Yaşlı bir adam tarlasında çalışırken devrin hükümdarı tebdil-i kıyafet yolcu misali ona yaklaşır. Selamlaşırlar... Yaşlı adam konuğunun sıcaktan bunaldığını düşünerek ona bir tas ayran ikram eder. Derken sohbete başlarlar.
Hükümdar yaşlı adamın sözlerinden etkilenir ve ona kim olduğunu sorar.
Yaşlı adam ona:
-Hiç. der,
Hükümdar merakla:
-Ne demek bu...? Senin mutlaka bir adın ya da ünvanın vardır!
Yaşlı adam son derece dingin yine:
-Hiç.
Hükümdar bu sefer kendisiyle alay edildiğini sanır ve
-Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben bu ülkenin hükümdarıyım.
Adam bu durum karşısında durumu izah etmeye çalışır:
-Peki hünkarım, şimdi siz bu ülkenin hükümdarısınız. bundan sonra ne olmayı
düşünüyorsunuz?
Hükümdar şaşkın bir tavırla,
-Hiç. der,
Yaşlı bilge yine aynı alçak gönüllülükle:
-Hünkarım;
işte ben sizin hükümdarlıktan sonra ulaşacağınız mertebedeki adamım.
hürrem sultan la mahidevran sultan ın hikayelerini okuyunca söylenen sözdür. meğerse yıllar sonra, sultan süleyman, mahide evran dan olan, büyüyünce padişah olucam diyen oğlunu, tahtta gözü olduğu ve kendisini tahttan indirme düşüncesi olduğu gerekçesiyle kendisi öldürtmüş. oğlu ölen mahide evran da iyice gözden düşünce fakir bir hayat yaşamış. mehide evran ın öldürtmeye çalıştığı hürrem in ikinci oğlu selim tahta çıkmış ve sonraları mahide evran a maaş bağlatmış..
mantiksiz bir sözdür. insan ne olacagini dusunurken ne oldugunu da bilmelidir, bilmesse havda kalir. "ben bu oldum heyt! ama bunu da olacagim azimliyim harikayim" seklinde editlenmesi gereken özlü sözdür.