vatan haini veya vatan sever olmayan şairdir. bu gibi ithamlar artık kabak tadı vermektedir. (bir şairden konuşuyoruz efendiler, bir siyasetçiden değil burada! )cidden "angutça" bulduğum şiirleri olmasına rağmen, türk edebiyatında yeni bir kapı açmış, hakkının hiçbir şekilde yenilmemesi gereken insandır aynı zamanda.
necip fazıl gibi "atatürk" düşmanı olmadığı için, ölen türk askerlerinin arkasından baklava partileri vermediği için yobazlar ve faşistler tarafından sevilmeyen büyük şaiirdir.
Edebiyata, ülkesine,insanlara ve sosyalizme aşık komünist, sürgün ve mapusluk çeken memleket hasretiyle ölmüş toplumcu gerçekçi sosyalist,Türkiyeli şair.. hapisanelerde bile insanlara bilinç aşılayan,her işi başaran zeki, kendini insanlığa adamış ve öldüğünde Türkiye'nin anlayabildiği şair..
cahil cühela takımının eserlerini bir kere okumadan -mış, -miş ekleriyle kurulu cümlelerden öğrendiği, bok atması inanılmaz hafifliğe sebebiyet veren efsanevi türk şairi. şimdiki birçok çete suçlusunun hapse dahi atılamadığı, girenlerin lüks içinde yaşadığını unutan kıvrak zekaya sahip insansılar bu adamın bir komünist olduğunu ve dönemin komünist ülkesinin rusya olduğunu, ülkesinde ölümle tehdit edilen komünist bir kişinin gidebileceği en mantıklı yer olarak rusyayı uygun görmesinden daha mantıklı bir şey olamayacağını görmezden gelirler. memleket hasretiyle yanan ve ülkesinin iyiliği için komünizm isteyen bir şairdir. ve en önemlisi herkesin anlayamayabileceği bir şairdir.
(bkz: komünizm)
(bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
(bkz: az bilmenin tehlikesi)
(bkz: ilk vahiy)
istiklal Savaşını en iyi anlatan kişidir * ancak ne acıdır ki vatan haini yaftası yapıştırılmıştır. Şimdi ise bazı mühim siyasetçilerimiz tarafından şiirleri okunmakta mezarı ziyaret edilmektedir ama o hala 'vatan hainliğine' devam etmektedir.
1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üçyaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Pırağ'dan Havana'ya
Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'te
961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır
partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim
951'de bir denizde gençbir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim
bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falıma baktırdığım oldu
yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye'mde Türkçemle yasak
kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filan olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir.
Bu otobiyografi 1961 yılı 11 Eylülünde
Doğu Berlin'de yazıldı.
Büyük Türk şairi. Kendisi Nazım Paşa'nın torunu ve Ressam celile hanım'ın oğludur. Aileden gelen bir şiir altyapısına sahiptir. Küçük yaşlarda Yahya Kemal'in şiirlerini düzelttiği, ona yol gösterdiği bilinir. Başkalarının söylemlerinin aksine şiiri kültürel altyapıya bağlanır ve türk şiirinin söyleyiş ve ritim özelliklerinden beslenir. Serbest de yazsa şiiri klasik türk şiirinden izler taşır. Şiirlerini elleriyle tartarak, ahengi ve sesleri ölçerek yazmıştır. Asla basit bir Mayakovski özentisi olmamıştır Nazım Hikmet.
Çıkıyor kayık
iniyor Kayık
Devrilen bir atın sırtından inip
Şahlanan bir ata biniyor kayık dizelerindeki ritim dikkat çekicidir.
"Bu ülkenin gördüğü ve göreceği tek mavi gözlü dev"dir kendisi. kaypak küçük burjuva aydınların veya salt entelektüel kaygılarla "sanat" yapanlar gibi değil, tarih bilincine sahip, materyalist ve fikirleri uğruna mücadeleye girmiş bir şairdir. Nazım Hikmet'in ölümü bile onun şiirlerinin ve mücadelesinin sonraki kuşaklar boyunca dilden dile, ağızdan ağza aktarılmasını engelleyememiştir. Vatandaşlıktan çıkartılmış, şiirleri uzun yıllar boyunca yasaklı kalmıştır. Yaşamının büyük bir kısmı hapislerde ve yurt dışında geçmesine rağmen, egemenlerin korkusu bugün de devam etmektedir. o çok sevip içine ettiğiniz türkiye cumhuriyeti'nde Zorlu ve çileli günler yaşamasına rağmen umudunu ve inancını kaybetmemiştir. Cezaevindeki günlerini de boş geçirmez. Mektuplarıyla Kemal Tahir'i, konuşmalarıyla da Orhan Kemal ve ibrahim Balaban'ı yetiştirir. evet benim için tek mavi gözlü dev nazım hikmet..
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmihalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.
japon balıkçısı ve küçük kız şiirleri ile yüreklere dalga dalga vurdurur hüznü, tebrik etmek gerekir gerçekten o acıları hissetmeden dizelere dökmek zordur çünkü. hiroşima ya atılan atom bombası demek ki nazım ı da vurmuştur, onu da kağıt gibi yakmıştır, onu da çürük yumurtaya çevirmiştir. helal olsun ne diyeyim, "şeker de yiyebilsin çocuklar".
mükemmel türkçesi nedeniyle yurtdışında türk puşkini olarak tanınan şairimizdir.muazzam yeteneğinin yanısıra entellektüel ve vatansever duruşuyla da ünlüdür.