yarısına kadar seyredebildiğim film. bu bence şöyle bir şey: acemi bir ressam resim yapar ve her çizgisinden acemiliği sırıtır ya, öyle... ilk defa seyrediyorum ama, mahsun'un yönetmenliği bu herhalde!
yavşakça bir fragmanı olan film. ilk başlarda eleştirmek istemesemde(türk filmi olduğu için), mantıklı düşünmeye başladıkca sinirlenmeye başladm. öyle bir fragman yapılmış ki her kesimin ilgisini çekmeye yönelik. fragmanın filmle alakası varmı, a.koyuyum böyle senaryonun.
oyuncu kadrosu ile şaşırtmış ancak bana göre konu bakımından sınıfta kalmış filmdir.
görüntüler harika, çekimleri kaliteli ancak film başında sıkıyor. biraz gayret edip filmi yarıladığınızda ancak adapte oluyorsunuz.
yine de finali göz dolduruyor.
mahsun kırmızıgül bakalım bu sefer nasıl film hazırlamış diyerek merak edenler izleyebilir, gözünüzde büyütmezseniz hayal kırıklığı yaşamazsınız.
beyaz melek ve güneşi gördüm den sonra mahsun kırmızıgül tarafından yazılan ve yönetilen üçüncü film. ama bu film diğer iki çalışmanın gerisinde kalıyor. mesaj verme kaygısı var ama suya sabuna çok fazla dokunamıyor. Aksiyon macera var ama sadece bir iki planda. mustafa sandal var ama filme başladığı yüz ifadesiyle filmi tamamlıyor. Konu var ama bütünlük sağlanamıyor. Danny Glover, Gina Gershon, Robert Patrick var ama türkçe dublajla konuşuyorlar. kaldı ki robert patrick'in son derece etkileyici ses tonu vardır, bırak adamlar kendi dilinde konuşsun, sen alt yazıyla destekle oraları. Bir de sanat yönetmeni çok önemli, kullandığı sanat yönetmeni yabancı olduğu için planlarda o sıcaklığı alamadık, sanki bağımsız bir film izlercesine oyuncular kamera yabancıydı. oysa ki duygusal milletiz biz, daha yakın planlar, daha sıcak tonlar seçilebilirdi. en azından hacıyla annesinin planlarında...
filmi izlediğinizde biraz mantıklı bir insansanız, bu film mahsun kırmızıgül ün yazdığı ve yönettiği bir film olamaz. mahsun kırmızıgülün perde önüne itilerek, perde arkasından türk toplumuna mesaj vermek isteyen cemaatçilerin büyük projelerine ulaşma araçlarından biri diyorsunuz.
türkiye deki fethullah gülen i ilk sahnelerde, dünyaya açılan fetullah gülen i ise hacı gümüş karakteriyle izliyorsunuz.
olmayan fethullah gülen i de deccal karakteriyle filmin sonunda. fethullah gülen ve nur cemaati, dinler arası diyalog ve amerikanın büyük ortadoğu projesi konusunda ne kadar kararlı olduklarını ve direnmemizin anlamının olmadığını anlatıyorlar bize.
kendilerine kimsenin arkasına saklanmalarına gerek olmadığını, iyi niyetlerinde ciddilerse, iyi niyetli bir şekilde aydınlıkta kavga etmeleri, karanlıkların gerisinden ateş etmemeleri gerektiğini hatırlatmak isterim ama misyonerlik faaliyetlerini orjin olarak aldıkları gizli kapaklı işlerinin kanlarına, genlerine işlediğini görmemek mümkün değil.
misyoner güler yüzünün gerisindeki insanın ruhunu, özgürlüklerini, hür iradesini prangalamayı aç gözlülükle bekleyen radikal kini gayet net görüyor sağduyulu bireyler.
kendi insanına, toplumuna, devletine, filmin son sahnesinde pervasızca cahil damgası vuran zihniyetin, hoşgörüyü amerika da buldum. cehaletinizden, amerikaya kaçtım mesajıda sanırım çok açık.
filmin sonunda kürt olan krakter, her zaman ki gibi kahramanlarımızı doğup büyüdüğü topraklara (doğu anadolu) götürür. ve filmde onlara kürtlerin ne kadar misafirperver ve ne denle iyi insanlar olduğunu göstermeye çalışırken, izleyenlerede bunu bu yol ile kanıtlamaya çalışmaktadır.
işte sonra birileri ölür ağlarlar film biter falan. izlemeyin bu filmi.
mahsun kırmızıgül"ün boyundan büyük işlere kalkıştığının somut bir kanıtıdır bu film.yönetmenlik maalesef öyle sanıldığı gibi kolay bir şey değildir. bir filmi etkileyici ve çarpıcı kılan etkenlerin başında gelir yönetmen ve mahsun kırmızıgül bunu hiç becerememiş. etkileyici olmak adına bir kaç afilli, bir kaç tanede dramatik,ağlatmayı hedefleyen duygu sömürüsü sahne var o kadar,maalesef bu işler böyle olmuyor be mahsun.
bir kere, sinema dili diye bir şey vardır. bu filmde zerre bulunmayan bir şey.
misal, bu filmin vermeye çalıştığı mesaj neydi, "tüm müslümanlar terörist değildir"
madem bunu anlatmak istiyorsun, o zaman kahramanına kabak gibi "hey adamım çok yanlış düşünüyorsun, tüm müslümanlara terörist muamelesi yapamazsın,bu çok yanlış" gibi bir replik verme, biraz kafanı çalıştır daha güzel bir şekilde ver bu mesajı. ya da ne bileyim,acar"ın orda amerikalı adama aklı sıra giydirmeye çalıştığı sahne " sadece petrol olan yerlere demokrasi götürüyorsunuz, bu ne tesadüf" falan. yani bunlar bayat şeyler, gerçekten.
tamam haluk bilginer güzel oynamış olabilir ama onun dışında gerçekten boş ve kofti bir film.gerek kurgu, gerek senaryo hiç bir şeyini beğenmedim. ve verdiğim paraya acıdım.
teknik olarak türkiye standarlarının üstünde olmasına karşın konu itibariyle vasat bir film olmuştur.
mahzun sözüm sana; oynama kuzum sen, izle izle, bazen de yönet işte buradaki gibi!
insan doğduğunda ezan okunur ama namazı kılınmaz... çünkü doğduğunda okunan ezan,öldüğünde kılınacak namazı içindir..
bu replikle beni duygulandırmıstır.
izlenimlerime göre ordaki hacı fettullah gülendir. garip olan fettullah gülen ile mahsun kırmızı gülün aslının bitlisli olması. ne kadar garip ayrıca bediüzaman said-i nurside bitlisli.
edit: filmde tam bir hacı fenomani oluşturulmaya çalışılmış.
izlenimlerime göre ordaki hacı fettullah gülendir. garip olan fettullah gülen ile mahsun kırmızı gülün aslının bitlisli olması. ne kadar garip ayrıca bediüzaman said-i nurside bitlisli.
edit: filmde tam bir hacı fenomani oluşturulmaya çalışılmış.
haluk bilginer' in sasirtici bir sekilde Gandhi' ye bezetildigi filmdir. Konuya gelince para verip izlenmeye degmeyecek bir film, ama haluk bilginer faktoru sizi filme cekebilir.