dürzüye en güzel seslenişi yapan, türk insanını en iyi tanımlayan, şarabın keyfini bi ayrı bilen, aynı çağda yaşasalardı ömer hayyam la her geceden sabaha içecek olan, sevdiğimiz saydığımız neyzen tevfik' imiz...
Bir rivayete göre hayatında tek cevap veremediği insan komutanıymış (askerlik anılarından)
Bir gün neyzen tevfik alır rakısını gider tuvalete tabi adını duymayan yok hastalığınıda o yüzden komutanlar bişey demezmiş içki içmesine tam o sırada komutanıda girince tuvalete nayzen tevfik'i yakalar ama kızmaz
komutan neyzen tevfik'e şunu demiş ; Tabi buldun mezeyi içersin rakıyı. ve o anda neyzen hiçbir şey diyememiş hayatta tek cevap veremediği lafda bu olmuş.
kendisinin çok güzel rakı içtiği bilinmektedir ve marmara denizi kadar rakı içtiği söylenir. devlet tarafından esrar kullanması yasal hale getirilmiş kişidir. ney üstadıdır. asıl adı neyzen kolaylı'dır. kişilik olaraksa gericiliğe, islamın yozlaştırılmasına, yobazlığa şiddet karşı çıkmıştır. gerekli cevapları mükemmel pratik zekası ile cevaplamıştır. yergi ve taşmalada sınır tanımamıştır. toplum çıkarına ters düşen konuların da üzerinde durmuştur. kendinin bazı anılarını okuyup daha iyi tanımak isteyen olur ise buyursun; http://home.datacomm.ch/s...aya/neyzen_fikralari.html
Neyzen Tevfik bir gün Cami'de Hoca'nın vaazını dinler. Hoca cemaate herkesin dinin gereklerini yerine getirmesi gerektiğini, cennette herkese çok güzel huriler verileceğinden ve bu hurilerle ne yapmak isterlerse yapabileceklerini anlatır. Ertesi gün ki vaazda Neyzen Hocaya sorar:
+ Hocam cennet'te şarap olacak mı?
Hoca bu soruya çok sinirlenir başlar neyzeni zındık, kafir, iblis gibi dini motiflerle haşlamaya ve sorar:
- Bre zındık cenneti meyhane mi sandın?
Neyzen istifini bozmaz önceki günü hatırlatır:
+ E hoca dün cenneti kerhane yaptın.
Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden,
Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü.
Kara bir kinle taassub pusudan çıktı yine,
Yurdu şâhâne cehâlet yeni baştan bürüdü.
şiirleri ve hayatıyla ömer hayyam ı andıran ney ustasıdır.
Izdırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer,
Ömr-i fâni gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hânde-i hurrem de geçer,
Devr-i şâdi de geçer gussa-i mâtem de geçer,
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer.
Göründü memleketin iç yüzü, çöktüyse temel.
Şimdilik harice karşı yüzümüz olsa dahi
Yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın.
Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi.
hiç ve azab-ı mukaddes adlı iki şiir kitabına sahip, aynı zamanda "onu affettim" ve "ağlayan şarkı" adlı iki filmde rol almıştır, ney üstatlığından çok nükteleri ve verdiği ayarlarla tanınmaktadır.
rakıya olan düşkünlüğüyle bilinen.taşlayıcı şiir sanatının en büyük ustalarından biri olan hem müzisyen hem şair ayrıca atatürk'e ve cumhuriyete düşkünlüğüyle bilinen sert mizaçlı kişilik.
... ama neyzen tevfik'in elindeki ney öyle bir neydir ki onu bir başka zaman işitmiş olan mevlananın torunlarından sadettin çelebi şöyle anlatacaktır :
- abdülhalim çelebi'nin evindeydik. kıvırcık saçlı, yuvarlak yüzlü, iri gözlü, esmer bir can vardı. adı tevfik'miş. kendisine biraz ney üflemesi rica edildi. ceketinin iç cebinden bir ney çıkardı. öyle bir dem tutturdu ki, kamış dayanamayıp çatlayacak, ikiye ayrılacak sandım. bunca yıldır musiki ile uğraşırım. ne öyle bir taksim, ne de öyle bir ney dinledim. refi cevat ulunay da neyzen tevfik'in neyzenliği için şöyle der :
- tevfik'in bir özelliği de çaldığı neyin onca bilmem kaç boğum olmasının, başparesinin, mumbacağının elinden çıkmış bulunmasının hiç önemi olmaması idi. yergici ozan eşref'le istasyon birahanesi'ndeki buluşmalarımızra neyzen tevfik'in boş bira şişesi ile ney çaldığına tanık oldum.
salah birsel'in kahveler kitabı adlı eserinden ;
çaycı hacı mustafa da neyzen'in gece gündüz birlikte olduğu dostlarındandır. birgün neyzen'le hacı bir hamama giderler. ikiside genç, ikisi de dinç, ikisi de içkicidir. bir hamam alemi yapacaklardır. yanlarına da bir damacana rakı alırlar. ama bardak ya da kadeh almayı unuttukları için rakıyı kurnalardan birine boca ederler.
bundan sonrasını hilmi rit'e bırakalım, bakalım neler anlatacak :
- kadehe, şişeye de gerek yok. hamam tası var ya ! geçerler kurna başına, neyzen çalar. hacı okur. hacı okur, neyzen çalar. rakı tükendikçe rakı aldırırlar. ama hamamın yüzünden boyna terledikleri için iki ahbap çavuş bir türlü sarhoş olmazlar. içki tutmayınca na yapılır. neyzen derhal karar verir. sırtına bir aba geçirir, fırlar direklerarası'na. sokrat eczanesi'nden büyük bir şişe eter alır, ğelir boşaltır rakının içine. bu kez başlarını kurnaya sokup içmeye başlarlar. ama kafalarına yeni bir düşünce takılır. havva ana adem baba çıplak gezerler. neden kendileri de çıplak gezmesin ? bu parlak düşünce uygulanır. neyzen çırılçıpak kendini hamamdan dışarı atarak şehzadebaşı yolunu tutar. arkasından da yine çırılçıplak hacı. ne ki, bu adembabaların direklerarası gezintisi çok uzun sürmez. görevliler az sonra bu adembabaları çalyaka edip götürürler.