nazım hikmet ran

entry2958 galeri144 ses1
    201.
  1. gün itibarı ile 44. ölüm yılı olan usta.

    (bkz: haziranda ölmek zor)
    4 ...
  2. 200.
  3. türkiye cumhuriyeti'nin en ünlü ve en kaliteli şairidir; 1902-1963 yılları arasında yaşamış olan şair, osmanlı'nın son dönemlerinde şiir yazmaya başlamış, işgal istanbulundan, anadolu'ya savaşmak için kaçmış, tkp'ye katılmış, oradan da batum'a ve moskova'ya geçmiştir. yeni bir devrimle sarsılmış o günün rusya'sında henüz ortodoksluk batağına düşmemiş marksizmin etkisindeki yepyeni fikirlerle karşılaşmış, *devrimci sanat akımları ve sanatçılarla yüz yüze gelmiştir. doğu halkları üniversitesi'nde * aldığı eğitimin ardından, türkiye'ye dönmüş ve tkp'nin gizli örgütlenmesinde aktif çalışmış, dönem dönem tutuklanmıştır. 1938 yılında harp okulu öğrencilerini isyana teşvik etmekten dolayı yargılanmış ve hapis cezasına çarptırılmıştır. 1950 yılına kadar değişik hapishanelerde yatan şair, bu arada kesintisiz olarak ciltler dolusu şiir yazmıştır. 1950'de çıkarılan bir afla serbest kalmış, kendisini askere alma provokasyonu nedeniyle, ülkeyi gizlice terk etmiştir. 12 yıl boyunca ağırlıklı olarak moskova'da yaşamıştır. burada hem şiir yazmış, hem, tkp için çalışmaya devam etmiş, bizim radyo'nun kurulmasını sağlamıştır. radyoda sunuculuk yapmış, kendi sesinden şiirlerini okumuştur. yaşamının son döneminde en güzel şiirlerini yazmış, o güne dek yaşadığı çok sayıda aşkın sonuncusu olan vera ile evlenmiştir. 1963 yılında kalp krizi sonucunda * yaşama veda etmiştir. mezarı moskova'da sanatçıların gömüldüğü ünlü mezarlıktadır.

    tüm eserleri:

    835 satır (1929 şiir)
    jokond ile si-ya-u (şiir)
    varan 3 (1930 şiir)
    1+1=1 (şiir, nail v. çakırhan ile)
    sesini kaybeden şehir (1931 şiir)
    benerci kendini niçin öldürdü (1932 şiir)
    gece gece telgraf (şiir)
    kafatası (oyun)
    bir ölü evi yahut merhumun hanesi (oyun)
    bu bir rüyadır (1934 operet)
    portreler (1935 şiir)
    taranta babu'ya mektuplar (1935 şiir)
    unutulan adam (1935 oyun)
    simavne Kadısı oğlu şeyh bedreddin destanı (1936 şiir)
    it ürür kervan yürür (fıkra, orhan selim adıyla)
    alman faşizmi ve ırkçılığı (çeviri-derleme)
    sovyet demokrasisi (inceleme)
    yeşil elmalar (roman)
    la fontaine'den masallar (1949 masal,ahmet oğuz saruhan adıyla)
    saat-21-22 şiirleri (1965 şiir)
    inek (1965 oyun)
    ferhad ile şirin (1966 oyun)
    enayi (oyun)
    kan konuşmaz (roman)
    memleketimden insan manzaraları (1966 şiir,5 cilt,1966-1967)
    rubailer (1966 şiir)
    dört hapisaneden (1966 şiir)
    yeni şiirler (şiir)
    sabahat (oyun)
    ocak başında /yolcu (oyun)
    yusuf ile menofis (1967 oyun)
    kuvayı milliye (1968 şiir, kurtuluş savaşı destanı adıyla : 1965)
    kemal tahir'e mapushaneden mektuplar (mektup)
    cezaevinden memet fuat'a mektuplar (mektup)
    sevdalı bulut (masal)
    son şiiirleri (1970 şiir)
    bursa cezaevinden va-nü'lara mektuplar (mektup)
    demokles'in kılıcı (1974 oyun)
    nazım ile piraye (1975 mektup)
    nazım'ın bilinmeyen mektupları (1986 mektup, adalet cimcoz ile mektuplaşmaları)
    yatar bursa kalesinde (1988 şiir)
    hikayeler (1991 hikaye)
    çeviri hikayeler (hikaye)
    4 ...
  4. 199.
  5. nobel ödülü alması gereken büyük şair. dünyada çok tanınmaktadır, özellikle doğu avrupa'da. nasıl oldu da vermediler, hayret.

