Sesi ve yarattigi delikanli imaj ile en çok beğendiğim sinema oyuncularindandir. Barda filmi efsanedir. Her ne kadar son dizisinde bana biraz züppe gibi gelsede çok beğendiğim oyuncudur.
bir aktör olmak için fazla disiplinsiz. sikko dizilerde oynuyordu en son, şu beren saat ile olan. kaybedenler kulübü ise güzel filmdi lakin efsane falan değildi.
yani iyi oyuncu ama yapılan yorumlardan şu sonuç çıkar: adam overrated.
izlediğim her filmde birisinin karısını siken adam.
adam elalemin karısını sikme konusunda resmen çok başarılı.
(bkz: barda) (bkz: mustafa hakkında her şey)
yakışıklı değil, karizma? Hep karizma rollerde oynadığı için olmasın? Aliye'de bile dikkat ettim. hayır o değil adam gerçek hayatında yavşak biriye? Herkesin lanetle andığı her anlamda yavşak ve kaypaksa?
Nejat uygur'a gay rolü oynar msınız dşye sormuşlar türkşyede hayır demiş. Neden demişler.insanlar 10 bölümden sonra gerçek sanar demiş. Haklı.
Elbette ki nejat işler yavşaktır özel hayatında demiyorum. Ama her izlediğimiz dizi filmin etkisinde kalıp vay bee nejat işler matematik dehasıymış inanmıyoruum kızııım. havasına girmeyelim lütfen. Bence karizmatiktir. Ama abartmaya gerek yok.
"Amacım zamanı satın almak. Mülk edinmek gibi bir derdim yok. Mülkiyet hırsızlık gibi bir şey. Sevmiyorum işte. Biz kuşak olarak böyleyiz. Bize sevmeyi, bir şeylere bağlanmayı öğretmediler. O tarafımız gelişmedi. Benim tek bir düşüncem var; çıplak geldim, çıplak gideceğim Ben dünyanın bir parçasıyım, şurayla ve bedenimle sınırlı değilim. Bir şeyler yanlış gidiyor, birileri acı çekiyor Ben de çekiyorum aynı acıyı. Altıma son model bir araba çekip, güzel bir ev alınca mutlu mu olacağım yani? Hayır olmam. Aramızda mutlu olanlar varsa zekalarından şüphe ederim, bir de gözlerinden. Çünkü iyi görmüyorlardır." sözleriyle maddiyata önem vermeyen bir sanatçıdır. ayrıca gezi parkına destek vererek gönüllere taht kuran sanatçı.
en iyi performansı kaybedenler kulübünde bile yiğit özşenerin gölgesinde kalmıştır bariz. işte sevilme nedeni aykırı duruşudur eyvallah saygımız sonsuz. Ama bu adam oyuncu demeyin bana. Daha ses tonlamasını ayarlayamıyor rol yaparken.
26 Mayıs 2010 tarihinde, erkan aktuğ ile yapmış olduğu söyleşiden bir kısım:
--spoiler--
Daha önce hiçbir yerde konuşmadığım için, aklıma geldi geçen gün, anlatmak istiyorum. Sonuçta bütün hikâye geldiğin yere bağlanıyor. Darbe öncesinde (12 Eylül) filan ben de ayaktaydım. Mahallede (Eyüpte) abilerimiz vardı, onlar tiyatroya giderlerdi. Mahallede top da oynarlardı ama haytalık yapmazlardı, birleşip toplaşıp konuşurlardı, biz de aralarına girerdik. Dünyadan, Türkiyeden, tiyatrodan konuşurlardı. Harun abi, Hakan abi, Vedat abi vardı. Hakan abinin annesinin adı Dursendi, ona Dulcinea derlerdi, çünkü Don Kişotu biliyorlardı. Anlatabildim mi? ilkokulda öğretmenin bize ilk verdiği ders şuydu: Her ay bir tane kitap okuyacaksınız, ben imzalayacağım. Bütün hikâye oraya bağlanıyor aslında yani. Geldiğin yere.
--spoiler--