sağlığında pek sıcaklık duyamadığım bir liderdi. ancak erdoğan onun emeklerinin sonucunda ortaya çıkan bir nimet olduğundan kendisine teşekkürlerimi sunuyorum. öğrencilerin ülkemizi düştüğü bataktan çıkardı hocam. allah rahmet eylesin.
sevabıyla günahıyla 40 küsur sene siyasi hizmette bulunmuştur, bize allah rahmet eylesin demek düşer, ancak bizim için 27 şubat o nun öldüğü gün olarak değil, deniz in doğduğu gün olarak hatırlanacaktır.
ölüm haberini almadan bir gün önce, gece vakti ajandamın arasından yere düşen bir kağıtla göz göze geldim. sararmış, yıpranmış, üzerinde çay lekesi olan, kenarı biraz yırtılmış bir dosya kağıdı. yıllar önce fotokopiyle çoğaltılmış, elden ele dolaştırılan bir yazıydı bu... refah partisi'nin kapatılma sürecinde savunma yaptığı sıralarda ahmet taşgetiren'in yeni şafak gazetesinde yayımlanan şu meşhur; savunan adam yazısı... belki onlarca kez okumama rağmen, gece vakti tekrar okudum yazıyı...
her defasında şu bölümlerden daha fazla etkilenirdim; yine öyle oldu:
'' rabbim, dedi, onun göğsüne inşirah ver, göğsünü genişlet... işini kolaylaştır. dilindeki düğümü çöz, ta ki sözleri doğru anlasınlar." o güne kadar pek kere eleştirmişti. zaman zaman "acaba gerçekten samimi mi?yoksa..." diye sorular ve ihtimaller arasında bocaladığı bile olmuştu. ama işte şu tercih noktasında aklına duadan ve muhabbetten başka bir şey gelmiyordu.
71 yaşında yüzüne tevekkülün ince izleri sinmiş bir adam, hiçbir şekilde yıkılmadığını ifade edercesine zarif bir tebessümle basamakları tırmanıyordu.
savunacaktı...
...
herşey bitecekti bu dünyada... tarihe düşülen notlar kalacaktı... onlar gidecekti ebediyet alemine... her yapılanın yazıldığı bir tarih kütüğü vardı, o taşınacaktı en yüce mahkemeye... yargı adamlarının da yargılandığı bir mahkeme daha kurulacaktı... önemli olan oraya taşınacak zabıttı... onun için savunan adam adına hiçbir şeye üzülmek doğru olmazdı. dünyevî üzüntü ve sevinçler hep geçici idi... önemli olan, dünyada "ebedîyyen kalıcı olan"ın sırrını yakalamaktı. savunan adam. belki en kalıcı eylemini, orada dururken gerçekleştirmiş olmaktaydı... ''
sabah olduğunda, vefat haberini aldığımda biraz duraksadım, durdum. burukluk bir anlamda bu. ama erbakan'ın idealleri ve tasarılarının bugün bir bir gerçekleştiğini görmek biraz su serpmedi değil içime.
kayıp trilyon davası diye yırtınan ahlaksızlar, konu ile ilgili tek kelime bilmiyorlar. kayıp trilyon görmek isteyen chpnin kayıp 3 trilyonunun hesabını sorsun. solun meziyeti "yemek" olduğu için göze batmıyor ha?
solcuların kayıp trilyonun hesabını sormasının karşılığında üç trilyonluk kayıp chp hesabını soranların başkalarına nasıl rahatlıkla ahlak kumkuması kesilebildiğini göstermesi ve kendisini "erbakan hoca yolcusu" belleyenlerin ne olduğunu göstermesi bakımından da turnosol kağıdı görevi görmüştür vefatı ile.
bir ahlaksızlığın başka bir ahlaksızlık ile yuğulmaya çalşılmasının neresi ahlaki merak ettirmiştir doğrusu.. kaybedilen bizim paralarımız. paranın sağı, solu mu var imiş?
her insan nefsinin tadacağı o duyguyu; birçok başarıyı, mutluluğu, mutsuzluğu, eziyeti, rahatlığı yaşayabilecek kadar yaşadıktan sonra tatmış siyasetçi.
eşi öldükten sonra çok daha hızlı bi şekilde çökmüştü zaten.
allah rahmet eylesin.
suçu sabit görülmüş bir hırsızdı. suçortağı olan şimdiki cumhurbaşkanı tarafından hapisten affedilerek kurtarıldı (hırsız değildir denmedi, yaşlıdır yatmasın denildi.) yoksa ölmesi gereken yer farelerin boku içinde loş bir odaydı, haketmiş olduğu gibi. suçu sabit bir hırsız için pek adaletli ve pek ahlaklı müslümanların attıkları, atacakları taklaları zaten okudunuz okuyacaksınız da. ha hakkını teslim etmek lazım, öğrencileri kadar satılık değildi. ve tabi onlar kendisini hırsızlıkta da katladılar.