    pardon, nazım hikmet yılı yapmışlardı bir ara, doğru. orhan pamuk'tan daha ileri gidebilmiştir kendisi.
    1 ...
  6. 198.
  7. soyadı kanunun çıkmasıyla birlikte başvurusunu yaparken ki "-soyadınız ne olsun beyfendi?" sorusunun üzerine "hiçbir şey yani kelimenin tam anlamıyla ran" olsun diye cevap vermiş mavi gözlü proleter dev.
    4 ...
  8. 197.
  9. Belki ben
    o günden
    çok daha evvel,
    köprü başında sallanarak
    bir sabah vakti gölgemi asfalta salacağım.
    Belki ben
    o günden
    çok daha sonra ,
    matruş çenemde ak bir sakalın izi
    sağ kalacağım...
    Ve ben
    o günden
    çok daha sonra:
    sağ kalırsam eğer,
    şehrin meydan kenarlarında yaslanıp
    duvarlara
    son kavgadan benim gibi sağ kalan
    ihtiyarlara,
    bayram akşamlarında keman
    çalacağım...
    Etrafta mükemmel bir gecenin
    ışıklı kaldırımları
    Ve yeni şarkılar söyleyen
    yeni insanların
    adımları...
    1 ...
  10. 196.
  11. Türk şiirinde çığır açmış bir edebiyat inkılapçısıdır.
    2 ...
  12. 195.
  13. MAVi GÖZLÜ DEV

    O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Kadının hayali minnacık bir evdi,
    bahçesinde ebruliii
    hanımeli
    açan bir ev.

    Bir dev gibi seviyordu dev.
    Ve elleri öyle büyük işler için
    hazırlanmıştı ki devin,
    yapamazdı yapısını,
    çalamazdı kapısını
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan evin.

    O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Mini minnacıktı kadın.
    Rahata acıktı kadın
    yoruldu devin büyük yolunda.
    Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
    girdi zengin bir cücenin kolunda
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan eve.

    Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
    dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
    bahçesinde ebruliiiii
    hanımeli
    açan ev..
    2 ...
  14. 194.
  15. mustafa suphi'nin kurduğu Türkiye Komünist Partisi'nin üyesidir. ayrıca bir zamanlar cumhuriyet gazetesinin vatan haini ilan edip gazetesine insanların tükürmesi için resmini koyduğu bir komünisttir. nazım hikmet vatan hainliği yapamaya devam ediyor...
    4 ...
  16. 193.
  17. 192.
  18. ferzan özpetek in cahil periler filminde büyük ve gizli bir aşkın başlamasına sebep olan kitabın yazarı. iki kişi italyada bir kitapçıya girerler ve aynı kitabı arıyorlardır. kitaptan bir tane kalmıştır..
    4 ...
  19. 191.
  20. HAYDi GÜLE GÜLE GÜLÜM

    Haydi güle gülü gülüm
    haydi güle güle
    Hani ağlamak yoktu?
    Ağlama kızım,
    gözüne batacak sürmelerin.
    Taksiye bindin işte,
    işte hapishanesinde yattığım şehrin
    geçiyorsun içinden.
    Şöför belki ben yaşta bir adam
    dikiz aynasından bakıyor sana
    anlıyor bu güzel kadının ağlamasını.
    Belki onunda içerde yatanı vardır,
    belki tanır beni, belki kendiside bizdendir.
    Biliyorum:
    Demirlerden seyrettiğim bu şehir
    kaplıcalar
    türbeler
    ipek fabrikaları ve kocaman bir çınardır.
    Ve sahici insanları
    benim insanlarım
    nasılda perişan...
    Fakat yüzlerine güneş vurmuş gibi olmuştur
    sen gözyaşları arasından
    onlara baktığın zaman.
    Sen bu şehre bundan öncede geldin demek?
    Sen bu şehre gelesinde beni aramayasın!
    Öylemi? AĞLA GÜLÜM!
    Hemde hüngür hüngür ağlamalısın.
    Hayır ağlama, Allah belamı versin benim ağlama!
    Etrafına bak:
    Ben ve şehir çoktan arkada kaldık

    NAZIM HiKMET
    3 ...
  21. 190.
  22. KIZ ÇOCUĞU

    Kapıları çalan benim
    kapıları birer birer.
    Gözünüze görünemem
    göze görünmez ölüler.

    Hiroşima'da öleli
    oluyor bir on yıl kadar.
    Yedi yaşında bir kızım,
    büyümez ölü çocuklar.

    Saçlarım tutuştu önce,
    gözlerim yandı kavruldu.
    Bir avuç kül oluverdim,
    külüm havaya savruldu.

    Benim sizden kendim için
    hiçbir şey istediğim yok.
    Şeker bile yiyemez ki
    kâat gibi yanan çocuk.

