nazım hikmet ran

entry2958 galeri144 ses1
    1794.
  1. 1795.
  2. Her önemli yazar, sanatçı gibi değeri öldükten sonra anlaşılan şairdir.
    0 ...
  3. 1796.
  4. HiÇBiR AĞAÇ BÖYLE HARiKULADE BiR YEMiŞ VERMEMiŞTiR

    Topraktan ateşten ve denizden
    doğanların
    en mükemmeli doğacak bizden...
    .......................................
    .......................................
    ....................................... ve insanlar ellerini
    korkmadan
    düşünmeden
    birbirlerinin ellerine bırakarak
    yıldızlara bakarak:
    - "Yaşamak ne güzel şey!"
    diyecekler;
    bir insan gözü gibi derin
    bir salkım üzüm gibi serin
    bir ferah
    bir rahat
    bir işitilmemiş şarkı söyliyecekler...
    Hiçbir ağaç
    böyle harikulâde bir yemiş vermemiş
    olacaktır

    Ve en vadedici
    bir yaz gecesi bile
    böyle sesler
    böyle inanılmaz renklerle
    sabaha ermemiş olacaktır.
    Topraktan
    ateşten
    ve denizden
    doğanların
    en mükemmeli doğacak bizden.....................
    0 ...
  5. 1797.
  6. 1902'de doğmuş,
    doğduğu şehre dönmemiş bir daha
    geriye dönmeyi sevmezmiş
    üç yaşında Halep'te paşa torunluğu etmiş
    on dokuzunda Moskova komünist üniversite öğrenciliği
    kırk dokuzunda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
    ve on dördünden beri şairlik edermiş
    kimi insanlar otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
    o ayrılıkların
    kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
    o hasretlerin

    hapislerde de yatmış büyük otellerde de
    açlık çekmiş açlık grevi de içinde ve tatmadığı yemek yok gibidir

    otuzunda asılmasını istediler
    kırk sekizinde Barış madalyasının ona verilmesini
    verdiler de
    otuz altısında yarım yılda geçmiş dört metrekare betonu
    elli dokuzunda on sekiz saatte uçmuş Prag'dan Havana'ya

    Lenin'i görmemiş nöbetini tutmuş tabutunun başında 924'te
    961'de ziyaret etmiş anıt kabri kitaplarıdır

    partisinden koparmağa yeltendiler onu
    sökmedi
    yıkılan putların altında da ezilmedi

    951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürümüş üstüne ölümün
    52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü beklemiş ölümü

    sevdiği kadınları deli gibi kıskanmış
    şu kadarcık haset etmemiş Şarlo'ya bile
    aldatmış kadınlarını
    konuşmamış arkasından dostlarının

    içmiş ama akşamcı olmamış
    hep alnının teriyle çıkarmış ekmek parasını ne mutlu ona

    başkasının hesabına utanmış yalan söylemiş
    yalan söylemiş başkasını üzmemek için
    ama durup dururken de yalan söylemiş

    binmiş tirene uçağa otomobile
    çoğunluk binemiyor
    operaya gitmiş
    çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
    çoğunluğun gittiği kimi yerlere de o gitmemiş 21'den beri
    camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
    ama kahve falına baktırdığı olmuş

    yazıları otuz kırk dilde basılır
    Türkiye'sinde Türkçesiyle yasak

    kansere yakalanmamış daha
    yakalanması de şart değil
    başbakan fakan olacağı da yok
    meraklısı da değilmiş bu işin
    bir de harbe girmemiş
    sığınaklara da inmemiş gece yarıları
    yollara da düşmemiş pike yapan uçakların altında
    ama sevdalanmış altmışına yakın
    sözün kısası yoldaşlar
    o gün Berlin'de kederden gebermiş olsa da
    insanca yaşamış diyebilirim
    ve daha ne kadar yaşar
    başından neler geçer daha
    kim bilir
    0 ...
  7. 1798.
  8. istanbul'um Seni Düşünüyorum
    Oturmuşsun Denizin Kıyısına
    Bakıyorsun Limana Giren Amerikan Zırhlısına
    Hastasın, Açsın, Öfkelisin
    O da Bakıyor Sana Hemde Nasıl
    Efendinmiş, Patronunmuş, Sahibinmiş Gibi itoğlu it...

    diyerekten mayakovskiden bir araklama yapmış araklayıcı şair, halbuki bu şiiri mayakovski moskova için yazmıştı!!!!

    ulan neyin kafasını yaşıyorsunuz tosunlar, sıçıp sıvama konusundaki yaratıcılığınız bu kadar mı çapsız ve verimsiz.

    emeği,aşkı, alınterini en can alıcı cümlelerle ifade etmiş büyük insanoğlu insan. taraf olmamızın sebeplerinden.
    0 ...
  9. 1799.
  10. sen esirliğim ve hürriyetimsin,
    çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
    sen memleketimsin.

