ilk mahlası zarr' i yani zararlı olan divan edebiyatının en sivri dilli şairidir. zira sivri dili ilerleyen yıllarda başına dert açacak boğdurularak boğaza atılacaktır. siham-ı kaza yani kaza okları onun hiciv türünde ne denli ileriye gidebileceğini göstermesi bakımından mühimdir.
17. yüzyıl divan şairlerinden biridir. Dili çok keskindir. Hicivleri ve kasideleri ünlüdür. Keskin dili yüzünden boğdurularak öldürüldü.
Halk arasında Nef'i efendinin ölümü hakkında şöyle bir rivayet geçmektedir: Nef'i çok iyi bir şair olduğu için infazından vazgeçilmiştir. Padişaha gönderilecek belge yazılırken Nef'i de oradadır. Belgeyi bir zenci yazmaktadır ve kâğıda mürekkep damlatır. Nef'i de bu olay üzerine "Mübarek teriniz damladı efendim" diyerek yaşama şansını kaybetmiştir.
--spoiler--
Vezir Bayram Paşaya yazdığı ve bir yerinde vezire
sen kadar düşmen-i devlet mi olur a hınzır (senin kadar büyük devlet düşmanı mı olur)
ne turur saltanatun sahibi bilsem a köpek
(neden durur saltanatın sahibi, bilsem a köpek)
diye hitap ettiği şiirinden dolayı ünlü hiciv şairi Nefî idama mahkum olmuştur. idamına dakikalar kala, araya birilerinin girmesi sonucu, Dârüssaâde Ağası şairin affı için aracılık yapıp sadrazama mektup yazmayı kabul eder. Nefî ise başında durmuş, mektubu yazan zenci ağayı seyretmektedir. Az sonra bir damla siyah mürekkep kalemden düşüp beyaz kâğıda damlayınca, Nefî çenesini tutamaz ve zenci ağaya dönerek, ölümüne sebep olan son espriyi yapar: Efendim, teriniz damladı!
Ağa öfkelenip mektubu yırtarken, Nefî cellâdın yağlı kemendine teslim edilir ve sarayın odunluğunda kementle boğularak cesedi denize atılır.
Ölümünden sonra kendisi için söylenen beyit meşhurdur:
siham-ı kaza'da ağır küfürler kullanmış şair, büyük şair.
Vahdeti'ye yazdığı bir hicviyeden alıntı:
ey vahdeti arz-ı hüner et gel ne durursun
erbab-ı maarifle durursun oturursun
amma götün(ün) ağzın(i)le fark(ı) yok ancak
zira gazelün oku dedikçe osurursun.
ganizade mehmet efendi'yi de böyle hicvetmiş:
binince kirli nigar'a celali oğlanı
elinde kir-i dirazı yeter ana mızrak
sokub götüne çıkardıkça anı fercinden
donu olur o mızrağın ucunda bir bayrak
^^burada mehmet efendi'ye pasif gay denilmiş.
yine mehmet efendi'ye:
bir iki kıta dediyse tutalım kirli nigar
şair olsun mı ya andan gerede orfanası
ne yaraklar kodum amma yine ister kahbe
sike doymaz bir amından kazığa saplanası.
Nef'i çok iyi bir şair olduğu için infazından vazgeçilmiştir. Padişaha gönderilecek belge yazılırken Nef'i de oradadır. Belgeyi bir zenci yazmaktadır ve kâğıda mürekkep damlatır. Nef'i de bu olay üzerine "Mübarek teriniz damladı efendim" diyerek yaşama şansını kaybeder.
Nef'i nefidir, yararlidir. Türk divan siirine hiciv ve kasideleriyle damgasini vurmus, dilinin kemigi olmayisiyla ilk yargilanmis ama ceza almadan yirtmistir. Sultan murat nef'iye hiciv yazmamasini rica etmis ama ricasina karsikik bulamamistir. Sarayin odunlugunda kementle bogulmus bir halde bulunup bogaza atilmistir bu pek degerli alim'in cesedi. Her sair gibi olmadigindan her sair gibi de olmamistir olümü. Her daim farklidir ve farkli da son bulmustur.
aklıma gelmişken, nef'i'nin idamına dair anlatıgelen olaylardan biri de şudur, nef'i idam edilmesin diye ileri gelenlerden biri padişaha mektup yazdırır. nef'i de o sırada oradadır. mektubu yazan katip zencidir. bir anda mürekkep kağıda damlar ve yazı berbat olur, nef'i de katibe ''efendim teriniz damladı'' diyerek kelleyi kurtaracağı son şansı da kaybeder ve istanbul boğazının dibini boylar.
, (d. 1572, Hasankale, Erzurum – ö. 1635, istanbul), 17. yüzyıl Türk şâirlerindendir. Kasidede gerçek bir varlık göstermiş ve gerek kendi zamanında, gerekse sonraki yüzyıllarda kaside yazan bütün şairlere etki eden şâir ve edebiyatçı.
Asıl adı Ömer olan[1] Nef'i 1572 yılında Erzurum'un Hasankale'sinde doğdu. Bundan dolayı devrin kaynakları Nef'i'den Erzenü'r-Rumî diye söz ederler. Babası ülkesinin efradından Sipahi Mehmed Bey diye anılan bir kişidir. Daha küçük yaşlardan itibaren güçlü bir eğitim gördü. Öğrenimini Hasankale'de başlamış, sonra Erzurum'a gelerek devam ettirmiştir. Burada Türk edebiyatının ünlü eserlerini okudu, Arapça ve Farsça öğrendi. Nef'i Erzurum'da öğrenimini sürdürürken genç yaşında şiir yazmaya da başlamıştır. ilk mahlası Zarrî "zararlı"dır. 1585 Erzurum defterdarı olan Gelibolulu Müverrih Ali, şiirlerini görmüş, beğenmiş ve bu genç şaire Nef'i "nafi, yararlı" mahlasını vermiştir. Kürtçe şiirleri vardır.