    Çalıyorum kapınızı,
    teyze, amca, bir imza ver.
    Çocuklar öldürülmesin,
    şeker de yiyebilsinler.

    NAZIM HiKMET
    3 ...
  23. 189.
  24. 188.
  25. ...
    Sonra birden anladım ki, yıllardır, ama uzun yıllardır bu tirende yaşıyorum.
    - ama, bunu nasıl, neden anladığıma hâlâ şaşıyorum -
    ve hep aynı büyük, aynı umutlu türküyü söyleyerek
    sevdiğim şehirlerle sevdiğim kadınlardan boyuna uzaklaşıyorum
    ve hasretlerini etimin içinde işleyen bir yara gibi taşıyorum
    ve bir yerlere yaklaşıyorum, bir yerlere yaklaşıyorum.

    Mart 1960, Akdeniz
    5 ...
  26. 187.
  27. siyasi görüşleri ve bununla ilgili şiirlerini sevmesemde diğer şiirleriyle beni mest eden şahsiyettir.
    2 ...
  28. 186.
  29. her insan gibi hatası da doğrusu da olan şair. hatta gelmiş geçmiş en usta türk şair.
    2 ...
  30. 185.
  31. (bkz: kuvayı milliye destanı)
    bunu yazan vatan haini olamaz,okuyan bilir...
    4 ...
  32. 184.
  33. 183.
  34. hapisteyken kendisine acıyanlara net bir cevap veren kişidri de aynı zamanda. kendi fikirlerini açıkça beyan ettiği bu şiir de, kendisine neden acınılması gerekmediğini ifade edeen bir kişi. ölemden önce iki üzüntüsü vardı; 1. istanbul'u ve vatanını bir daha göremeyecek olmak ve kurtuluştan önce ölecek olmak. hapisteyken yazıdığı şiir aşağıdaki gibidir.

    sevdalınız komünisttir,
    on yıldan beri hapistir,
    yatar bursa kalesinde.

    hapis ammâ, zincirini kırmış yatar,
    en âlâ mertebeye ermiş yatar,
    yatar bursa kalesinde.

    memleket toprağındadır kökü,
    bedreddin gibi taşır yükü,
    yatar bursa kalesinde.

    yüreği delinip batmadan,
    şarkısı tükenip bitmeden,
    cennetini kaybetmeden,
    yatar bursa kalesinde.
    3 ...
  35. 182.
  36. tahir ile zühre
    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden
    ölmek de ayıp değil,
    bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
    yani yürekte.

    Meselâ bir barikatta dövüşerek
    meselâ kuzey
    kutbunu keşfe giderken
    meselâ denerken damarlarında bir serumu
    ölmek ayıp olur mu?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

    Seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?
    Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
    yahut hiç sevmeseydi
    Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

    Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
    hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
    1 ...
  37. 181.
  38. herhalde insanların gözünü kör eden bağnazlığa, iktidar müstevlilerinin dikte ettirdiği boş masallara, eşitsizliğe, yoksulluğa, bağnazlığa karşı duyulan nefreti, yazdığı şiir ile en iyi dile getiren büyük insan. türkçe yazan türkçe söyleyen şair:

    yaldızlı meşin kabı
    parçalanmış kitabı
    ay altında dün gece
    deli bir derviş gibi
    mumu sönmüş rahlesi yere devrilmiş gibi
    okudum saatlerce.

    yaldızlı meşin kabın
    parçalanmış koynunda uyuklayan kitabın
    çevirdikçe küf kokan her sarı yaprağını
    sandım ki eşiyorum bir mezar toprağını...

    ince el yazıları canlandı birer birer
    masallarda çizilen yüzleri gösterdiler
    iblis bir yılan oldu, adem havvaya kandı
    kardeşini öldüren lanetli ruhu gördüm
    koca yahta bir gemi ummanlarda çalkandı
    ufuklardan güvercin bekleyen nuh'u gördüm
    ismail'in topuğu kumdan çıkardı zemzem
    tur-u sina da musa kaldırdı kollarını
    asasını vurunca yarıldı bahr-i kulzem
    buldu ben-i israil kudüs'ün yollarını..

