necip fazıl kısakürek

entry2613 galeri269 ses1
    88.
  1. Kendi kendimizin altinda kalmamaliyiz ki cemiyetin ustune cikalim.
    n.f.k
    Cile kapisindan erisilecek dunyayi bilseydin, yatagini yorganini satardin.
    n.f.k
    Felsefe bulmanin degil, oyuna aramanin yolu.
    n.f.k
    Sahsiyeti olmayanin hicbir seyi yoktur.
    n.f.k
    Tohum ek, vermezse toprak utansin.
    n.f.k
    Yumruk, kafaya tabi olmak zorundadir.
    n.f.k

    Sözlerinin sahibidir.
    8 ...
  2. 87.
  3. yazar.şair.mezarinin başına gidip kendisinin "çile" si ile ilgili kritik yapmıştım kendisiyle..*
    4 ...
  4. 86.
  5. güzel bir şiiri için;

    (bkz: o erler ki)

    ikincisi için;

    (bkz: şarkımız)
    6 ...
  6. 85.
  7. 84.
  8. değerli bir türk aydını, şairidir. nazım hikmet ile karşılaştırmak, o anarşikdi bu bilmem neydi demek kanımca yanlıştır. ikisi de değerlidir.

    kendi sesinden hayat hikayesi ve şiir dinlemek için:
    (bkz:

    )
    7 ...
  9. 83.
  10. Hep bu ayak sesleri, hep bu ayak sesleri,
    Dolaşıyor dışarda, gün batışından beri.
    Bu sesler dokunuyor en ağrıyan yerime,
    Bir eski çıban gibi işliyor içerime.
    Ey şimdi kara haber gibi bana yaklaşan,
    Sonra saadet olup yanımdan uzaklaşan
    Sesler, ayak sesleri, kesilmez çıtırdılar!
    Bana gelen müjdeyi galiba caydırdılar.
    Böyle adım atarlar, ayrılanlar eşinden,
    Böyle yürür, gidenler, bir tabutun peşinden.
    Kimsesiz gecelerim, bu kesik sesle doldu,
    Artık, atan kalbim de bir ayak sesi oldu.
    Bir gün, sönük göğsüme düştüğü vakit başım,
    Benden ayrılıyormuş gibi bir can yoldaşım,
    Gittikçe uzaklaşan bu sesi duya duya,
    Yavaşça dalacağım, o kalkılmaz uykuya.
    3 ...
  11. 82.
  12. Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey.
    6 ...
  13. 81.
  14. üç eseri var. bunlar: "ben ve ötesi", "sonsuzluk kervanı", "çile".

    hem mecazlarla hem de kavramlarla düşüncesini açıklayan, çağın bulalımını ifade eden ve bunu yaparken çıkış yolları arayan sistem sahibi biridir.

    Şiirin amacı "mutlak doğruyu en ince ve en karmaşık şekilde aramaktır" der. "sır ve simgeler onun için ikinci plandadır.
    2 ...
  15. 80.
  16. "ey genç adam! yolumu adım adım bilirsin.
    erken gel, beni evde bulamayabilirsin."
    NFK
    6 ...
  17. 79.
  18. Nazım hikmete yüzyılın ayarını vermiş kişidir.

    necip fazıldan nazım hikmete ilk ve son hitap

    Nâzım Hikmet!

    Nafile çabalıyorsun.

    Sana kızmıyorum. Kızmıyacağım.

    Hiç bir operatör, ameliyat masasından kendisini yumruklıyan kanserliye, hiç bir gardiyan, parmaklığı içinden kendisine deli diye bağıran çılgına, hiç bir hâkim darağacı önünde küfürler savuran mahkûma kızamaz.

    Ben kendimi, ne kanser operatörü, ne deli gardiyanı, ne de ağır ceza hâkimi şeklinde görmüyorum. Fakat görüyorum ki her hareketim, seninle hiç de alâkadar olmadığı halde, ciğerine neşter gibi saplanıyor, seni delilerin parmaklığı gibi bir azap çerçevesine hapsediyor ve başının üstünde ip varmış gibi kudurtuyor.

    Beni, doktor, gardiyan ve hâkim şeklinde gören sensin! Senin bu halini sezer sezmez artık sana kızmıyorum. Merhamet ediyorum.

    Sanma ki ben öfke kabiliyetini kaybetmiş bir adamım. insan başiyle fare kafasını birbirinden ayıran tek hassa, bence fikir öfkesidir. Bir hiç için ölçüsüz öfkeler duyacak kadar alıngan ve hassas bir mizaç taşıdığımı sen de bilirsin. Fakat bu öfke, iyi kötü bir kudreti, bir şahsiyeti, bir mesuliyeti kalmış insanlara ve hadiselere karşıdır. Sen mazursun.

    Çünkü iflâs nedir, onu bütün hacmiyle idrak ettin.
    O kadar yalnızsın ki, etrafında bir sürü (namı müstear) dan başka kimse yok. O kadar konuşulmuyorsun ki, isminden ancak kendi (namı müstear) ların bahsediyor. Eskiden herkesin dilinde bir problem gibi gezinmeyi tercih eder ve bir dedikoduya, bir ankete doğrudan doğruya iştirak etmeyi Greta Garbo esrarına aykırı bulurdun. Şimdi bir yerde anket oldu mu, kıymeti ve seviyesi nedir, hiç düşünmeden, kapısı önünde aç biilâç bekleşen yedi sekiz kişinin başına en evvel sen geçiyorsun ve sıranı kaybetmemek için kimbilir nelere baş vuruyorsun? Fıkraların baş sahifelerden moda sahifelerine atılıyor, gene yazıyorsun. Hatırlanmak şartı ile ne hakaretlere razı değilsin? Tükürüğü bile uzun zaman gıda edindin. Şimdi o da yok. Bir zamanlar, şiirlerinde (kıllı ve kalın) olduğunu ilân ettiğin sarışın ve pembe ensenden, şunun bunun tokat izleri bile uçmuş. Zaman seni değil, yüz karalarını bile götürmüş. Ne hazin bir manzaran var. Akşamları, beyoğlu sokaklarında, yüzlerinde kalın bir duvak, ayaklarında bir çift siyah bot, ellerinde köpek başlı bir şemsiye, ağır ağır geçen sabık Rum aşüfteleri bile senin kadar merhamete şayan değildir. Artık nefret vermiyorsun. Zamanın hainliği önünde insanları tefekkür ve merhamete çağırıyorsun.

    Bundan bir kaç ay evvel Bâbıâlide, Ştaynburg lokantasında seninle şöyle konuşmadık mı:
    Ben - Gazetelere yazdığın bu fıkraları nasıl yazıyorsun, bu kadar adileşmeye nasıl tahammül ediyorsun?
    Sen - Ne yapayım, ekmek paramı kazanıyorum. Başka ne yapabilirim?
    Ben - Kendinden ve haysiyetinden bu kadar fedakârlık edeceğine niçin potin boyacılığı etmeyi tercih etmiyorsun?
    Sen - Potin boyacılığı etsem, bir şey zannederler de beni bu işten menederler.
    Kendisini bu kadar saçma bir mazeretle teselli ediveren, hakikatte tesellisi olmıyan seninle görüyorsun ki ben hiç bir gün kavga etmedim. Sana selâm verdim. Sana acıdım. Bu kadar düşmene -acısını ben duyuyormuşum gibi- razı olmadım.
    Şimdi bana -tam da senden bekliyebileceğim bir tarzda- çatıyorsun. Devlet günlerinde seni rakip diye almaya tenezzül etmeyen adam, bu perişan halinde sana nasıl tenezzül eder? Artık sen benim gözümde hiç bir şeyi temsil etmiyorsun. Ne hokkabaz şiirini, ne işporta komünizmanı, ne hile ustalığını, ne 24 saatlık reklâm açık gözlülüğünü... Senin nene mukabele edeyim?

    Aynı ideoloji içinde vaktiyle sarma dolaş olduğun ve içlerinde fikirlerine taban tabana zıt olmama rağmen konuşulabilecek insanlar bulduğum gruplar, yani sana benden daha yakın zümreler bile seni, fikir ve sanat âdiliğinin, dolandırıcılığının prototipi diye gösteriyorlar. Bana ne düşer?

    işte açıkça söylüyorum: Ben senin kâbusun, geceleri uykuna giren umacın, her an yokluğunu hissettiren şeytanınım. Sana acıyorum. Fakat elimden ne gelir?
    Çektiğin yokluk ıstırabına hürmeten, sana vaktile vermediğim şerefi veriyorum. Seninle ilk ve son defa olarak konuşuyorum. Fakat hepsi bu kadar. Dediğim gibi sen, bence artık mazursun. Seni affediyorum, ve ne yapsan affedeceğim. Bu vaade güvenerek istediğini yap! Sakın bu fırsatı kullanmamazlık etme!

    Yalnız bil ki, sönmüş ve pörsümüş hüviyetine, o kadar muhtaç olduğun ve elde etmek için ne yapacağını bilemediğin hayatı nefhedemiyeceğim.
    Ölü diriltmek ve müflis kurtarmaktan âcizim.

    Benim hakkımda, içinde hapsettiğin şeylerin hacmini bilmiyorum. Rivayete göre üç perdelik bir piyes, rivayete göre bir roman...

    Fakat sana karşı hiçbir taktiği kalmamış adamın, bütün bir samimiyet ve açıklıkla içini tasfiye etmesine rağmen söyleyebileceği her şey ve sırf sana hitap etmekle düşebileceği bayağılık burada toptan ve ebediyen nihayete eriyor.
    işte görüp göreceğin rahmet!

    (11 Nisan 1936)

    Necip Fazıl Kısakürek
    11 ...
  19. 78.
  20. şairli yaşamını çile öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırabiliriz. çile öncesi gayet duygusal şiirler yazmıştır. çile sonrasında ise daha çok dini şiirler yazmıştır.
    3 ...
  21. 77.
  22. sel sal ek'ini pek beğenmeyen üstat şu latif eleştiriyi yapar:
    "dilimizi sal'a bindirdik sel'e saldık"
    9 ...
  23. 76.
  24. şimdi ülkesini ve milletini satan yazarları görseydi kesinlikle yazarlığı bırakırdı.
    15 ...
  25. 75.
  26. sultan'üş şuara...

    üstad...

    bu toprakların yetiştirdiği en büyük sair...

    kelimelerle dünyayı dolduran şairdir kendisi, her şiirinde ayrı bir mükemmellik bulunmaktadır.

    bilindiği gibi hayatı iki dönemde incelenir üstad ın. ilki bohem hayatı, ikincisi de tam bir Allah ve peygamber dostu olarak yasadığı dönemler. nerde nasıl yasadıgı kimseyi ilgilendirmez. ben yazdığı şiirlere bakarım arkadasım.

    her iki dönemde de yazdığı şiirler mükemmeldir.

    örnek verecek olursak;

    (bkz: aynalar)
    (bkz: bekleyen)
    (bkz: beklenen)
    (bkz: benim nefsim)
    (bkz: canım istanbul)
    (bkz: cinler)
    (bkz: cile)
    (bkz: daglarda sarkı söyle)
    (bkz: dayan kalbim)
    (bkz: feza pilotu)
    (bkz: geçilmez)
    (bkz: kaldırımlar)
    (bkz: karacaahmet)
    (bkz: muhasebe)
    (bkz: otel odaları)
    (bkz: ölümsüz sarkı)
    (bkz: perdeler)
    (bkz: sakarya türküsü)
    (bkz: tüten ruh)
    (bkz: zindandan mehmed e mektup)

    işte bu şiirlerden hangisi mükemmel değildir ki? ya da hangi şair bu konuları ondan daha güzel işleyebilir ki?

    kendisine bok atan hoşaflara selam ediyor, ve diyorum ki üstad gibi bir tane dörtlük yazın gelin, ben de taşşaklarınızı öpeyim...
    12 ...
  27. 74.
  28. 73.
  29. ne olduğu belli olan yazardır..lakin bunu anlamak için önce hakkında araştırma yapılması, sonra gelip üzerine konuşulması gereken yazardır..nazım hikmet ile birlikte türk şiirinin en güçlü iki kaleminden birisidir..

    edit: imla
    6 ...
  30. 72.
  31. 71.
  32. Bu akşam o kadar durgun ki sular
    Gömül benim gibi kedere diyor.
    içimde maziden kalma duygular
    Ağla geri gelmez günlere diyor.

    Ey gönül, gidenden ümidini kes!
    Kaçan bir hayale benziyor herkes,
    Sanki kulağıma gaipten bir ses
    Buluşmalar kaldı mahşere diyor.

    Enginden engine koşarken rüzgar,
    Bende bir yolculuk heyecanı var...
    Yattığım kayaya çarpan dalgalar
    Çıkıver bir sonsuz sefere diyor.

    (bkz: üstad)
    9 ...
  33. 70.
  34. o' nu sevebilirsiniz yada sevmeyebilirsiniz ama ta 1971 yılında bu şiirde demirel'i ne kadar güzel anlatmış. tarih onu ne kadar haklı çıkarmış.*
    Süleymanname..
    Sen gül diyarının yapma gülüsün!
    Aynı yapmacıkla Çoban Sülüsün!

    Yoktur izlediğin bir dava yolu;
    Bir bu yan, bir şu yan, büküntülüsün!

    Türk;e zıt sermaye merkezlerinden,
    Bir zikzaklı yolda hep, güdülüsün!

    Milli yekparelik gelmez işine;
    Bu yüzden parçalı, bölüntülüsün 1

    Ve devlete mason biraderlerin
    Tam da maslahata denk ödülüsün!

    Ne sır sendeki bedava oluş!
    Problemler içinde en müşkülüsün!

    Fikir dağlar boyu kocaman kitap;
    Sen de o kocaman kitabın bir virgülüsün!

    Böyleyken ustasın gözbağcılıkta;
    Cüceler sirkinin baş Herkülüsün!

    Gözyaşı ve çığlık vatanında sen,
    Hüzün bahçesinin şen bülbülüsün!

    Büzülmüş susarken mahzun hakikat,
    Davuldan ziyade gümbürtülüsün!

    Teokratik rejim olmaz deyip de,
    Peşinden müslüman görüntülüsün!

    Kolera, vergiler, zamlar, enflasyon;
    Bir felaketsin ki, binbir türlüsün!

    Gelirsiz giderli bütçelerinle,
    Her yıl, milyar milyar köpürtülüsün!

    Okka okka vicdan satıl alırsın;
    Topuzu altından oy baskülüsün!

    Bir gökdelen sanır seni gören göz;
    Bilmez ki, temelden çöküntülüsün!

    Büyük Kongre, dikiş tutturduğun yer;
    Meclise gelince söküntülüsün!

    Bağlısın hak bilmez yeminlilere;
    Hakkı bilenlerden çözüntülüsün!

    Üçbuçuk mebusa kaldı diye fark,
    Kimbilir, ne kadar üzüntülüsün!

    Millet gökten adam dilensin, dursun!
    Ümit fakirinin keşkülüsün!

    Kuzum, senin neren Anadolludur?
    Türk; e Amerikan püskürtülüsün!

    Farkın şu ki, eski Başbakanlardan,
    Sen o belaların son püskülüsün!


    Necip Fazıl Kısakürek1971
    14 ...
  35. 69.
  36. "...yalnız iki yoldaş uyanık ..biri benim, biri de serseri kaldırımlar" demiş şair.
    7 ...
  37. 68.
  38. 20. asrın yunus emresi.
    ona sıradan bir şair gözüyle bakmak o bakan gözler için ne büyük kayıp.
    11 ...
  39. 67.
  40. necip fazıl,içindekileri kelimelere dökme aşamasında kelime seçme sanatının insandaki en üst düzeydeki tezahürü.
    içindeki istanbul aşkını ifade ederken seçtiği kelimeler için (bkz:

    )
    4 ...
  41. 66.
  42. ne hasta bekler sabahı
    ne taze ölüyü mezar
    ne de şeytan bir günahı
    seni beklediğim kadar

    gelme istemem gelmeni
    yokluğunda buldum seni
    bırak vehmimde gölgeni
    gelme artık neye yarar...
    7 ...
  43. 65.
  44. 64.
  45. aybars bora kahyaoğlu adlı usta yönetmenin " üstad " adıyla uzun metrajlı bir belgeselini çektiği, doğunun büyük şairi.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük