? hukuk senin babanın malı mı?
--spoiler--
sayın tayyip bey'in ekranlarda gözyaşlarına şahit olduk. şaşırdım. hatırlayın ırak'a atom bombalarının naklen yayın atıldığı günleri. milyonlarca insan ölüyor. tüm dünya atom bombası atanların yanında, bizim liberallerimiz ve iktidarımız da işgalcileri alkışlıyor. işte o gece sky'da konuşuyorum, yok mu bir müslüman deyip ekranda gözyaşlarımı tutamadım, ağladım. ertesi gün şimdi adeviye'ye ağlayanların tümü internet sözlüklerinde sağcı solcu anarşist yazanların tümü bana yüzlerce sayfa tutarında "deli"; dedi.
--spoiler--
hükümet yalakası olmayan çizgisinden ödün vermyen liboşlaşmayan sinmeyen korkmayan yağcılık yapmayan her devrin adamı olmayan günümüz ender yazarlarımızdan biri. (uzun saçları tv'de yağlı görünsede en azından "jöleli" değildir)
Bazen görüşlerini taktir ettiğim bazense savunduğu düşünceyi çok cılız bir teze datandırdığını düşündüğüm adam.
isim soy isimin akılda kalıcı olmasının ve muadilinin çok olmaması onun en büyük avantajı bence.
sağcı solcu milliyetçi dinci şucu bucu değildir, sadece iflah olmaz bir anarşisttir ve her anarşist gibi sürekli muhaliftir, kalbi temiz, zeki, cesur ve ahlaklı bir insandır, seviyoruz seni nihat abi
çiğeri üç para etmez yeteneksiz, vatansız haysiyetsiz kişiler 7 milyon dolaralık villalarda otururken boğazda, Anadolu'nun yaşayan en büyük hikayecisi bazen elektrik parasını ödemekte zorlanıyor... işte bu yüzden biz ileri medeniyetler seviyesine ulaşamıyoruz. Bizde doğru söyleyen değil yağ çeken el üstünde tutuluyor ...