    zekeriya zikrini
    bir sonsuz aha verdi
    doğdu isa bikrini
    meryem allah'a verdi
    kureyş-i muhammed'e kucak açtı medine
    bir ateş mezar oldu kerbela hüseyin'e

    sayfalar döndükçe bunlar hep birer birer
    doğrulup devrildiler
    ay battı güneş doğdu
    kalbimde ateş doğdu
    yaldızlı meşin kabı
    parçalanmış kitabı
    varsın gömülsün diye bir ebedi uykuya
    attım kör bir kuyuya

    yazık yazık bize ki asırlarca aldandık
    karanlıkta çizilen izleri görmek için
    görüp yüz sürmek için
    yazık yazık bize ki bir çırağ gibi yandık
    ne gökten necat geldi ne bir parça merhamet
    çalışan esirlere isa, musa, muhammet
    sade bir satır dua bir tütsü buhur verdi
    masal cennetlerinin yollarını gösterdi

    ne beş vaktin ezanı ne anjelüs çanları
    zincirden kurtarmadı yoksul çalışanları
    yine biz köleleriz efendilerimiz var
    yine her melun taşı yosunlanmış bir duvar
    esir efendi diye koymuş da adlarını
    iki bahta ayırmış arzın evlatlarını

    efendi işletiyor esir işliyor gene
    yine efendilerin gümüşlü sofrasından
    kar gibi ekmeğinden şarap dolu tasından
    kırıntı artık bile düşmüyor işleyene
    yine biz esir geçen her günün akşamında
    eve sade bir lokma ekmek getiriyoruz
    gece yağmur inlerken evimizin damında
    ısınabilmek için güneşi bekler gibi
    birbirine sokulan hasta köpekler gibi
    yırtık yorganımızın altında titriyoruz

    çiftimiz balyozumuz sonsuz çalışmamızla
    asırlardır bağrında inleyen kazmamızla
    heyecana geldi de kara toprağın kalbi
    kendini teslim eden taze bir kadın gibi
    çiçeklerle donandı dünya isimli ağaç
    biz bu ağacımızın dibinde ölürken aç
    efendiler gösterip sırıtan dişlerini
    birer birer topluyor bütün yemişlerini

    efendiler ağalar evliyalar keşişler
    ebedi karanlığın boğulsun kollarında
    artık temiz ruhların aydınlık yollarında
    sade bir din bir hak bir kanun varsa
    o da işleyen dişliler...

    nazım hikmet ran
    2 ...
  39. 180.
  40. bir tanem!
    son mektubunda:
    ''başım sızlıyor,
    yüreğim sersem!''
    diyorsun.

    ''seni asarlarsa
    seni kaybedersem;''
    diyorsun;
    yaşayamam!''

    yaşarsın karıcığım,
    kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda;
    yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
    en fazla bir yıl sürer
    yirminci asırlarda
    ölüm acısı!
    1 ...
  41. 179.
  42. "aha çok pis laf soktum" mantalitesinde olanların eleştirdiği kişi. ee o zaman onların tarzında cevap vereceksek şunu soralım ona; "sen ne yaptın bu ülke için?" onun için bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayalım.
    2 ...
  43. 178.
  44. Bu ülkenin gördüğü ve göreceği tek mavi gözlü devin, Mustafa Kemal Atatürk olduğunu unutan insanların elim bir şekilde mavi gözlü dev benzetmesini yakıştırdıkları yüce şahsiyettir hazretleri.

    Şu anki dünya düzeninde elle tutulacak tek dayanağı kalmamış bir düşüncenin gerçekleşme hayallerinde yüzen insanların son kozlarından birisidir nazım hikmet.

    Kendisi yaşında gençler taşla, sapanla, kazma kürekle vatan mücadelesine koşarken bu mavi gözlü dev!! kazım karabekir'e gideceğiz yalanıyla sovyetlerde okumaya gitmiştir. Bu yüzden dev'dir o çoklarının gözünde. Uzaktan gördüğü, duyduğu kahramanlığın destanını yazmakta çok zordu be kardeşim. işte bu yüzden vatansever...

    Amerika şerefsizlerinin, Hirosima'ya attığı bombadan ve ya nükleer santrallerden dolayı ölen çocuklar ve kore'ye giden mehmetçikler yüzünden sadece amerika'ya verip veriştirirken, kucağında yattığı stalin'in döneminde öldürülen 4,5 milyon insandan, Kırımda yaşayan bir milyon türk'ü çoluk çocuk, yaşlı, genç demeden bir gecede trenlerle kazakistan çöllerine salan, Azerbaycan'ın 3 te birini sibiryaya süren stalin hakkında tek bir satır yazmadı, yalanmaktan başka. Bu yüzden insan...

    Hayatı boyunca taraflı düşünerek şair olunabilir belki ama ne gerçek vatansever ne de insan olunmayağını bilmezler bazıları. Düşünceler beynin bir tarafını köretmişse insan vasfını yitirmiştir o anda.

    Bu yüzden mavi gözlü dev'dir nazım. sırf bu yüzden.
    6 ...
  45. 177.
  46. okullarda şiirlerini okuyan öğrencilerin okuldan atıladığı şahsiyet.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük