dokuz boğumu insanın anne karnındaki dokuz ayını, yedi deliği ise nefsin mertebelerini anlatır. delikleri kapatmadan ses çıkarmak daha kolaydır. tasavvufta ise bunun yeri nefis mertebeleriyle alakalıdır, nefsi altetmek zorlaştıkça (her deliği kapttıkça) ses çıkarmak zorlaşır. en zor olanı bütün delikler kapatıldığında çıkarılmaya çalışılan sestir bu da nefsi, şeytanı altetmekle anlatılır. sadece ses çıkarabilmek için bile büyük sabır gerektiren enstrüman.
diğer müzik aletleriyle aynı sahneyi paylaştığında (mercan dede gibi örneğin) bu durum kendini açıkça hissettirmektedir. gitar olsun, davul olsun, klarnet olsun, ne olursa olsun hep bi ezik kalırlar yanında; sanki her an çalmayı bırakıp gözyaşları içerisinde ney'in boynuna sarılacaklarmış hissini yaratırlar.
ortamın ağır abisi, babası gibi birşeydir ney; yanında çalan tüm aletler sanki seyircilere değil de ney'e hitaben çalmaktadır, içlerinde birikenleri ney'e döküp rahatlarlar.
ney ise kalabalıkta bile yalnızdır, kimseye hitap etmez çalarken, dönüp kendi içine dökülür çıkardığı hû sesi.
kimsesiz müzik aletlerinin, kimsesizlerin kimsesidir; ancak en büyük kimsesiz kendisidir.
bırakın sanatsal bir kompozisyon çıkartmayı , kendisinden herhangi bir nota çıkarmak bile başlı başına yetenek ister.
ilk seferde ses çıkaramayanlar daha fazla üstelemeden başka bir müzik aletine yönelmelidir.
kısa zaman önce sekiz yaşındaki kuzenimle şu diyaloğu yaşamama sebebiyet veren muazzam ensturman
ney ile cebelleşen bünyemi gören kuzen soru yağmurunu başlatır.
kuzen:abi o bu nedir?
os:ney
kuzen:bu elinde tuttuğun nedir?
os:bunun adı ney
kuzen:ben ne bileyim adı ney
çare olarak neyin üzerinde yazan kız neyi yazısı gösterilir ama bu yazının gösterilmesinin pişmanlığı aynı dakika içinde yaşanır
os:bak burda yazıyor
kuzen:bunu kızlar mı çalıyor
os:çalmıyor evladım üflüyor
kuzen:nereye üflüyor
os:kalk git lan bilgisayar başına..
dün edindigim, güzel müzik aletidir. Hocanin agzima tutmasiyla ses cikarabilmis olsam da, iki günde her denememde yalnizca, üc bes saniye ses ya cikarabiliyorum ya, çikaramiyorum, Allah'in izniyle ögrenicez insallah. *****
ney esasında sadece bir kamıştır.
sazlıktan koparılmış, elif gibi dimdik ve içi boş bir kamış.
o kadar basit,sade bir çalgıdır ki o , onu üfleyen er kişi de elif gibi dosdoğru olmalı ve nasıl boşsa neyin içi, kendi 'ben'ini öyle boşaltmalı..
sıfır olmalı yani...
beklentisiz...
ney nasıl sazlıktan koparıldığı günün hasretini çekiyor, ayrılıktan dem vuruyorsa, neyzen de Yar olandan ayrıldığı güne özlem duymalı...
ney mevlana'dır önce...tasavvuf demektir. hazretin dediği gibi; ham olmak, pişmek ve en sonunda yanmaktır. bildiğimiz anlamda çalgı değil ki ney çalasın. nizamı, adabı vardır. boynunu bükersin de üflersin neyi. kendi ruhundan üflersin hem.
tevekkeli değil; insan seçer ney., iki kişiden aynı ses çıkmaz.
ne kadar üflersen o kadar kararır neyin içi,
yanar nefesinle...
ve anla ki o denli boşaltmışsın sen
içindeki 'ben'i...
hz muhammed'e peygamberlik indikten sonra bunu ilk başlarda kimseye söyleyememiştir. o da herkesten uzak bir yere gidip derdini düşüncelerini boş tarlalara anlatmaya başlamıştır ve orası da bir kamış tarlasıdır. işte kamışlardan yapılan neyin sesinin bu kadar yanık olması bu yüzden diyedir şeklinde rivayetler vardır.
fuzuli nin
dinle neyden duy neler söyler sana
derdi vardır ayrılıklardan yan
kestiler sazlık içinden de beni
dinler ağlar hem kadın hem er beni
mısralarıyla başlayan şiirine konu olmuştur. iyi de olmuştur
hayatta maddi ve manevi olarak sahip olduğum tek şey. benim olan her şeyden önce benden olan.. benim nefesimin can verdiği .. onun için sabırsızlanırken sabrı öğrendiğim..
dünyanın en güzel sesini çıkaran ve çalması en zor olan enstrümanıdır.
artık ciğerlerim izin vermiyor seni üflememe. ben hep seninle konuşurdum sabahları, bana küstün mü, küsmedin mi diye sorardım sen ise susardın. bende elime alır üflerdim seni, baktım küsmemişsin dakikalarca durmadan çalardım. artık öyle değil, yetmiyor nefesim sana. ne zaman niyetlensem taksimlemeye, yarıya bile gelemeden öksürüyorum ve bitiremiyorum. bugün ise bana küstüğünü anladım. aşikâr perdeni kapatamadı ellerim.
ciddi anlamda haz almak istiyorsanız, bir ney gitar düeti:
yansımalar- 1991- ağıt
dinlendikçe bu kadar mı ağlatası getirir adamı bir müzik?
sanki ıssız bir tepenin başında kendi halinde ney çalan bir derviş gibi hissettirir..
muhteşemdir..
geçen pazar bir hevesle aldığım ama aynı akşam ses çıkarmadığım pazartesi ilk sesleri çıkardığım salı ilk 4 notasını öğrendiğim ve ikinci notaları öğrendiğim, çarşamba iki adet ilahi üflediğim nefesli enstrüman. kendimi geliştirmeye devam ediyorum. isteyince gerçekten oluyor. sanırım yeni bir enstrüman daha eklemem gerekiyor listeye.