    Sen ela gözlerinde yeşil hareler,
    sen büyük, güzel ve muzaffer
    ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin...
    1 ...
  11. 1800.
  12. 1801.
  13. Ran ran beybi ran ran beybi ran adlı şarkının sahibesidir.
    0 ...
  14. 1802.
  15. bilgi :

    15 Ocak 1902de Selanikte doğan Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963te Moskova' da sürgünde öldü.

    Nazım, 1938' de girdiği cezaevinden 1950 yılında çıktı. Türkçenin en büyük şairlerinden biri kabul edilen Nazım,

    sürgündeyken dönemin başbakanı adnan menderes T.C yurttaşlığından çıkarılmıştı.

    (bkz: bindiğin dalı kesiyorsun adnan menderes) şiiri adnan menderes e yazılmıştır.

    ne hikmet se hiç bir kürt Nazım için ne eylem ne de destek yapmıştır.

    o zamanlar kürt aydını mı yoktu?, kürt mü kalmamıştı yada katliamın olduğu sıralar adam daha yeni mi mapusa

    girmişti, çektiği binlerce dertten bir tanesinden haberi olmadan yazılmış yazılara biraz sıkılıyorum.

    ahmed arif' te bir yazardır, hasan hüseyin' de

    pek çok kürt şair Nazım Usta okuyarak şiiri anlamışlardır.

    hakaretten önce yada bu nevi bir yazı yazmadan önce bir kaç kitap ile dimağ aydınlanması şart.

    (#18505188) yazısına istinaden bilgilendirmedir.
    0 ...
  16. 1803.
  17. 1804.
  18. kız çocuğu şiiriyle hüzünlendirmiş şairdir:

    Kapıları çalan benim
    kapıları birer birer.
    Gözünüze görünemem
    göze görünmez ölüler.

    Hiroşima'da öleli
    oluyor bir on yıl kadar.
    Yedi yaşında bir kızım,
    büyümez ölü çocuklar.

    Saçlarım tutuştu önce,
    gözlerim yandı kavruldu.
    Bir avuç kül oluverdim,
    külüm havaya savruldu.

    Benim sizden kendim için
    hiçbir şey istediğim yok.
    Şeker bile yiyemez ki
    kâat gibi yanan çocuk.

    Çalıyorum kapınızı,
    teyze, amca, bir imza ver.
    Çocuklar öldürülmesin
    şeker de yiyebilsinler.
    1 ...
  19. 1805.
  20. 1806.
  21. iki çeşit ağaç vardır. Birisi ormandaki ağaç, ötekisi açıklık kırda tek başına duran ağaç…

    Kırdaki tek başına ağaç ilk bakışta göze çarpar. ilk bakışta insanı hayrete düşürür. Fakat bir bakarsınız, iki bakarsınız, gözünüz gitgide alışır ona. Onun yalnızlığındaki “kahramanlık” gitgide kaybolur, gitgide mahzunlaşır. Biraz daha dikkat ederseniz tek başına kırda duran ağacın bütün basit faciası gözümüzün önünden geçer. O, kirin dümdüz açıklığında komikleşir. Kışın sıska kollarıyla bir başına titreyen, yazın bir avuç gölgesinin başında neyi ve neden beklediğini bilmeden dikilip duran bu tek ağaç zavallıdır.

    Ormandaki ağaç, kırdaki ağacın büsbütün tersidir. ilk bakışta gözünüze çarpmaz. Fakat onun güzelliğini her bakışta biraz daha anlarsınız. Bütün ormanın ahenginde o ahengi tamamlayarak fakat ferdiyetinden kaybetmeyerek yaşamaktadır. Orman onu, o ormanı güzelleştirir; kuvvetleştirir. Kışın, kolları öteki kolların yanında olduğu için onda üşümenin komikliği yoktur. Yazın, gölgesi öteki gölgelerden ayrı, fakat öteki gölgelere karıştığı için bir büyük yeşil serinliğin kaynağı halindedir.

    iki çeşit ağaç vardır, dedim. iki çeşidini de yazdım. isterim ki, oğlum ormandaki ağaca benzesin.

    Nazım Hikmet Ran

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/400419/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/400420/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/400421/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/400422/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/400423/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/400424/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/400425/+

    Yazacak bir şey sözler anlatıyor zaten,



    http://www.youtube.com/watch?v=VuhkVQlV6W8
    http://www.youtube.com/watch?v=51eoiNLQaBg
    http://www.youtube.com/watch?v=-EU0QkAFuCQ
    http://www.youtube.com/watch?v=6p8Z0vScRII
    http://www.youtube.com/watch?v=_G66-IzyAxo
    http://www.youtube.com/watch?v=odyhK97emAA
    http://www.youtube.com/watch?v=IY0tdT45dVU
    4 ...
  22. 1807.
  23. zamanında yüzüne tükürülmesi için gazetelerde resimlerini paylaşanlarla, sosyalistlerin aynı karede olduğunu görseydi, sosyalist olmaktan utanırdı. şu anda da kemikleri sızlıyordur.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/405213/+
    (bkz: add chp disk gençlik muhalefeti kesk ödp tkp)
    2 ...
  24. 1808.
  25. --spoiler--
    sen esirliğim ve hürriyetimsin,
    çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,
    sen memleketimsin.