ama yine de "allah" satarak en çok para ve güç kazanan adamdı şu tarım egemen türkiye cumhuriyetinde. kara kanatları ile beslendiği cahillikten cehaletten kazandıkları yetmedi gitti bir de trilyon kaybetti bu kara kanatlı cehalet vampiri.
bu arada davanın adı kayıp trilyondur. yoksa trilyon kayıp değildir. suçortakları bilmektedirler mesela kendisi gibi nerede olduğunu o trilyonların.
en nihayetinde ölümüne sevindim. darısı amerikanya taşaklarında pensylvania çiftliklerinde üretilen zehirli mantar hocaefendiye.
başbakanlığına kadar devlet kurumları tek tek borçlanır, tek tek kredi çekerdi.
yani mesela istanbul'da bir devlet bankasının para fazlası varken; ankara'da açığı olan devlet kurumu varsa gidip faizli kredi çekerdi. ilk yaptığı şey bunu önlemek oldu. havuz sistemi getirdi ve tüm kamu harcamaları tek elden yapıldı. ordunun müdahalesinin sebeplerinden birinin bu olduğu söylenir.
kendisine ve partisine karşı herhangi bir sempatim olmamasına rağmen ölümü derinden üzdü ve düşündürdü.Hasta ve yaşlı haliyle zorlukla kürsüye çıkıp konuşması gözümün önünden gitmiyor.Ölene kadar inandığı dava uğrunda koştu.Yine bu uğurda koşarken ruhunu yaradana teslim etti.Bize inanmanın nasıl çileli bir iş olduğunu gösterdi.Günahıyla sevabıyla Türkiye için önemli biriydi.Varsa günahı Allah affetsin.Allah rahmet eylesin.
kötü bir siyasi yaşamı vardı lakin değerli bir bilim insanıydı. şirin adamdı. keşke bilim insanı olarak devam etseydi. allah günahlarını affetsin gani gani rahmet eylesin.
Allah rahmet eylesin dualarımız eşliğinde en yüce mahkemenin yolunu tutan ve o mahkemede sadece yaptıklarından sorumlu tutulacak olan, kırk yıllık siyaset tecrübesi nin yanında, TC cumhur başkanı ve başbakanının emektar siyaset hocaları olmasına rağmen, o mahkemede hiç bir torpili işlemeyecek olan, bir yerine kırk defa hacca gidince; vatandaşın, fakir fukaranın, yetimin hakkı olan o "bir trilyon nereye gitti" sorusundan muaf olamayacak olan,
kemal ötesine ermiş yaşına rağmen, sanki baba yadigarı parti yönetimini çoluğa çocuğa, dosta, akrabaya bırakmak için Numan-ı Kurtulmuş u kurutmuş olan, din ticaretinde çok iyi para olduğunu, yaptığı bilimsel deneylerle kanıtlamış olan, dahi türk mühendisi ve siyaset adamı.
kendini savunamayacak olanın hakkında atıp tutmanın "erdem" denen değerle ne kadar bağdaşık olduğunun sorgulanması gereken yorumlarla dolan önerme.
bir ateist olarak (ve yine bir devrimci eskisi olarak) aklından geçeni anında ağzından çıkaran bu adama, "karşıkonulmaz" bir saygım vardır diyebilirim.zaten sonunu hazırlayan şey, bu özelliği olmuştur..dün onun siyasetten silinmesine neden olan şeylerin birçoğu, bugün partileri iktidara taşıdı veya sempatizan sayısını arttırdı..erbakanın hatası zamansız öten horoz olmasıydı..
türk siyasi tarihine güneş gibi doğmuş, toplumun dile getiremediğini cesur yürekliliği ile dile getirmiş, milyonları peşinden sürüklemeyi başarabilmiş ulu önder. mekanı cennet olsun. allah rahmet eylesin. toprağı bol olsun. oysa tek başına iktidara az kalmış idi. 5 ay daha sabretse mecliste yine, yeni, yeniden fikirlerini paylaşacaktı. yazık, çok yazık. türkiye kaybetti.
canım türkiyemin başına din belasının musallat olmasının 1 no'lu sebebidir...
götürdüğü trilyonların hesabını öteki tarafda verir insallah...
17 kere hacca gitmek yetecekmi bakalım kurtulmasına, hadi bu dünya da yandaşları sayesinde yırttı, ya dilinden düşürmediği öteki taraf da ne yapacak...
görecek kadayıfın altını...
torba yasa sayesinde kayıp 12.5 milyon liralık borcu 1 milyon liraya düşen , ailesini ve yedi sülalesini borçtan kurtardığımız , siyasetin dört atlısından biri. sevenlerine sabırlar.
allah rahmet eylesin. Bu ülkenin yetiştirdiği ender dehalardandır. Kendisi bir ideolojinin kurucusudur. Hep talebe yetiştirmiş, öğrenmiş ve öğretmiştir. Din düşmanlarının her daim korkulu rüyası olmuştur.