zamanında barış akarsu'ya da yapıldığı gibi; insan yaşamı üzerinden geyik üreten bazı insancaların, kendisinin sağlık durumu üzerinden geyikler yaptıkları usta tiyatrocu. empati yapın lan bir, eksik beyinli misiniz nesiniz...
bu arada, kendisinin birkaç sene daha bizimle kalacağına inanıyorum. Allah şifa versin.
sacma sapan internet sayfalarinda olum haberleri verilen emektar tiyatrocu. bir insanin hayati bu kadar ucuz mu? sirf insanlar sayfalarina girsin diye yalan haberler yapmak bir insanin hayatindan daha mi onemli? dilerim o haberler bir gun bir yerlerinize girer.
ayrica nejat uygur'a da allah'tan acil sifalar dilerim.
başımız sağolsun entry'sinin bir süre görünüp kaybolması ile tüm haber sitelerini peşpeşe açmama sebep olmuştur. daha yapacak çok işi var bırakmayız onu hiç bir yere.
iki hafta önce antalya'da izlemeye gidecektim, olmadı, şimdi bin pişman oldum.
kısmet değilmiş diyerek kendimi avutsam mı yoksa aptallığıma doymasam mı bilemiyorum.
umarım bir an önce çıkar yoğun bakımdan.
Yaşarken heykeli dikilmiş, (izmir'de bir parkta) dünyanın ilk ve tek tiyatrocusudur. Usta, heykel açılmadan iki gün önce parka gidiyor, orada bir belediye işçisini görüyor, ne var? burada ne oluyor? diye soruyor,
işte ustanın ağzından işçinin verdiği cevap:
-Necati Uğur'muymuş neymiş birinin heykeli efendim.
tiyatrosunu çok sevmişliğimiz, espirilerine çok gülmüşlüğümüz olmakla beraber süheyl ve behzat için "bunlar ne ya" diye sitemimiz olan tez zamanda sahnede olası insandır.
bir gün gelecek tiyatronun zilleri susacak.
tiyatronun ışıkları sönecek.
tiyatro perdesi bir daha açılmamacasına üstüme kapanacak.
hiç üzülmeyin seyircilerim,
söz veriyorum sizlere dertlerinizi ben götüreceğim.
kahkahalar sizlere kalacak.
türkiye de levent kırca gibi boş tiyatrocular da da var nejat uygur gibi ilklere imza atmış, sadece sahne tozu yutmuş tiyatrocular da var dedirten üstad. uygur üçlüsü her zaman çetin üçlüsünü hatırlatmıştır.
ilkokul seviyesinde espiriler yapan, en azindan beni birkez bile olsun tebessum ettirememis olan tiyatro oyuncusu. ama acil sifalar diliyoruz kendisine tabiii ki.
oğulları olan süheyl ve behzat uygur'un katıldığı bir programa telefonla bağlanan tiyatrocu.
behzat uygur ile vasiyeti konusunda muhabbete başlamışlardıe ve şu diyalog ortaya çıkmıştır;
- babacığım tabutuma "yangın söndürücü koyun" demişsiniz. niye koyacağız?
+ cennete gitmezsek diye önlem alıyorum.
- babacığım ayrıca "cenazemde mehter takımı olsun" demişsiniz. bunu neden istediniz?
+ acelen ne vicdansız? yavaş yavaş giderim işte..
'küçükken' çok sevdiğim ama her ne hikmetse ne zaman yayında *olsa evde misafir olan, sesini açamadan izlemeye çalıştığım tiyatro oyunlarının sahibi kişi.
Nejat Uygur, (d. 10 Ağustos 1927, Kilis). Türk tiyatrocu
Hayatı [değiştir]Öğretmen bir annenin ve subay bir babanın üç oğlundan ortancası olan Uygur, eğitimini Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde tamamladı. ilkokulu Siirt, Ezine ve intepe'de okudu ve bu dönemde tiyatroya müsamerelerle başladı. Sarıyer, Çanakkale ve Manisa'da ortaokulu tamamladıktan sonra Güzel Sanatlar Akademisi'nin Heykel Bölümü'ne girdi ama mezun olamadı. Tiyatroya profesyonel olarak 1949 yılında "Nejat Uygur Tiyatrosu" ile adım attı. Nejat Uygur, düşündüğü ilk mesleğin tiyatro olmadığını belirtti:
"Benim düşündüğüm ilk meslek pilotluktu. Çocukluğumda pilot olacağımı düşünürdüm. Hatta hiç unutmam Manisa'da olduğumuz yıllarda, yatak çarşaflarını alıp yüksek bir yerden aşağı atlamayı planlamıştım. Tecrübe pilotu olarak önce ağabeyim atladı ve ayağını kırdı. Ağabeyim Zeki Ayhan Uygur, Amerika'da ünlü bir beyin cerrahı şimdi. Onunla gurur duyuyorum. Ağabeyim burada deniz albayıydı, ordudan ayrıldı sonra." [1]
Gençlik yıllarında Amerika'ya ulaşmak isteğiyle gemici oldu:
"Benim gençliğimde herkeste Amerika'ya gitmek gibi çok yoğun bir istek vardı. Bu yüzden liman cüzdanı çıkarttım ve gemici oldum. Hiç unutmam, bir Panama şilebinde çalıştım. Gemide kimsenin canı sıkılmazdı. Onlara fıkralar anlatır, taklitler yapardım. Herkes çok gülerdi. Sonra askere gittim, orada da arkadaşlarımı çok güldürürdüm. Giderek insanların yüzünü güldürmek bende tutku oldu. Sonra da tiyatro başladı zaten." [2]
1943 yılında Sarıyer Halkevi'nde başladığı boksla beraber spora karşı ilgisi arttı. Atletizm ve su topu yanısıra iyi bir at binicisidir.[3] 1952 yılında Nejla Uygur ile hayatını birleştirdi. 13 yıl süren Anadolu turneleri sürecinde sırasıyla Süheyl, Süha, Ahmet, Kemal ve Behzat adlı beş erkek çocukları dünyaya geldi. Süheyl ve Behzat babalarının deyimiyle "armut ağacının dibine düştüler" ve tiyatrocu oldular.
1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.[4]
Ödülleri
2006 - Kemal Sunal Kültür Sanat Ödülü "En iyi Tiyatrocu"[5]
1999 - 22. Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri "Belkıs Dilligil Onur Ödülü"[6]
Filmografi
2004 - Vizontele Tuuba (Hacı Zübeyir)
1974 - Cafer'in Nargilesi
1971 - Cafer Bey iyi, Fakir Ve Kibar
1970 - Cafer Bey