    Sen ela gözlerinde yeşil hareler,
    sen büyük, güzel ve muzaffer
    ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin...
    --spoiler--
    1 ...
  26. 1809.
  27. sovyetler birliği'ne gittikden sonra gerçekleri gören, stalin ve komünizme eleştiriler getiren, azerbaycan türkleri ile yakından ilgilenip onlarla dertleşen ve türkçü bir kimliğe bürünen şairdir.

    http://haberrus.com/headl...ti-oldurtmek-istemis.html
    http://mitolojivegercek.b...kmet-ten-stalin-e/4483169
    http://www.ensonhaber.com...-kullandi-2013-01-07.html
    http://www.aksiyon.com.tr...bir-baska-n%C3%A2zim.html
    http://www.odatv.com/n.ph...sil-karsilandi-2201111200
    --spoiler--
    dörtnala gelip uzak asya'dan
    akdenize bir kısrak başı gibi
    uzanan bu memleket bizim.
    --spoiler--
    2 ...
  28. 1810.
  29. mutlaka izlenmelidir.

    2 ...
  30. 1811.
  31. ne zaman hayattan sıkılmaya başlasam şu dizeleri aklıma düşer.

    Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
    yani, beyaz masadan,
    bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
    biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
    hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
    yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
    en son ajans haberlerini.
    Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
    diyelim ki, cephedeyiz.
    Daha orda ilk hücumda, daha o gün
    yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
    Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
    fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
    belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
    Diyelim ki hapisteyiz,
    yaşımız da elliye yakın,
    daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
    Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
    Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
    hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
    3 ...
  32. 1812.
  33. MAHLASIZ ŞAiR

    Dublin'de bıçaklandı kaçak bir Ermeni kimsenin umrunda değil
    Yahut Krakow'a yüksek bir tepeden bakan bir düzlükte tek kurşunla öldürüldü o isimsiz yahudi
    Dinle ayrıca yüz bulabilse çok yalancı olduğunu söyleyecekti o hain yürek hani aşığına söylenen aşka dair ne varsa beyaz haliyle aşikar
    Hudut köylerindeki kızların yeşil gözlerinde Meryem'i görünce mahlasız şair "Meyrem!"çaresizce merhem olabilme ihtimalini koynuna sokuyordu her gece

    Suskunluğu biraz şarap, biraz ekmek ile Eleni'nin eline verdiğinde peder ne düşünür acaba?
    Kaba saba halinden her zaman memnun olmasa bile onun da bu dünyadaki yeri köşe ya da kenar olarak benimsenen insan (ismi lazım değil)
    Zaman bir kaç dakikaya yaklaştığında uzaklaştığı bir kaç dakikadan sonra aramızdaki o an kadarsın aslında
    Evet edepsiz mısraların edepli bid'atta yeri yok; sen onlardan birisin ey ozan kılıklı zat!

    Libya çöllerinde italyanca prangaların sesinde bir irkilme, kırlıma, bir esaret duymak ve onu sana anlatmak kolay olmaz Liberta
    Zambiya suretinle birazcık gül hele, ayraç içindeki iç halimizi bizden ayıran
    "O özlemle dolu mektuplarımda benden ayrı tutulan ülkem"
    An be an Stalin'in kara saçlı yazgısında kaybolup gitti bir Nazım Hikmet Ran.

    Viranşairi
    0 ...
  34. 1813.
  35. kişiliği bakımından; kadına hiç bir değer yüklemeyen, kendi de bir anadan doğmamış gibi davranıp kadınımıza bir köle bir et bir gereç gibi davranma zihniyetindeki edebiyatımıza bir dönem damgasını vurmus halk şairidir. zamanının siyasi ve memleketin kurtuluş mücadelesinde takdire şayan edebi rol üstlenmiştir.
    1 ...
  36. 1814.
  37. vardır böyle insanlar, nadir de olsa gelirler dünyaya...
    1 ...
  38. 1815.
  39. Yaşamaya duyulan aşkı, pesimist bir insanın bile içini yaşama sevinciyle dolduracak kadar güzel anlatan şairimiz.
    1 ...
  40. 1816.
  41. Sevdalımız komünisttir, 10 yıldan beri hapistir.
    0 ...
  42. 1817.
  43. kesinlikle bu ülkenin en büyük şairlerinden. memleket gurbet şairidir. fikirleri yüzünden yasaklanan bir şairimiz dahadır.
    0 ...
  44. 1818.
  45. Nâzım Hikmet’in hayatının son yıllarında SSCB’de yaşarken senaryolarını yazdığı “Hanene Huzur Dolsun” ve “Sevdalı Bulut” filmleri 50 yıl sonra ilk kez Canlandıranlar Festivali’nde izleyiciyle buluşuyor.
    http://www.eskimeyenkitap...n-cizgi-filmleri-bulundu/
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük